Translation of "Glaubst" in Turkish

0.147 sec.

Examples of using "Glaubst" in a sentence and their turkish translations:

- Glaubst du an mich?
- Glaubst du mir?

Bana inanıyor musun?

- Glaubst du an UFOs?
- Glaubst du an Ufos?

UFO'lara inanır mısın?

Glaubst du Horoskopen?

Sen burçlara inanıyor musun?

Glaubst du ihm?

Ona inanıyor musun?

Das glaubst du!

Sen öyle sanıyorsun!

Glaubst du das?

Bunu benimsiyor musun?

Glaubst du mir?

Bana inanıyor musun?

- Wer, glaubst du, wird gewinnen?
- Wer glaubst du, dass gewinnen wird?
- Was glaubst du, wer gewinnen wird?

Sence kim kazanacak?

Glaubst du an Außerirdische?

Dünyadışı varlıklara inanır mısın?

Glaubst du an Zauberei?

Büyüye inanır mısın?

Glaubst du an Schutzengel?

Koruyucu meleklere inanıyor musun?

Glaubst du ihm nicht?

Ona inanmıyor musun?

Glaubst du an Geister?

Ruhlara inanıyor musun?

Glaubst du an Feen?

Perilere inanıyor musunuz?

Glaubst du es nun?

Şimdi buna inanıyor musun?

Glaubst du Tom nicht?

Tom'a inanmıyor musun?

Glaubst du Tom noch?

Sen hâlâ Tom'a inanıyor musun?

Warum glaubst du Tom?

Neden Tom'a inanıyorsun?

Glaubst du an UFOs?

UFO'lara inanır mısın?

Glaubst du, ich sollte schreiben?

Sence, yazmalı mıyım?

Wie viel glaubst du ihm?

Ona ne kadar inanıyorsun?

Glaubst du an solche Sachen?

Böyle şeylere inanır mısınız?

Papa, glaubst du an Geister?

Baba, hayaletlere inanır mısın?

Glaubst du, ich bin glücklich?

Sence ben mutlu muyum?

Glaubst du, es bedeutet etwas?

Bunun bir şey ifade ettiğini düşünüyor musun?

Glaubst du an das Schicksal?

Kadere inanıyor musun?

Glaubst du an einen Gott?

Bir tanrıya inanıyor musun?

Glaubst du, Tom mag Maria?

Tom'un Mary'yi sevdiğini düşünüyor musun?

Was, glaubst du, bedeutet das?

Bunun ne anlama geldiğini düşünüyorsun?

Glaubst du an die Geisterwelt?

Ruhlar alemine inanır mısın?

Glaubst du an den Osterhasen?

- Paskalya tavşanının varlığına inanıyor musun?
- Paskalya tavşanına inanıyor musun?

Warum glaubst du mir nicht?

Niçin bana inanmıyorsun?

Glaubst du, er mag mich?

Onun beni beğendiğini düşünüyor musun?

Glaubst du, sie mag mich?

Onun beni sevdiğini düşünüyor musun?

Glaubst du, die verfolgen uns?

- Bizi takip ettiklerini mi düşünüyorsun?
- Bizim peşimizden geldiklerini mi düşünüyorsun?
- Sence bizi takip mi ediyorlar?
- Sence bizim peşimizden mi geliyorlar?

Warum glaubst du Tom nicht?

Niçin Tom'a inanmıyorsun?

Was glaubst du, denke ich?

Ne düşündüğümü düşünüyorsun?

Glaubst du Toms Geschichte noch?

Tom'un hikayesine hâlâ inanıyor musun?

Warum glaubst du ihr nicht?

Neden ona inanmıyorsun?

Glaubst du, Tom geht freiwillig?

Tom'un isteyerek gideceğini düşünüyor musun?

Glaubst du wirklich an Geister?

Gerçekten hayaletlere inanır mısınız?

Glaubst du die Geschichten wirklich?

O hikayelere gerçekten inanıyor musunuz?

Glaubst du an den Weihnachtsmann?

Noel Baba'ya inanır mısın?

Glaubst du wirklich an Magie?

- Gerçekten büyüye inanıyor musun?
- Sihire inanıyor musun gereçekten?

Warum glaubst du es nicht?

Niye inanmıyorsun?

Glaubst du, Tom hatte Hunger?

- Sence Tom aç mı?
- Tom'un aç olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom'un acıkmış olduğunu mu düşünüyorsun?

Glaubst du, ich sei blind?

Kör olduğumu mu düşünüyorsun?

Glaubst du, du hast Fieber?

Ateşinizin yükseldiğini hissediyor musunuz?

- Glaubst du wirklich, dass sie Jungfrau ist?
- Glaubst du wirklich, sie ist Jungfrau?

Gerçekten onun bakire olduğunu düşünüyor musun?

- Was, glaubst du, macht er gerade?
- Was glaubst du, das sie gerade macht?

Onun şimdi ne yaptığını düşünüyorsun?

- Glaubst du, Tom hat ein Drogenproblem?
- Glaubst du, dass Tom ein Drogenproblem hat?

Tom'un bir uyuşturucu sorunu olduğunu düşünüyor musunuz?

- Was glaubst du, dass sie gerade tut?
- Was glaubst du, was sie jetzt macht?

Onun şimdi ne yaptığını düşünüyorsun?

- Glaubst du, du kannst das alleine tun?
- Glaubst du, du bringst das alleine fertig?

Bunu yalnız yapabileceğini düşünüyor musun?

Was, glaubst du, meinte er damit?

- Onun onunla ne demek istediğini düşünüyorsun?
- Sence, O onunla neyi kastetti?

Was glaubst du, wo Tom ist?

Tom'un nerede olduğunu düşünüyorsunuz?

Glaubst du an den Großen Kürbis?

Büyük Balkabağı'na inanıyor musun?

Glaubst du, dass Fische hören können?

Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?

Warum glaubst du nicht an Gott?

Neden Allah'a inanmıyorsun?

Glaubst du, ich wüsste das nicht?

Onu bilmediğimi düşünüyor musun?

Danke, dass du an mich glaubst!

Bana inandığın için teşekkürler.

Glaubst du, dass ich das mag?

Bunu beğendiğimi düşünüyor musun?

Glaubst du, du kannst mich schlagen?

Beni yenebileceğini düşünüyor musun?

Glaubst du, man wird uns retten?

Kurtarılacağımızı düşünüyor musun?

Glaubst du an eine höhere Macht?

Daha yüksek güce inanıyor musunuz?

Glaubst du, dass Krieg ausbrechen wird?

Savaşın başlayacağına inanıyor musun?

Was glaubst du, was ich denke?

Sence ben ne düşünüyorum?

Was glaubst du, werden sie tun?

Ne yapacaklarını düşünüyorsun?

Warum, glaubst du, sind wir hier?

Neden burada olduğumuzu düşünüyorsun?

Glaubst du, dass du damit davonkommst?

Bununla kaçabileceğini mi düşünüyorsun?

Glaubst du, Tom wird das mögen?

Sence Tom onu beğenecek mi?

Glaubst du, dass wir pünktlich ankommen?

Oraya zamanında ulaşacağımızı düşünüyor musun?

Schatz, glaubst du, ich bin blöd?

Beni aptal mı sanıyorsun, canım?

Glaubst du, du kannst das besser?

Daha iyi yapabileceğini düşünüyor musun?

Glaubst du, dass es schneien wird?

Kar yağacağını düşünüyor musun?

Glaubst du, er führt ein Doppelleben?

Onun gece silahlı gündüz külahlı yaşadığını düşünüyor musun?

Warum glaubst du mir nicht einfach?

Neden bana inanmıyorsun?

Sie ist älter, als du glaubst.

O, senin düşündüğünden daha yaşlı.

Glaubst du, Tom hat uns gesehen?

Sence Tom bizi gördü mü?

Glaubst du, es ist eine Falle?

Onun bir tuzak olduğunu düşünüyor musun?

Glaubst du, du schaffst das, Tom?

Onu yapabileceğini düşünüyor musun, Tom?

Glaubst du wirklich an diese Geschichte?

Bu hikayeye gerçekten inanıyor musun?

Glaubst du, Tom hat das getan?

- Tom'un bunu yaptığını düşünüyor musun?
- Sence bunu Tom mu yaptı?

Sie ist schöner, als du glaubst.

O senin düşündüğünden daha güzel.

Es ist schwieriger, als du glaubst.

Zannettiğinden daha zor.

Glaubst du, was er gesagt hat?

Onun dediğine inanıyor musun?

„Glaubst du noch?“ – „An Gott? Natürlich!“

"Hâlâ inanıyor musun?" "Tanrı'ya mı? Elbette!"

Tom ist jünger, als du glaubst.

Tom onun olduğunu düşündüğünden daha genç.

Tom ist älter, als du glaubst.

Tom olduğunu düşündüğünden daha yaşlı.

Glaubst du nicht, dass wir gewinnen?

Bizim kazanacağımızı düşünmüyor musun?

Glaubst du, dass es regnen wird?

- Yağmur yağacağını mı düşünüyorsun?
- Sence yağmur yağar mı?

Wer, glaubst du, hat das getan?

Bunu kimin yaptığını düşünüyorsun?

Glaubst du wirklich, was Tom sagt?

Tom'un söylediğine gerçekten inanıyor musun?

Glaubst du, dass es Aliens gibt?

- Sence uzaylılar var mı?
- Uzaylıların var olduğuna inanıyor musun?