Examples of using "Sinne" in a sentence and their turkish translations:
"Lütfen şimdi oraya git" "Nereye gideyim?"
Oraya gittiğime pişmanım.
Oraya gidebilirsin.
Oraya niçin gittin?
Hadi bakalım.
- Oraya bir göz atın.
- Oraya bir göz at.
Oraya bir şekilde geleceğim.
Ben şimdi oraya gidiyorum.
- Oraya en iyi şekilde nasıl gidebilirim?
- Oraya gitmek için en iyi yol hangisi?
Orada kal.
Git oraya.
Oraya ne zaman varırım?
Oraya gideceğim.
Yaz tatili boyunca orada kamp yaptık.
Oraya girme.
Orada olmana ihtiyacım olacak.
Oraya kendin git.
Orada tatile çıkma.
Oraya trenle gittim.
Oraya merakımdan gittim.
Oraya sık sık meditasyon yapmaya giderim.
Lütfen oraya nasıl gidileceğini açıklayın.
Onlar orada oturmaya devam ettiler.
O, iş için oraya gitti.
O, oraya yalnız gitti.
Oraya gitmeni istemiyorum.
Oraya ondan önce geldin.
Beni oraya götürebilir misin?
Şimdi oraya gidebilir miyim?
Yakında oraya bahar gelecek.
Oraya geri gitmeyeceğim.
Tom buraya ne zaman vardı?
Tom'un orada olacağından eminim.
Bizi oraya götür, Tom.
- Oraya yeniden gitmek istiyorum.
- Oraya tekrar gitmek istiyorum.
Oraya tekrar gideceğiz.
Tom orada olacak mı?
Tom oraya gitmedi.
Onun oraya gitmesini istedim.
Oraya tekrar gitmek istemiyorum.
Hiç kimsenin oraya gitmesine izin verilmiyor.
Tom oraya tek başına gitmek istemedi.
Gidemeyecek kadar çok meşgulüm.
Hâlâ çok uzakta.
- O, oraya gitmemi tavsiye etti.
- Oraya gitmemi tavsiye etti.
O oraya gitmeme ısrar etti.
Kimse oraya giremez.
Seni oraya götüreyim.
Oraya geri gitmelisin.
Oraya girmeyeceksin.
Yarın oraya gitmek zorunda.
Tom Fransızca öğrenmek için oraya gitti.
Biz öğleden önce oraya vardık.
Oraya bir kez daha gitmek istiyorum.
Gitmem gerektiğini düşünüyor musun?
Biz onları orada terk edemeyiz.
Tom Mary ile buluşmak için oraya gitti.
Anneme oraya ne getireceğimi sordum.
Oraya kendim gitmek zorundayım.
O, buradan sadece 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde.
Hava güzel olursa yarın oraya varacağız.
buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.
Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
Ne olursa olsun, o orada olacak.
O, on saat içinde oraya varacak.
Oraya gitmemeliydim.
Bir gün oraya gitmek istiyorum.
Geç kalabilme ihtimalime rağmen orada olacağım.
Oraya elimden geldiği kadar çabuk gittim.
Onlar kötü havaya rağmen arabayla gitmeye karar verdiler.
Tom orada kaldı.
Artısı da var eksisi de.
Ölmeden önce oraya gitmek istiyorum.
Ne ekersen onu biçersin.
O kısa bir yürüyüş.
Yarın yağmur yağarsa, oraya arabayla gideriz.
Dünyanın en kurak çölü olan Atacama'ya ağaç dikebiliriz.
Hayır, oraya ulaşamıyorum. Belki bir dahaki sefer ulaşabilirim.
Bunu kimyasallarla doldurup tüm kayaları bunun içine atarlardı
Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.
Niçin oraya gitmek istediğini bana söyle.
Oraya ne zaman gitsem, onunla karşılaşırım.
Babasının dediği gibi oraya gitti.
Oraya yalnız gidemeyecek kadar çok genç.
Kim orada olacak?
- Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- Köpek bir o tarafa bir bu tarafa koştu.
Oraya gidip gidemeyeceğimi bilmiyorum.
Tom ve Mary de seni orada istiyor.
Oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı.
Oraya bensiz gitmek istemeyeceğini düşündüm.
Oraya ulaşmak için uzun bir yol yürümek zorundasın.
Oraya kimin gideceğine henüz karar verilmedi.
- Oraya asla gitmemeliydik.
- Asla oraya gitmemeliydik.
Seni oraya götüren kişi Tom mu?
Onlar oraya iki gün önce gitmişti.
Oraya varır varmaz seni bilgilendireceğim.