Examples of using "Quand'ero" in a sentence and their turkish translations:
Çocukken okumayı severdim.
Ben bir öğrenci iken onunla tanıştım.
Bir çocukken Boston'da yaşadım.
Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.
Çocukluğumdan beri Tom'u tanıyorum.
Gençken ben keman çaldım.
Ben çocukken, bir astronot olmak istiyordum.
Ben öğrenciyken tenis oynardım.
Gençken dağlara giderdim.
Bir çocukken, Noel Baba'ya inanırdım.
Lisedeyken Fransızca eğitimi gördüm.
Gençken trombon çalardım.
New York'tayken Brooklyn'i ziyaret ettim.
Gençken sık sık beyzbol oynadım.
Lisedeyken klarnet çalardım.
Annem ben çocukken öldü.
Çocukluğumdan beri piyano çalmaktayım.
Ben bir çocukken balık yiyemezdim.
Ben öğrenciyken geç saatlere kadar uyanık kaldım.
Çocukluğumdan beri hiç hasta olmadım.
Dedem ben çocukken öldü.
Ben hastanedeyken, o beni ziyarete gelmedi.
Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
Keşke gençken daha çok çalışsaydım.
Ben bir çocukken yüzmek için sık sık plaja gittim.
Keşke gençken daha çok İngilizce çalışsaydım.
Çocukken yaşadığım ev burası.
Salem'de iken, ben John ile sık sık tenis oynardım.
Bu gençken yaşadığım ev.
Gençken sık sık futbol oynardım.
Bir çocukken bu animeyi çok izlerdim fakat son bölümde kahramana ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum.