Translation of "‎스스로" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "‎스스로" in a sentence and their turkish translations:

스스로 질문하세요.

Kendinize şunu sorun:

스스로 직접 해보세요.

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

그는 그걸 스스로 실현했어요.

kendini gerçekleştirmişti.

그 문명은 스스로 탐사선을 프로그래밍하여

Bu medeniyet kendini kopyalayan uzay araçları programlayarak

‎스스로 빛을 내어 바다를 밝힙니다

Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.

회복력이 강한 사람들은 스스로 이렇게 묻습니다.

dayanıklı insanlar kendilerine

운명을 스스로 개척할 수 있다는 믿음은

"Kaderimizi kendimiz yönetebiliriz." düşüncesi

그리고 그런 위선을 스스로 깨달을 때는

Kendimi bu ikiyüzlülük anlarında yakaladığımda

백인들은 스스로 아무 잘못도 없다고 확신했어요.

50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.

‎스스로 화가 나서 ‎얼마나 자책했나 몰라요

İnsanın kendini dövesi geliyor yani...

하지만 글을 읽고 쓰는 방법을 스스로 터득했고

Yine de bu kadın kendi kendine okumayı ve yazmayı öğrenmiş

청각에 해를 끼쳤다는 사실을 스스로 확신할 겁니다.

işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

스스로 "나쁜 감정"을 갖고 있다고 응답했습니다.

sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

학생들에게 스스로 사고하고 학습하는 습관을 심어 줌으로써

düşünce ve öğrenme alışkanlıklarını aşılamak,

저는 사진작가로서, 이 의도성을 스스로 반드시 점검했어야 했죠.

Bir fotoğrafçı olarak gerçekten kendimi bu konuda kontrol etmeliyim.

우리 자신의 운명을 스스로 개척하는 유일한 존재이기도 하고요.

kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.

치료사들은 아이에 대해 이야기하며 스스로 으쓱하는 것을 즐겼는데요.

deyip kendimi parçalamaya devam edebilirdim.

그리고 스스로 자신에게 바라는 바대로 살 수 없다면

ve kendisinin de beklediği şekilde artık üretken değilse,

우리 스스로 직업 없는 미래를 걷게 되었다는 것이죠.

gösteren bu günlerde pek çok geçerli kaygı var.

우리 스스로 만들어 놓은 자만심과 타인을 의식하는 것이 사소하다는 겁니다.

Değerimizin ve bilincimizin önemsizliği.

하지만 병원을 나와 사는 동안, 저는 자신을 스스로 사기꾼처럼 느꼈고

Ama burada, yaşayanların arasında, bir sahtekar gibi hissettim,

몇 년이 지나서, 이제 어느 정도 스스로 삶을 꾸려갈 수가 있었어요.

Birkaç yıl sonra, hayatımda bazı şeyleri kontrole almayı başardım.

‎어떤 버섯들은 마법과도 같이 ‎도움을 청합니다 ‎생체 발광 버섯은 ‎스스로 빛을 내죠

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.