Examples of using "Existenz" in a sentence and their turkish translations:
Varoluş anlamsız bir kavramdır.
sorgulamaya başlamış bir tür.
Türklerin var oluş destanı
Allahın'ın varlığına inanmıyorum.
Tom hayaletlerin varlığına inanıyor.
Çöpçülerin varlığını kanıtlayabilir misin?
Var oluşunuzun nedenini bileceksiniz
Dil, bir milletin varlığının sembolüdür.
O hayaletlerin varlığını kanıtlamaya çalışıyor.
İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,
Gezegensel varlığımızın sonraki evresini güzel yapmayı seçelim
İnsan denen varlığın tek amacı tüketmek.
Türklüğün varoluş destanıdır demedi
Ben üniversitenin varlığı hakkında öğrendiğimden beri, ben oraya gitmek istedim.
aslında Türklüğün varoluş ve tapusu da diyebiliriz
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
Tom ruhun varlığına inanır.
Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
Bunu sana bugün daha kimse demediyse: Çok güzelsin. Seviliyorsun. Sana ihtiyacı olan var. Varlığının bir sebebi var. Sandığından daha güçlüsün. Ne olursa olsun, sen başarırsın. İyi ki varsın. Pes etme!