Examples of using "Prende" in a sentence and their turkish translations:
O her zaman notlar alır.
Kimse seni ciddiye almıyor.
Yağmur yağdığında, otobüse biner.
mantıklı kararlar alıyor,
Tom steroidler alır.
Kimse onları ciddiye almıyor.
Tom her şeyi çok ciddiye alır.
Tom vitamin alıyor.
Yönetim önemli kararlar alır.
Tom akıllıca kararlar alır.
Yağmur yağdığı zaman otobüse biner.
O, komşusundan ödünç araba alır.
Hiçbirimiz soğuk algınlığına yakalanmayız.
Tom yogayı çok ciddiye alıyor.
Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:
Kimse bizi ciddiye almıyor.
Kimse beni ciddiye almıyor.
Kağıt kolaylıkla tutuşur.
Tom iyi maaş alıyor.
Bu masa çok yer kaplıyor.
Kimse onu ciddiye almıyor.
Kimse onu ciddiye almıyor.
O, kendini çok ciddiye alır.
Oyum Tom'a.
Tom neden bu ilacı alıyor?
Neden Tom bu hapları alıyor ?
Tom yağmurlu havalarda otobüse biner.
Tom sık sık arabanı ödünç alır mı?
Tom çocuklarıma bakar.
O, Tom'dan roman ödünç alır.
O, işe metroyla gider.
Hangisini alırsın?
O, İngilizcede iyi notlar alır.
O otobüsle mi işe gider?
Tom özel Fransızca dersleri alıyor.
Tom tüm kararları burada verir.
Aşkla şaka yapmamalıyız.
Tom benimle ilgilenir.
Tom işleri ciddiye almaz.
7 numaralı otobüse nerede binebilirim?
O, benim çocuklarıma bakar.
- Tom iyi eleştiri almaz.
- Tom eleştiriye açık değildir.
Tom şehre otobüsle gider.
Tom kuşlara iyi bakar.
Dedem her gün ilaç alır.
Tom işten bir gün izin alıyor.
Tom Fransızcada iyi notlar alır.
Tom hep benimle dalga geçer.
Tom işini çok ciddiye alır.
John köpeğiyle eğlenir.
Tom ne kadar sıklıkta Fransızca dersleri alır?
Tom çocuklarımla ilgileniyor.
Tom sık sık benden ödünç para alır.
O yüksek bir maaş alır.
O, ailesine hükmeder ve bütün kararları verir.
Görüş kaybolunca... ...başka bir duyu devreye girer.
O bir ayda ne kadar kazanır?
Tom işini çok ciddiye almaz.
Tom haftada bir kez piyano dersleri alır.
Tom sık sık arkadaşlarından para ödünç alır.
Trene biniyor musun?
İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.
Yani ağaçtan bu formu alın ve fiberleri oluşturun
Maria haftada bir kez piyano dersleri alır.
O ne kadar yerse yesin asla kilo alamaz.
Ona elini verirsen kolunu kaptırırsın.
Tom ilacını almazsa ne olur?
Vitamin alıyor musun?
Tom her zaman elbiselerim üzerinde yorum yapar.
Kimse bir çocukla annesi kadar ilgilenmez.
Tom iyi maaş alıyor.
Neden bunu almıyorsun?
Lehçesinden dolayı, Tom her zaman John'la alay eder.
Benim yerimi alıyorsun.
Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.
Fakat, hikayem burada yine beklenmedik bir şekil aldı.
Jack burada değil. O zamanki otobüsünü kaçırmış olabilir.
Bir sınavı ilk bitiren öğrenci mutlaka en iyi notu almaz.
İşleri çok ciddiye alıyorsun.
Tom çalışmaları hakkında ciddi değil.
Neden bir taksiye binmiyorsun?
- Niye metroyla gitmiyoruz?
- Metroya binsek ya?
Bir günde kaç tane aspirin içersin?
Neden bir içki içmiyorsun?
Neden oturmuyorsun?
Kahve içer misin?
O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
Neden içecek bir şey almıyorsun?
O her zaman rakipleri tarafından yapılan hatalardan yararlanır.
Ne sıklıkta ödünç para alırsın?
Neden her zaman Tom'un tarafını tutuyorsun?
Neden biraz şarap almıyorsun?
Neden biraz suşi yemiyorsun?