Translation of "Mára" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Mára" in a sentence and their turkish translations:

- Mára elég.
- Mára ennyi elég.

Bugün için yeterlidir.

Mára ennyi.

Bugünlük bu kadar.

Mára megvolnánk.

Biz gün için hazırız.

- Fejezzük be mára.
- Mára legyen ennyi elég.

Haydi paydos edelim.

Akkor mára ennyi.

Sadece paydos edelim.

Foglalásom van mára.

Bugün için bir rezervasyonum var.

Mára ennyi elég.

Bugünlük bu kadar yeter.

Van programod mára?

Bugün için hiç planın var mı?

Mára 40-nél kevesebbet.

Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.

Nincs házi feladatom mára.

Bugün ev ödevim yok.

Szabadnapot veszek ki mára.

Bir gün izne çıkıyorum.

Viharos időt mondanak mára.

Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.

Mi a terv mára?

Bugünün planı nedir?

Mára itt álljunk meg.

Bugün burada duralım.

Hogy mára a hazugságok nyilvánvalók.

yalanların şimdi açığa çıkacak olması.

Mára ez alig 10 százalék.

Bugün ise %10'dan daha azı bu durumda.

Legyen ennyi elég mára, rendben?

Sadece paydos edelim, değil mi?

Mi van a feladatlistádon mára?

Bugün için yapılacaklar listende ne var?

Semmi mást nem tervezek mára.

Bugün için başka bir planım yok.

Amelynek mára több tízezernyi tagja van.

e-Vatandaşlık adlı bir program başlattık.

Mára 30 millió dolgozó helyzetén segített.

30 milyon çalışanı etkiledi.

Mára ezeknek csak töredéke maradt fenn,

Bugün çok az bir bölümü hâlâ yetişiyor,

Sok, évezredekkel ezelőtt élő állat mára már kihalt.

Binlerce yıl önce yaşamış çoğu hayvanın şimdi nesli tükendi.

- Mit fogsz ma csinálni?
- Mi a terved mára?

Bugün programınız nedir?

- A mai napot kiveheted.
- Mára vehetsz ki szabadságot.

Bugün izin alabilirsin.

- Mit főzzünk?
- Mit csináljunk mára?
- Milyen ételt készítsünk?

Ne pişirmeliyiz?

De mára az egész világ lelkében él és növekszik,

Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde

Mára 97 százalékkal kisebb az esélye, hogy villámcsapás áldozatává váljunk.

Evet, bir yıldırım çarpması sonucu can kaybı riski de %97 daha az.

Ha még mindig él, mára már nagyon öregnek kell lennie.

O hâlâ hayatta olsa, şimdiye kadar çok yaşlı olurdu.

Az internet mára egy olyan dolog lett, ami nélkül nem tudunk meglenni.

İnternet artık onsuz yaşayamayacağımız bir şey.