Examples of using "바위" in a sentence and their turkish translations:
Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.
Sorun, şu çıkıntıların... ...çok keskin olması.
Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.
Bu ipi karşıya atıp onu bir yarığa sıkıştırmayı deneyeceğiz.
ağaçların, taşların ve suyun ruhuna duydukları saygı,
Bir kayaya tırmanıp sudan çıktı.
Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir
Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.