Translation of "Vihar" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Vihar" in a sentence and their turkish translations:

Vihar közeleg.

Bir fırtına geliyor.

Gyengült a vihar.

- Fırtına yatıştı.
- Fırtına dindi.

Tegnap vihar volt nálunk.

Dün bir fırtına yaşadık.

Késtünk a vihar miatt.

Fırtınadan dolayı geç kaldık.

A vihar intenzitása fokozódik.

Fırtına yoğunlaşıyor.

Vihar egy pohár vízben.

Bir bardak suda fırtına koparıyorsun.

Tegnap este vihar volt.

Dün gece bir fırtına vardı.

A vihar rossz volt.

Fırtına kötüydü.

- A tetőt a vihar rongálta meg.
- A tetőt megrongálta a vihar.

Çatı fırtınadan zarar görmüştü.

- A vihar megakadályozta, hogy pontosan érkezzen.
- A vihar megakadályozta, hogy időben érkezzen.

Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.

A vihar még hevesebbé vált.

Fırtına daha da şiddetlendi.

A vihar elsüllyesztette a hajót.

Fırtına tekneyi batırdı.

A vihar miatt késve érkeztek.

Fırtınadan dolayı geç vardılar.

Vihar közeledett a városunk felé.

Bir fırtına kentimize yaklaşıyor.

A vihar kifacsart egy fát.

Fırtına bir ağacı devirdi.

A vihar három napig tombolt.

Fırtına üç gün şiddetle devam etti.

Az otthonodat megsemmisítette a vihar.

Eviniz fırtına tarafından tahrip edildi.

Ez a vihar előtti csend.

Bu fırtınadan önceki sessizliktir.

Sok fát kidöntött a vihar.

Birçok ağaç fırtına tarafından yıkıldı.

Mennyi kárt okozott a vihar?

Fırtına ne kadar hasara neden oldu?

Hála Istennek, elmúlt a vihar.

Tanrıya şükür fırtına bitti.

- Nem látszott, hogy enyhülne a vihar.
- A vihar nem mutatta jelét, hogy mérséklődik.

Fırtına hiçbir hafifleme işareti göstermedi.

A vihar sokáig nem látszott elülni.

Fırtına birkaç saattir yavaşlamadı.

A vihar ellenére Tom időben érkezett.

Tom fırtınaya rağmen zamanında geldi.

A vihar meglepetésszerűen kapott el mindenkit.

- Fırtına herkesi gafil avladı.
- Fırtına herkesi hazırlıksız yakaladı.

A vihar nagy kárt tett a terményben.

Fırtına ürünlere çok zarar verdi.

A vihar nagy kárt tett a termésben.

Fırtına ürünlere çok hasar verdi.

A vihar miatt nem tudtunk időben érkezni.

Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.

Tom épp hazaért még a vihar előtt.

Tom fırtına vurmadan hemen önce eve gitti.

Elfelejtettem lehúzni az ablakok redőnyét, mielőtt kitör a vihar.

Fırtına çarpmadan önce pencereleri kapatmayı unuttum.

Hanem meg akarom találni a vihar szemét, amennyire csak tudom.

Mücadelem; yapabildiğimin en iyisiyle onun merkezini bulmak.

A vihar után a város egyes részei katasztrófa sújtotta övezetként festettek.

Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

Vihar volt és a hó elkezdett örvényleni keresztül-kasul az úton.

Bir fırtına vardı ve kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.

Minden háztartásban elment az áram ma reggel a vihar miatt a mi utcánkban.

Benim sokağımdaki bütün evler bu sabah fırtınadan dolayı güç kaybetti.