Translation of "Ehemann" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Ehemann" in a sentence and their turkish translations:

- Bist du Marys Ehemann?
- Sind Sie Marys Ehemann?

Mary'nin kocası mısın?

- Sind Sie nicht Marias Ehemann?
- Bist du nicht Marias Ehemann?

Sen Mary'nin kocası değil misin?

Marias Ehemann ist reich.

Mary'nin kocası zengin.

Maria hatte keinen Ehemann.

Mary'nin bir kocası yoktu.

Hast du keinen Ehemann?

Kocan yok mu?

Tom ist Marias Ehemann.

Tom Mary'nin kocası.

Maria belog ihren Ehemann.

Mary kocasına yalan söyledi.

Maria vermisst ihren Ehemann.

Mary kocasını özlüyor.

Ihr Ehemann ist reich.

Onun kocası zengindir.

Tom ist mein Ehemann.

Tom benim kocamdır.

Sie pflegte ihren kranken Ehemann.

O, hasta kocasına hizmet etti.

Mein Ehemann sitzt im Gefängnis.

Kocam hapiste.

Ich habe einen eifersüchtigen Ehemann.

Kıskanç bir kocam var.

Sie mochte ihren Ehemann nicht.

O, kocasından hoşlanmadı.

Tom mochte Marias Ehemann nicht.

Tom, Mary'nin kocasından hoşlanmıyordu.

Tom ist nicht Marias Ehemann.

Tom Mary'nin kocası değil.

- Mein letzter Ehemann war wirklich dumm.
- Mein letzter Ehemann war ein echter Vollidiot.

Son kocam gerçekten aptaldı.

- Er stellte sich als idealer Ehemann heraus.
- Er hat sich als idealer Ehemann herausgestellt.

İdeal bir koca olduğunu ispat etti.

Ich spreche von Ehemann Steve Jobs

Koca Steve Jobs'tan bahsediyorum

Er ist mir ein guter Ehemann.

O bana karşı iyi bir koca.

Mein letzter Ehemann war wirklich dumm.

Son kocam gerçek bir aptaldı.

Tom ist mir ein guter Ehemann.

Tom benim için iyi bir koca.

Er wird ein guter Ehemann sein.

- O, iyi bir koca olacaktır.
- O iyi bir koca olacak.

Maria besuchte ihren Ehemann im Gefängnis.

Mary cezaevindeki kocasını ziyaret etti.

Er könnte Marias Ex-Ehemann sein.

O, Mary'nin eski kocası olabilir mi?

Bist du der Ehemann von Maria?

Maria'nın kocası mısın?

Tom wird ein guter Ehemann sein.

Tom iyi bir koca olacak.

Maria liebt ihren Ehemann nicht mehr.

Mary artık kocasını sevmiyor.

Tom ist Marias Ehemann, nicht wahr?

Tom, Mary'nin kocası, değil mi?

Maria ist jünger als ihr Ehemann.

Mary kocasından daha genç.

Er wird ihr ein guter Ehemann sein.

O, ona iyi bir koca olacak.

Er ist ein idealer Ehemann für mich.

O, benim için ideal bir kocadır.

Das Buch wird von meinem Ehemann geschrieben.

Kitap kocam tarafından yazılıyor.

- 43jährige steht im Verdacht, ihren Ehemann erschossen zu haben.
- 43jährige Frau wird verdächtigt, ihren Ehemann erschossen zu haben.

43 yaşındaki bir kadın kocasının vurularak öldürüldüğünden şüphelendi.

Ein Ehemann Vieh ganz in sehr kurzer Zeit

bir koca sığırı çok kısa bir sürede tamamen

Ihr Ehemann ist seit drei Jahren im Gefängnis.

Kocası üç yıldır hapiste.

Ihr neuer Ehemann entpuppte sich als übler Mensch.

Yeni kocasının kötü bir kişi olduğu ortaya çıktı.

- Tom ist mein Mann.
- Tom ist mein Ehemann.

Tom benim kocamdır.

Er heißt Tom, und er ist Marias Ehemann.

Onun adı Tom ve o, Mary'nin kocasıdır.

Ihr Ehemann weiß nicht einmal, warum sie starb.

Eşi bile onun neden öldüğünü bilmiyor.

- Ihr Ehemann ist Amerikaner.
- Ihr Mann ist Amerikaner.

Onun kocası Amerikalıdır.

- Hast du einen Ehemann?
- Hast du einen Ehepartner?

Bir kocan var mı?

Ein alter Ehemann hat eine weitaus jüngere Frau.

Yaşlı bir adamın, ondan çok daha genç bir karısı var.

Tom ist der beste Freund von Marys Ehemann.

Tom Mary'nin kocasının en iyi arkadaşı.

Eine Frau, deren Ehemann gestorben ist, nennt man Witwe.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

Er wird einen guten Ehemann für meine Schwester abgeben.

Kız kardeşim için iyi bir koca olacak.

- Ruf meinen Mann an.
- Rufen Sie meinen Ehemann an.

Kocamı arayın.

Etwas, das kein Ehemann vergessen sollte, ist sein Hochzeitstag.

Evli bir adamın asla unutmaması gereken bir şey onun evlilik yıl dönümüdür.

Eine Witwe ist eine Frau, deren Ehemann verstorben ist.

Dul kocası ölmüş bir kadındır.

Tom ist ein guter Ehemann und ein guter Vater.

Tom iyi bir koca ve iyi bir baba.

Ich finde, mein Ehemann gibt zu viel Geld aus.

- Sanırım kocam çok fazla para harcıyor.
- Kocamın çok fazla para harcadığını düşünüyorum.

Mein Ehemann und ich pflegten gemeinsam bergsteigen zu gehen.

Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.

Maria wartet darauf, dass ihr Ehemann nach Hause kommt.

Mary kocasının eve gelmesini bekliyor.

Sie lebt ein Leben nach ihrem Ehemann nach der Heirat

evlendikten sonra ise kocasına bağlı bir hayat sürüyor

Ehemann und Ehefrau müssen sich zeit ihres Lebens gegenseitig helfen.

- Kocalar ve karılar yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.
- Eşler yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.

Sie stand vor Gericht, angeklagt des Mordes an ihrem Ehemann.

O, kocasını öldürmekle suçlandığı için mahkemelik oldu.

Die Beziehung zwischen Ehemann und Ehefrau sollte auf Liebe basieren.

Karı koca arasındaki ilişki aşka dayalı olmalıdır.

Marie und ihr Ehemann erhielten im Jahre neunzehnhundertunddrei den Nobelpreis für Physik.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

- Wo ist mein Ehemann?
- Wo ist mein Gatte?
- Wo ist mein Mann?

Kocam nerede?

- Seine Ehefrau ist Deutsche.
- Seine Frau ist Deutsche.
- Sein Ehemann ist Deutscher.

Onun eşi bir Alman.

- Eine Frau, deren Ehemann gestorben ist, nennt man Witwe.
- Eine Frau, deren Ehemann tot ist, wird Witwe genannt.
- Eine Frau, deren Mann gestorben ist, wird Witwe genannt.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

Tom wollte gerne wissen, wie seine Exfrau und ihr neuer Ehemann miteinander auskommen.

Tom eski eşinin ve onun yeni kocasının nasıl geçindiğini merak ediyordu.

Sie gibt es ihrem Ehemann, aber in der Tat sind die Waren völlig üblich

kadın kocasına veriyor fakat aslında mallar tamamen ortak

- Sie wird ihren Ehemann für immer lieben.
- Sie wird ihren Mann für immer lieben.

O, kocasını ebediyen sevecek.

Ich bin mir nicht sicher, wie ich ein guter Ehemann und Vater werden kann.

Nasıl iyi bir koca ve baba olunur emin değilim.

Unter allen Männern, die ich nicht mag, ist mir sicherlich mein Ehemann am liebsten.

Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.

- Das hier ist mein Gatte.
- Das hier ist mein Mann.
- Das hier ist mein Ehemann.

Bu benim kocam.

- Wie viel Zeit verbringen Sie mit Ihrem Ehemann?
- Wie viel Zeit verbringen Sie mit Ihrer Ehefrau?

Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?

- Tom ist nicht mein Mann.
- Tom ist nicht mein Ehemann.
- Tom ist nicht mein Ehegatte.
- Tom ist nicht mein Gatte.

- Tom benim eşim değil.
- Tom benim kocam değil.

- Sie entschloss sich schließlich, sich von ihrem Ehemann zu trennen.
- Sie traf endlich den Entschluss, sich von ihrem Mann zu trennen.

O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.