Examples of using "Kleines" in a sentence and their turkish translations:
Little ghetto child
Bu küçük bir kitap.
Seni küçük hergele!
Sadece biraz daha fazla.
Evet, biraz.
Hollanda küçük bir ülkedir.
- O sadece bir ast.
- O sadece bir emir kulu.
Bu, küçük bir sorun değil.
Anna küçük bir kız.
Ben küçük bir çocuğum.
- Küçük bir sorunum var.
- Benim küçük bir sorunum var.
Küçük bir sorunumuz var.
Küçük kızımız büyüyor.
Ann küçük bir kızdır.
Lüksemburg küçük bir ülkedir.
Bu küçük bir köy.
Tom'un küçük bir arabası var.
- Mary küçük bir kuzuya sahipti.
- Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
Oynayalım, küçük kardeşlerim!
Benim küçük bir arabam var.
Tom küçük çocuk değil.
Küçük bir araba aldım.
- Senin için küçük bir hediyem var.
- Senin için ufak bir hediyem var.
küçük bir deney yapacağız, tamam mı?
Küçük bir deney yaparız.
Ama genç bir kız olduğumdan beri,
Ne kadar tatlı bir kız çocuğu!
Küçük bir nesne karanlıkta hareket etti.
Onun küçük oyununa maddi destekte bulundum.
İsrail çok küçük bir ülkedir.
Bu onun küçük kirli sırrı.
Kirpi küçük bir hayvandır.
- Haydi şerefe!
- Hadi şerefe!
Küçük bir kızın ağladığını duydum.
Sadece küçük bir sorun vardı.
Tom Mary'ye küçük bir hediye getirdi.
Tom Mary'ye küçük bir hediye aldı.
Küçük bir sorun var.
Ben artık küçük bir kız değilim.
Bu çok küçük bir kitap.
Ryoko'nun sevimli küçük bir yüzü var.
O küçük bir ayrıntıdır.
Her gün küçük bir hediyedir.
Artık küçük bir çocuk değilim.
Bu hikayenin kahramanı küçük bir kız.
Belki bir ateş yakabiliriz
Pekâlâ, yapacağımız ilk şey buraya küçük bir delik açmak.
Salonda az sayıda seyirci vardı.
Yarın akşam bir parti vereceğiz.
Küçük bir aksilik yaşadım.
Ben birazcık pasta istiyorum.
Bana küçük bir oda tahsis ettiler.
Kendime küçük bir araba satın aldım.
O ona küçük bir hediye getirdi.
Sana küçük bir sır söyleyebilir miyim?
Bu küçük bir servete mal olmuş olmalı.
Tom'un operasyonu küçük bir servete mal olacak.
Genç bir çocuğun küçük bir kelime haznesi vardır.
Birazcık daha yavaş olabilir mi?
O çok küçük bir kasaba.
Belki bir ateş yakabiliriz
Bu küçük bir araba büyüklüğünde.
Kyoto'da küçük bir ev satın aldı.
O küçük yanıp sönen ışık nedir?
Küçük bir kız gibi ağlamayı kes!
Kadın bir kız bebek dünyaya getirdi.
Ben her zaman küçük bir çakı taşırım.
Tom'un bir eşi ve küçük bir çocuğu var.
Gülümsedi ve küçük hediyemi kabul etti.
Bu hikayenin kahramanı küçük bir kızdır.
Bana çocuk gibi davrandın.
O hala çocuk gibi davranıyor.
Erkek kardeşim bana küçük bir oyuncak satın aldı.
Tom'un Mary adında küçük bir kızı var.
Küçük olmayan büyük bir eve ihtiyacım var.
Ara sıra birazcık deli olun!
Her veda, biraz ölmek gibidir.
Tom, evinin önünde küçük bir şeftali ağacı dikti.
Bu küçük sırrın aramızda kalması gerekiyordu.
Bazıları İsveç'in yalnızca küçük bir ülke olduğunu
İlk yapacağımız bu. Sonra küçük bir ateş yakacağız.
Küçük bir cihaz bu, küçük bir gezgin robot,
Küçük, gri bir hayvanın bize doğru baktığını fark ettim.
Ben küçük bir kızken oyuncak bebeklerle oynardım.
Ben küçük bir kızken oyuncak bebeklerle çok oynardım.
"Biraz ateşimiz var Burada solda patlak verdi. "
Her canavar birinin bebeği olarak başlar.
Hadi, neredeyse oradayız.
Mary'nin küçük sincabı artık nasıl fındık getireceğini öğrendi.
Bir genç kız olarak, Mary profesyonel bir tenis oyuncusu olmak istiyordu.