Examples of using "Vecchio" in a sentence and their turkish translations:
O kaç yaşında!
Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.
- O yaşlıdır.
- O yaşlı.
Yaşlı köpek havladı.
Bu kitap kaç yaşında!
O eski bir kale.
Yaşlı adam kanserden öldü.
Yaşlı olmaktan nefret ediyorum.
Yoksul yaşlı Tom.
Ben yaşlıyım.
Bu kitap çok eski.
Eski bir ağaç gölge sağlar.
Bu beni yaşlı hissettiriyor.
O yaşlıdır.
O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
O benim eski arkadaşım.
- Eski bir film izliyorum.
- Eski bir film seyrediyorum.
Yaşlı bir çiftçiye benziyorum.
Bu eski duvarı yıkıyorum.
Bazı çok eski pullara sahibim.
O benim eski bir arkadaşım.
Baksanıza, eski bir fıçı!
- Şu yaşlı adam da kim?
- Şu yaşlı adam kimdir?
Eski sistem çalışır.
Şu kitap eski.
Bu eski bir klişe.
O, çok yaşlıdır.
En yaşlı benim.
Tom yaşlı görünmüyor.
Bu kitap eski.
O eski bir piyano.
Eski saat hâlâ kullanımdadır.
Bu ağaç, o arabadan daha yaşlı.
O yaşlandı.
Eski elbisem mavi.
Bahçede yaşlı bir kiraz ağacı var.
Tom eski bir binada yaşıyor.
Hiç eski bir binada yaşadın mı?
Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.
Eski ceketimi onlara verdim.
Eski paltomu ona verdim.
Eski paltomu ona verdim.
Biraz eski ve yıpranmış görünüyor.
Büyük bir yılan, baksanıza.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.
Yaşlı adam abartma eğilimindedir.
Çok eski bir pulum var.
Bu daha eski bir model.
Tom eski bir arkadaşım.
Bu kitap çok eski.
Bu eski bir bina.
Tom eski bir futbolcudur.
Şu yaşlı adam çılgın olmalı.
Kahverengi şapka eski.
Bina eski ama sağlam.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Ben eski bir arkadaşa rastladım.
Eski kitap küflüydü.
Bu eski hile hâlâ işe yarıyor.
O kitap çok eski.
Bu eski bir cihaz.
Bu eski bir cihaz.
Yaşlı adam para için bana yalvardı.
Eski kale üzücü bir durumda.
Ben zaten yaşlıyım.
Ben daha yaşlı görünüyorum.
Kendimi yaşlı hissediyorum.
- Tom yaşlı.
- Tom yaşlı bir adam.
Eski ceketimi Tom'a verdim.
Tom senin eski bir arkadaşın olduğunu söylüyor.
Ben yaşlı olsam da sen hala gençsin.
Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı.
O, benden daha yaşlı olamaz.
Bu eski bir kitap.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
Bu eski televizyonu çalıştıramıyorum.
San Fransisco'nun en eskisi,
Kasabada eski bir sinema salonu var.
Futbol eski bir oyundur.
Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
- Eski köprü yıkılma tehlikesi içinde.
- Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
O eski köprüden geçmek tehlikelidir.
Bu çok eski.
- Öğrenmenin yaşı yoktur.
- Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
Tom bu kadar yaşlı değil, değil mi?
Tom yaşlıydı.
Orada yalnız bir yaşlı adam yaşıyor.
Bu eski.