Examples of using "Foresta" in a sentence and their turkish translations:
Ormanı izle!
Biz ormanda kaybolduk.
Ormanda kayboldum.
O, orman boyunca yürüdü.
Tom ormanda kayboldu.
O, ormanda tek başına yaşar.
Tom ormanda kayboldu.
Ormanda yağmur yağacak.
Ormana girdiler.
Biz ormandayız.
Ormandan nefret ederim.
Her gün ormanda yürürüm.
Ben ormanda yolumu kaybettim.
Elfler ormanda yaşarlar.
Amazon ormanı dünyanın en büyük tropikal ormanıdır.
Eski ve yaşlı orman.
...mükemmel görünüyordu.
Orman yanıyor.
Ormanda yağmur yağmıştı.
Ormanda korkunç bir cin yaşar.
Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
Neredeyse ormanın zihni gibi.
Ormanda yolumu kaybettim.
Ormanda yalnız başına yaşadı.
Orman, ağaçlarla doludur.
Amazon ormanını araştırdık.
Köpek bir tavşanı ormana kadar kovaladı.
Geçmiş hayatımda bir ormandım.
Onlar ormana yakın bir köyde yaşıyorlardı.
Altımızda bir orman görebiliyorum.
Alaska ormanlarında mahsur kalır.
Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.
Durup ormanla bütünleştim
Bu ormanda pek çok sincap yaşıyor.
çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.
Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.
Ormanda kurtlar varsa silahlanın!
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.
Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı
Adam sık bir ormanda saklanıyordu.
Ormanın perili olduğu söyleniyor.
Bir gün, ormanda bir kurtla karşılaştı.
Mary ormanda çiçek topluyor.
Bu ormanda bir sürü yılan vardır.
Bu ormanda bir sürü kuş var.
Bu ormanda ağaçlar var.
Bu ormanda birçok ağaç var.
Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.
Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.
Palmiye yağı yağmur ormanlarını yok ediyor.
Ormana baktıklarında, ağaçları görmüyorlar.
- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.
Ben ormanda bir elf gördüğümü düşünüyorum.
Ormandan bir taş atımı mesafede bir ev inşa ettim.
Ortada, ormandaki bir manastır var.
Bu manastır sessizlik ve ormanla dans ediyor.
Geçici orman havuzları suyu çok seven kurbağaları çeker.
Yağmur ormanı memelilerinin üçte ikisi gececidir.
Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için
Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.
Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum
burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.
Oğlan ormanda kayboldu.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.
- Kuşlar ormanda şarkı söylüyorlardı.
- Kuşlar ormanda ötüyorlardı.
- Kuşlar ötüyorlardı ormanda.
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.
Haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe, deniz ormanındaki hayvanlarla olan ilişkim
Orman, bitkilerin ve hayvanların birçok farklı türleri için yuvadır.
Ormanda pek geyik görmedik.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.
Ağaç örtüsünün altındaki ormanın zeminine ay ışığının sadece yüzde ikisi ulaşıyor.
Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.
Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.
İki küçük sincap, bir beyaz sincap ve bir siyah sincap büyük bir ormanda yaşardı.
Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.
Sık bir yosun ormanında oksijen tüpü takmak benim için ideal değil.
Çocukluğumun çoğunu kayalık havuzlarında geçirdim. Sığ yosun ormanlarına dalardım.