Translation of "Maths" in Turkish

J'abhorre les maths.

Matematikten tiksinirim.

J'aime les maths.

- Matematiği severim.
- Ben matematikten hoşlanırım.

Les maths, les modèles,

Matematik, modeller

Et les maths avancées

Standart ve İleri Matematik dersi alan

Prenez l'exemple des maths.

Matematik örneğini düşünün.

- Les maths sont amusantes.
- Les mathématiques, c'est amusant.
- Les maths, c'est amusant.

Matematik eğlenceli.

Qui choisissent les maths standards

20 yılı aşkın bir zaman diliminde

Juste pour l'intérêt des maths.

ilk insanlardan biri olabilirim.

Science, technologie, ingénierie et maths.

fen bilimleri, teknolojii mühendislik ve matematik.

Je suis bon en maths.

Ben matematik iyiyim.

Je n'aime pas les maths.

- Matematikten hoşlanmıyorum.
- Matematiği sevmiyorum.

Je suis épouvantable en maths.

Matematikte çok kötüyüm.

J'étais toujours bon en maths.

Ben her zaman matematikte iyiyim.

Je déteste surtout les maths.

Bilhassa matematikten nefret ediyorum.

J'ai besoin d'étudier les maths.

Matematik eğitimi görmeliyim.

Il adore étudier les maths.

- Matematik okumayı seviyor.
- Matematik çalışmayı sever.

Mais aussi l'orthographe et les maths.

matematik ve yazım testleri de dâhil.

Tom est vraiment bon en maths.

Tom matematikte gerçekten iyidir.

Je suis plutôt bon en maths.

Matematikte oldukça iyiyim.

C'est un problème de maths difficile.

Bu zor bir matematik problemi.

- J'aime les mathématiques.
- J'aime les maths.

Matematiği severim.

Tom n'est pas bon en maths.

Tom matematikte iyi değildir.

La magie des maths sera la motivation

matematiğe olan merak teşvik edici olacak

Ce sont les maths que je préfère.

En çok matematiği severim.

Il est supérieur à elle en maths.

Matematikte ondan daha iyi.

Jacques s'est inscrit au cours de maths.

Jacques, matematik kursuna kaydoldu.

J'aime autant la science que les maths.

Hem feni hem matematiği severim.

Il est meilleur que moi en maths.

O matematikte benden daha iyidir.

Tom n'est pas très bon en maths.

Tom matematikte pek iyi değil.

Se préparent à passer un examen de maths --

henüz sadece sınava hazırlanıyorlar,

Les maths et l'anglais étaient mes matières préférées.

Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

Je n'ai jamais été très bon en maths.

Matematikte hiç çok iyi değildim.

- Je déteste les maths.
- Je hais les mathématiques.

Matematikten nefret ederim.

Demain, il y a un contrôle de maths.

Yarın bir matematik sınavı var.

Ce sont les maths que j'aime le moins.

Matematiği zerre kadar seviyorum.

- Théoriquement, je suis en train de faire des maths.
- En théorie, je suis en train de faire des maths.

Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.

- Je suis bon en maths.
- Je suis bonne en maths.
- Je suis bon en mathématiques.
- Je suis bonne en mathématiques.

Ben matematikte iyiyim.

« Nous étudions les maths pour le jeu, la beauté,

"Matematiği; eğlence, güzellik,

Les élèves apprennent les maths à travers un processus rigide.

öğrencileri matematikte aynı hızla hareket ettiriyoruz.

Quand les parents s'inquiètent de leurs propres compétences en maths

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

Similaire à celles des individus inquiets au sujet des maths.

Matematik endişesi olanlarınkine benzer.

- John est bon en mathématiques.
- John est bon en maths.

John matematikte iyidir.

Je suis passé à un tout autre niveau d'appréciation des maths.

Matematiğe yepyeni bir hayranlık kazandım.

Et aident beaucoup leurs enfants à faire leurs devoirs de maths,

ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

Leurs enfants apprennent moins en maths au cours de l'année scolaire.

ilerleyen yıllarda daha az matematik öğreniyor.

Il m'a posé quelques questions à propos du test de maths.

Matematik sınavı hakkında bana bazı sorular sordu.

Beaucoup de gens disent craquer ou être anxieux au sujet des maths,

Çoğu insan matematikte tıkanıyor ya da ondan endişe duyuyor.

Je ne vais pas vous déranger parce que c'est un peu de maths.

burası işin biraz fazla matematik kısmı olduğu için canınızı sıkmayacağım

Les maths sont comme l'amour - une idée simple, mais ça peut devenir compliqué.

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

J'aime la physique et les maths, mais pas la biologie ni la géographie.

Fizik ve matematiği seviyorum, biyoloji ve coğrafyayı sevmem.

C'est vraiment difficile de dire à un étudiant qui a du mal en maths

Matematikle boğuşan bir öğrenciye uzak bir gelecekte

Le devoir de maths se révéla plus facile que je ne m'y étais attendu.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

Faire des maths, c'est la seule façon socialement acceptable de se masturber en public.

Hesap yapmak herkesin önünde tatmin olmanın kabul edilebilir tek sosyal yoludur.

Comme je ne suis pas bon en maths, j'espère que mes parents vont me payer un professeur particulier.

Ben matematikte iyi olmadığım için umarım benim ailem bana özel bir öğretmen tutacak.