Translation of "Inhabituel" in Turkish

C'est inhabituel.

Bu sıradışı.

C'est très inhabituel.

Bu epeyce sıra dışı.

Est-ce inhabituel ?

O sıra dışı mı?

J'entendais un bruit inhabituel.

Alışılmadık bir ses duydum.

Ce n'est pas inhabituel.

Bu olağan dışı değil.

N'est-ce pas inhabituel ?

O olağan dışı değil mi?

C'est un temps inhabituel.

Bu olağan dışı bir hava.

Le temps est inhabituel, aujourd'hui.

Bugün hava sıradışıdır.

Tom est un enfant inhabituel.

Tom sıradışı bir çocuk.

- C'est inhabituel.
- C'est singulier.
- C'est insolite.

Bu sıra dışı.

Son comportement inhabituel éveilla notre méfiance.

Onun uygunsuz hareketleri kuşkumuzu uyandırdi.

Quand l'écoulement inhabituel a-t-il commencé ?

Anormal akıntılar ne zaman başlamıştı?

Se nourrir en pleine nuit est très inhabituel.

Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.

C'est inhabituel pour lui de se lever tôt.

Onun erken kalkması sıra dışıdır.

- C'est un automne particulier.
- Cet automne est inhabituel.

Bu sonbahar oldukça tuhaftı.

- Il vous est inhabituel de faire une telle chose.
- C'est inhabituel pour toi de faire quelque chose comme ça.

Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.

Le chat a été effrayé par un bruit inhabituel.

Kedi tanımadığı bir gürültüden korktu.

Il lui est inhabituel de se mettre en colère.

Onun sinirlenmesi nadirdir.

- J'entendis un bruit inhabituel.
- J'ai entendu un bruit bizarre.

Tuhaf bir gürültü duydum.

- C'est un nom inhabituel.
- C'est un nom peu commun.

Nadir bir isim.

Quelque chose de très inhabituel semble se produire dans le parc.

Parkta çok sıradışı bir şeyler oluyor gibi görünüyor.

Aujourd'hui il n'est pas inhabituel pour une femme de voyager seule.

Bir kadının tek başına seyahat etmesi günümüzde normaldir.

Ce n'est pas inhabituel pour les gens de donner de fausses informations quand ils s'inscrivent à des sites web.

Web sitelerini kullanmak için kayıt sırasında insanların sahte kişisel bilgi vermeleri nadir değildir.