Translation of "‎보는" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "‎보는" in a sentence and their turkish translations:

하지만 지구를 가장 정확하게 보는 것은 지구본을 보는 것입니다.

Dünyanın gerçekten nasıl göründüğünü görmenin en iyi yolu bir uzaydan bakmaktır.

태극권의 달인을 보는 것 같아요.

hem de bir tai chi efendisi kontrolüyle.

멀리 바다를 건너서 보는 대신

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

보는 사람의 마음에서 일어난다는 겁니다.

Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.

매일 보는 기사는 총기 사건

Her gün, silahlı saldırılar,

‎문어를 새롭게 보는 계기가 됐죠

Bu, onu farklı bir seviyeye taşıyor.

저를 빤히 보는 아이가 종종 있습니다.

genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.

이렇게 외부적인 상황까지 고려해 보는 거죠.

Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.

사회가 예술가를 보는 시각을 재정립해야 합니다.

toplumumuzdaki sanatçılara olan görüşümüzü yeniden değerlendirmeliyiz.

하지만 그게 할리우드가 보는 제 모습이었습니다.

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

처음에 모퉁이 너머를 보는 것에 대해 말씀드렸는데

Köşenin diğer tarafını görmeyi daha önce duymuş olabilirsiniz

앞을 보는 데 집중하고 다리 힘을 이용해서

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

그들이 포르노에서 보는 작고 깔끔한 것과 말이죠.

pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.

보는 것으로 배울 수 있는 건 무궁무진합니다.

görmek ile ilgili öğrenmeniz gereken hâlâ çok şey var.

다른 사람들과 함께 보는 것을 좋아할 것입니다.

bu aktiviteyi gösteriş ve başarıyla yapan başkalarını da

삶을 보는 또 다른 개념을 접하게 됐습니다.

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

‎눈으로 보는 대신 ‎거미줄 망으로 세상을 느끼죠

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

‎정글에서 보는 방식이 다른 동물은 ‎살무사만이 아닙니다

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

바로 옆에 앉은 사람한테 "뭘 보는 거예요.

ve yanında oturan kişiye bağırmıştı.

주인공이 세상을 보는 관점을 완전히 바꿔 버리는 거죠.

çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.

아니면 저 녹슨 고철 더미로 들어가 보는 겁니다

Ya da o paslı hurda yığınının içine gireceğiz.

제가 보는 색을 설명하려면 파란색의 새로운 정의가 필요했죠.

Gördüğüm o renkleri tanımlamak için maviye yeni anlamlar yüklemem lazım.

자신들이 가장 이익을 보는 판을 바꿀 생각이 없습니다.

ana kar alanları olan düzeni değiştirmeye hiç niyeti yokken

한 걸음 물러나서 독자의 관점에서 보는 것도 필요합니다.

yaptığınız çalışmaya okuyucunun bakış açısıyla bakmanız lazım.

‎이렇게 어린 새끼 퓨마를 ‎보는 건 드문 일입니다

Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.

‎어둠 속 나뭇가지 위에서는 ‎앞을 못 보는 셈이죠

Bu yükseklikte, karanlığın içinde resmen kördür.

반면 데이나의 입장이 돼 보는 건 추론적 추적이라고 합니다

Ya da kendinizi onun yerine koyarsınız ve buna da Spekülatif İz Sürme denir.

키가 작은 사람의 입장에서 보는 세상이 어떤지 한번 느껴봐."

Kısa tarafta olmanın nasıl olduğunu gör bakalım."

다양성을 지닌 사람들끼리 해결해야 할 부수적인 문제로 보는 거죠.

hepimizin birlikte yapması gereken bir çalışma değil de

이 단어 중 어떤 것도 제가 보는 풍경에 맞지 않았죠.

gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.

‎그리고 보는 눈도 높죠 ‎녀석의 울음소리에는 ‎뭔가 특별한 게 있습니다

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

‎이제 새로운 기술 덕택에 ‎이 어둠 속을 보는 게 ‎가능해졌습니다

Ama artık, yeni teknoloji sayesinde bu karanlığın içine bakabiliyoruz.

‎청색과 녹색을 가장 잘 보는 ‎무척추동물들에게는 ‎거부할 수 없는 유혹이죠

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

하나는 아타튀르크를 되돌아보고 터키에 무슨 일이 일어나고 있는지 보는 터키인들

Atatürk'e dönüp ülkemize neler oldu ya diyen Türkler.

다른 회사가 저작권을 가진 작품을 한 시간 보는 것과 비교해서 말이죠.

geçen bir saatten daha mı karlıydı?

‎열화상 카메라가 ‎박쥐가 보는 것을 보여줍니다 ‎새끼의 발에 있는 따뜻한 피죠

Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.

우리가 보는 성공 공식이라고 생각되는 비슷한 것도 갖고 있지 못 했습니다.

başarının tarifi için değerlendirdiğimiz hiçbir şeye sahip değillerdi.

니가 내 동영상을 자주 보는 놈이라면. "이 새끼 또 자유시장 자본주의 똥꼬빠는

izleyiciyseniz ne düşündüğünüzü biliyorum '' Ah, bu da sadece serbest piyasa kapitalizminin,

‎반세기가 채 안 되는 ‎과거에만 해도 ‎여기서 비단수달을 보는 건 ‎상상할 수 없었죠

Son 50 yıla yakın bir süredir onları burada görmemiz imkânsızdı.

지금 비디오를 보는 너희들 중 적어도 하나 이상의 삼성 제품은 다 가지고 있다고 확신할 수 있어

anlamda. Siz bu videoyu izleyenler arasında eminim bir SAMSUNG, HYUNDAI ya da LG