Examples of using "Időt" in a sentence and their turkish translations:
Bana zaman verin.
Zaman kaybettin.
Zaman istiyorum.
Değerli zamanımızı boşa harcıyoruz.
Cesareti ile zaman kazandı.
Ona zaman verin.
Biraz zaman kazan.
Ne kadar zaman kaybettik?
Onlar zaman kazanıyordu.
Bana düşünmek için zaman verin.
Bir sürü zamanı boşa harcıyoruz.
Kendine yeterli zaman ver.
Ben zaman kazanmak istiyorum.
Tahmin nedir?
Tom zaman istiyor.
Bunun hakkında düşünmek için bana zaman ver.
Facebook'ta ne kadar zaman harcıyorsun?
Çocuklarınla yeterli zaman geçiriyor musun?
Bilgi edinmenizin bir manası olmayacaktır.
Benim için biraz zaman yaratabilir misin?
Müzik dinlemeye çok zaman harcadım.
Tom'un vakit kazanması gerekiyor.
Hepimiz zaman kaybediyoruz.
Zaman harcamayacağım.
Kanada'da ne kadar kaldın?
Biraz izin alacağım.
Bu konuda düşünmene izin vereceğim.
Birlikte çok zaman geçiriyoruz.
Ona zaman vermeliyiz.
- Bana biraz zaman ver.
- Bana biraz zaman tanı.
Zaman israf etmeyelim.
Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.
Biz birlikte çok zaman geçirdik.
Daha fazla zaman kaybetmeyelim!
Acele etmeyin.
Tom'la biraz vakit geçirmek istiyorum.
Uyanık olduğumuz saatlerin çoğunu işte geçiririz.
ve bir dizi değişik strateji gerektiriyor.
Hayatlarında ilahi müdahaleler ve mucizeler olması için
Zaman durdurulamaz.
- Kart oynayarak zaman öldürdük.
- Kart oynayarak vakit öldürdük.
TV izlemeye çok fazla vakit harcıyorsun.
- Televizyon seyrederek çok vakit harcıyor.
- Televizyon izleyerek çok vakit harcıyor.
Daha fazla zaman kaybedemeyiz.
Bir kafede hoşça vakit geçirdik.
Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum.
İnsan her zaman vakit bulabilir.
Tom'a biraz zaman ver.
Buna alışmak biraz zaman alacak.
Bana biraz zaman verir misin?
Tek başına çok zaman harcıyorsun.
Hiç acele etme, Tom.
Ben tam saati bilmek istiyorum.
Biz zaten çok zaman israf ettik.
Önemsiz şeylerle vakit harcama.
Lütfen biraz bekle.
Aceleye getirmeden sözleşmeyi okudu.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
Zamanımızın daha fazlasını adalete yatırabiliriz,
Kimse zamanı geriye alamaz.
Kaybolan zamanı telafi etmeliyiz.
Tom ofisinde çok fazla zaman harcıyor.
Hava durumu hakkında sızlanmayı bırak.
Sadece bana biraz zaman ver.
Bana düşünmek için biraz zaman verin.
Bunu düşünmek için bana biraz zaman ver.
Bu zaman aldı.
Öğrenciler oyuna çok zaman harcarlar.
Sadece ona biraz zaman ver.
Adada ne kadar yaşadın?
Ben ailemle daha fazla vakit geçirmek istiyorum.
Buna alışmak biraz sürecek.
Tom Mary ile çok fazla zaman harcar.
İnternette ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- Tom'a daha çok süre vermeliydim.
- Tom'a daha fazla zaman tanımalıydım.
Tom Boston'da çok vakit harcıyor.
Şimdi biraz zamanınızı alıp hikâyemi anlatmak istiyorum.
Kelime işlemcisi beni çok zaman kurtardı.
Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışıyoruz.
Yemek pişirmek çok zaman alır.
Tom ve Mary beraber epey zaman geçirdiler.
Bilgisayarda fazla zaman geçiriyorsun.
O, bilgisayarda çok fazla zaman harcıyor.
Ben Tom'la yalnız başına biraz zaman geçirmek isterim.
Bu zaman alır.
Biz vakit öldürmek için parkta gezdik.
- Tom bilgisayar başında haddinden çok zaman geçiriyor.
- Tom bilgisayarın başında çok fazla zaman geçiriyor.
- Aynamın önünde çok fazla vakit harcıyorum.
- Aynamın önünde çok fazla zaman geçiriyorum.
Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.
Pekala, bugün eğlence için ne yapalım.
Birlikte harcadığımız zamanı asla unutmayacağım.
- Acele etmiyorum.
- İstediğim kadar zaman harcıyorum.
Bu zaman alacak.
Bu saat tamamen doğrudur.
Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.
Tartışarak daha az ve çalışarak daha çok zaman harcayalım.
Bir kitap yazmak için zaman bulmak kolay değildir.
Tom'un Mary'ye daha fazla zaman vermesi gerekirdi.