Examples of using "«ho" in a sentence and their turkish translations:
Anladım.
Unuttum.
Dans ettim.
Benim bir arabam var.
Aç değilim, ama susadım.
Ben itaat ettim.
Onlar benim.
Benim bir arabam var.
Sana ne gördüğümü söyledim.
300 dolarım var.
Bir arkadaşım var.
Ben burada yaşadım.
Onları reddettim.
Onlarla tanıştım.
20 yaşındayım.
Birkaç kalemim var.
Param var.
Kaşıntım var.
Bir kız arkadaşım var.
Bir sakatlığım var.
Birkaç çöreğim var.
Sana planlarım olduğunu söyledim.
Haritam var.
Sadece on sekiz yaşındayım.
Bir erkek arkadaşım var.
- Sana yalan söyledim.
- Size yalan söyledim.
Sana yanıt verdim.
Ben sadece otuz yaşındayım.
İki arabam var.
Bir haritam var.
Yemek yemediğim için açım.
Öğle yemeği yemediğim için açım.
Korkuyorum.
Bir fikrim var.
Ben on sekiz yaşındayım.
Kayboldum.
Ben hatasızım.
- Ben doğru muyum?
- Ben haklı mıyım?
Benim migrenim var.
Ben sıcaklıyorum.
Ben kazandım mı?
Bitirdim.
Otuz yaşındayım.
Katkıda bulundum.
- Açım!
- Açım.
- Bir görüşüm var.
- Bir düşüncem var.
Ben cevapladım.
Yarım saatim var.
Listem var.
Her şeyim var.
Kazandım.
Ben uyudum.
Uykum var!
Ben denedim.
Bir şeyim var.
Başarısız oldum.
Dokunulmazlığım var.
Sigortam var.
Zamanım var.
Yardım ettim.
Epilepsim var.
- Öğle yemeğini yedim.
- Öğle yemeği yemiştim.
Benim umudum var.
Susadım.
Ben kurdeşenim.
Erkek kardeşlerim var.
Diş tellerim var.
Astımım var.
Hatalıyım.
Şirketim var.
Benim bir konuğum var.
Artritim var.
Kendime güvenim var.
Sana bir hata yaptığımı söyledim.
Benim az param var.
- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
Benim birçok fotoğrafım var.
- Benim bir sürü sorum var.
- Bir sürü sorum var.
İhtiyacım olan her şeye sahibim.
Seni uyandırdım.