Translation of "Sonnenbrille" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Sonnenbrille" in a sentence and their turkish translations:

- Sie trägt eine Sonnenbrille.
- Sie hat eine Sonnenbrille auf.

O güneş gözlüğü takıyor.

- Er trägt eine Sonnenbrille.
- Er hat eine Sonnenbrille auf.

O, güneş gözlüğü takıyor.

- Tom trägt eine Sonnenbrille.
- Tom hat eine Sonnenbrille auf.

Tom güneş gözlüğü takıyor.

Ich habe eine Sonnenbrille.

Güneş gözlüğüm var.

Meine Sonnenbrille ist kaputt.

Gözlüklerim kırıktır.

Ich mag die Sonnenbrille.

Şu güneş gözlüğünü seviyorum.

Wo ist meine Sonnenbrille?

Güneş gözlüğüm nerede?

Wer trägt eine Sonnenbrille?

Kim güneş gözlüğü takıyor?

Ich trug eine Sonnenbrille.

Güneş gözlüğü takıyordum.

Das ist Toms Sonnenbrille.

Bu, Tom'un güneş gözlüğü.

Ist das Toms Sonnenbrille?

Bu güneş gözlüğü Tom'un mu?

- Tom hat oft eine Sonnenbrille auf.
- Tom trägt oft eine Sonnenbrille.

Tom genellikle güneş gözlüğü takar.

Ich brauche eine gute Sonnenbrille.

İyi bir çift güneş gözlüğüne ihtiyacım var.

Ich trage nachts eine Sonnenbrille.

Geceleyin güneş gözlüğü takıyorum.

Diese Sonnenbrille ist zu groß.

Bu güneş gözlükleri çok büyük.

Ich habe meine Sonnenbrille verloren.

Ben güneş gözlüğümü kaybettim.

Ich will eine Sonnenbrille kaufen.

Birkaç koyu gözlük almak istiyorum.

Sie nahm ihre Sonnenbrille ab.

O güneş gözlüğünü çıkardı.

Tom nahm seine Sonnenbrille ab.

Tom güneş gözlüğünü çıkarttı.

Ich habe eine Sonnenbrille auf.

Güneş gözlüğü takıyorum.

Tom hat eine neue Sonnenbrille.

Tom'un yeni bir çift güneş gözlüğü var.

Ich trage oft eine Sonnenbrille.

Sık sık güneş gözlüğü takarım.

- Tom trägt drinnen manchmal eine Sonnenbrille.
- Tom hat manchmal im Haus eine Sonnenbrille auf.

Tom bazen içerde güneş gözlüğü takar.

Wie viel hat diese Sonnenbrille gekostet?

Bu gözlük kaç paraydı?

Tom trägt fast immer eine Sonnenbrille.

Tom neredeyse her zaman güneş gözlüğü takar.

Tom schob seine Sonnenbrille nach oben.

Tom güneş gözlüğünü kafasının üstüne doğru itti.

Tom nimmt nie seine Sonnenbrille ab.

Tom güneş gözlüğünü hiç çıkarmaz.

Warum trägt deine Mutter immer eine Sonnenbrille?

Annen neden hep güneş gözlüğü takıyor?

Tom hat sich eine neue Sonnenbrille gekauft.

Tom yeni bir güneş gözlüğü aldı.

Ich habe mir eine große Sonnenbrille gekauft.

Büyük bir güneş gözlüğü aldım.

Tom ließ seine Sonnenbrille in meinem Auto liegen.

Tom güneş gözlüğünü arabamda bıraktı.

„Von wem ist diese Sonnenbrille?“ — „Sie ist von Nabil.“

"Bu güneş gözlüğü kimin?" "O Nabil'in"

Du hast meine Sonnenbrille, und die will ich wiederhaben.

Güneş gözlüğümü aldın ve onları geri istiyorum.

Tom öffnete das Handschuhfach und nahm eine Sonnenbrille heraus.

Tom torpido gözünü açtı ve bir güneş gözlüğü çıkardı.

Tom nahm seine Sonnenbrille ab und reichte sie Maria.

Tom güneş gözlüğünü çıkardı ve Mary'ye uzattı.

- Tom kann sich nicht erinnern, wohin er seine Sonnenbrille verlegt hat.
- Tom fällt nicht mehr ein, wohin er seine Sonnenbrille legte.

Tom güneş gözlüğünü nereye koyduğunu hatırlayamıyor.

Weil es heute sehr sonnig ist, tragen alle eine Sonnenbrille.

Bugün hava güneşli, bu yüzden herkes güneş gözlüğü takıyor.

Ich weiß nicht mehr, wo ich meine Sonnenbrille hingelegt habe.

Gözlüklerimi nereye koyduğumu hatırlamıyorum.

Tom trägt die Sonnenbrille, die er sich gestern gekauft hat.

Tom dün aldığı güneş gözlüğünü takıyor.

Ich trage coole Kleider und hab’ ’ne coole Sonnenbrille auf.

Ben klas elbiseler giyerim ve klas gözlükler takarım.

Wozu brauchst du denn an so einem dunklen Ort eine Sonnenbrille?

Böyle karanlık bir yerde güneş gözlüklerine neden ihtiyacın var ki?

Tom hat seine Sonnenbrille in meinem Auto auf dem Armaturenbrett liegengelassen.

Tom gözlüklerini arabamın gösterge panelinde bırakmış.

Mit der Sonnenbrille sah er wie ein Polizist im verdeckten Einsatz aus.

Güneş gözlükleri onu bir sivil polis gibi gösterdi.

Tom trägt für gewöhnlich eine Sonnenbrille, selbst dann, wenn es nicht so hell ist.

Tom genellikle çok parlak olmasa bile güneş gözlüğü takıyor.

Ich trage die Sonnenbrille nicht, um cool auszusehen, sondern um nicht verhaftet zu werden.

Havalı görünmek için değil, tutuklanmamak için güneş gözlüğü takıyorum.