Examples of using "Sola" in a sentence and their turkish translations:
O yalnızdır.
O yalnız yaşıyor.
Onu yalnız bırakın.
O tek başına geldi.
Leyla yalnız seyahat ediyordu.
Tom, Mary'yi yalnız bıraktı.
Onu yalnız bırak, lütfen.
Onu yalnız bırakmalıydın.
O tek başına ağlıyordu.
Mary tek başına geldi.
O kendi kendine konuşuyor.
Ben onu tek başına bırakacağım.
Karen oraya kendisi gitti.
Yalnız da değil.
Yalnız değildin.
- Lütfen bunu orada bırakmayın.
- Lütfen şunu orada bırakma.
Neden onu tek başına bıraktın?
Makine kendi kendine çalışır.
- Yalnız mısın?
- Yalnız mısınız?
Yalnızım.
O, işi tek başına yaptı.
Tek başına sinemaya gitti.
Zavallı kızı yalnız bırak.
Onu yalnız bıraksan iyi olur.
O, kendi başına olmayı sever.
O, bir apartmanda yalnız yaşar.
Biz onu tek başına bırakamayız.
O, yalnız seyahat etmekten korkardı.
Lütfen onu yalnız bırakın.
Onu bir dakikalığına yalnız bırakın.
- Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
- Yalnız olan her insan başkalarından korktuğu için yalnızdır.
Onun onu yalnız yapmasını istiyorum.
- Beni yalnız bırak.
- Beni rahat bırak.
O, bizim onu yalnız bırakmamızı istedi.
Onu tek başına yap.
Ben yalnız yaşıyordum.
Ben onu yalnız bırakmanı istedim.
- Mum kendiliğinden söndü.
- Mum kendi kendine söndü.
Kapı kendiliğinden açıldı.
O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.
- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.
- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.
Tom Mary'nin yalnız olacağını düşünüyor.
Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşündü.
Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünüyor.
- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.
Anne tek başına yaşıyor.
- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.
Yalnızca bir olası karar var.
Ona yalnız bırakmasını söyledim.
Büyükannem tek başına yaşıyor.
Tom'un sadece bir bacağı vardı.
- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.
Yalnız hissettim.
- Ben çok yalnızım.
- Çok yalnızım.
Yalnızdım.
Yalnız olmayı seviyorum.
- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.
Yalnız olacağım.
Yalnız geleceğim.
Yalnızlaşacağım.
Yalnız çalışacağım.
Onu kendin bul.
Yalnız başıma gittim.
Tom Mary'yi orada yalnız bırakmayacaktır.
Bunu kendin önerdin.
Hâlâ yalnızım.
- Onu kendiniz için mi yaptınız?
- Onu kendin için mi yaptın?
- Mary kedisiyle yalnız yaşıyor.
- Mary kedisiyle beraber yalnız yaşıyor.
- Mary kedisiyle birlikte yalnız yaşıyor.
- Beni yalnız bırakabilir misin?
- Beni yalnız bırakır mısın?
Beni yalnız bırakabilirsin.
Beni yalnız bırakman gerekiyor.
Tom Mary'yi John ile yalnız bıraktı.
Tom Mary'nin yalnız olmadığını düşündü.
Tom, Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.
Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünmüyor.
daha yalnız hissetmeme yol açtı.
Tek bir dil yeterli olmazdı.
Yalnızca Hindistan'da yılda 5.000 ölümden sorumlu.
Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.
Mayuko yalnız yaşamaya katlanamıyor.
Soru sadece bir yoruma izin veriyor.
O, tüm evi kendi başına temizledi.
Kendimi yalnız hissediyorum.
Sadece bir yorum olabilir.
Yumi oraya kendi gitti.
Kendi başına evde kaldı.
Bir zamanlar tek gençtin.
Çok yalnızdım.
Onun yalnız olmasını istemiyorum.
Onun yalnız gitmesine izin veremem.
Tom Mary'yi yalnız bırakmazdı.
Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
Tom Mary'nin yalnız olduğunu düşünüyor.