Examples of using "Nainen" in a sentence and their turkish translations:
Kadın öğrenim görüyor.
Ben bir kadınım.
Ne güzel bir kadın!
Sen bir kadınsın.
O kadın bir hemşire.
O kıskanç bir kadın.
- Wenjin Çinli bir kadın.
- Wenjin, Çinli bir kadındır.
Orada duran o kadın şimdiye kadar gördüğüm en güzel kadın.
Mary düzgün vücutlu bir kadın.
Annem bir kadındır.
Sen artık bir kadınsın.
Ben tek kadındım.
Sen çılgın bir kadınsın.
Sen nazik bir kadınsın.
Ben yaşlı bir kadınım.
Kadın yüzünü yıkıyor.
Sen cesur bir kadınsın.
Sen benim hayallerimin kadınısın.
Sen kadın değilsin.
Ne güzel bir hanımefendi!
Kadın Sue adına gitmektedir.
Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?
Güzel bir kadın naziktir.
O histerik bir kadın.
Mary hayallerimin kadını.
Yaşlı bir adam yanarak ölmüştü.
O şimdi bir kadın.
O tek kadındı.
Bu kadın bir orospu.
Sen çok çekici bir kadınsın.
Kadın masadaki bıçağa uzandı.
Onun nazik bir kalbi vardı.
Bu kadın kördür.
Kadın masanın üstündedir.
O büyüleyici bir kadındı.
Şu kadın güzel.
Kadın olmadığım için mutluyum.
Kız kardeşim güzel bir kadındı.
Yaralı kadın Brezilyalı bir turistti.
O kadın nerede yaşadığımı bilir.
Bayan bize Fransızca öğretiyor.
Siyah saçlı güzel bir kız parktaydı.
Yaşlı kadın otobüsten indi.
O, orta yaşlı bir kadındı.
O en güzel kadındır.
Mary son derece güzel bir kadın.
Kahverengi ceketli kadın kim?
Fırıncı dükkanındaki genç bayan güzeldir.
Mary hırslı bir genç kadındır.
Divan üzerinde oturan kadın benim büyükannem.
Bir kişi ya erkektir ya da dişi.
Annesi en güzel bir kadındır.
- Her ikindi, kadın kiliseye dua etmeye giderdi.
- Her öğleden sonra, kadın dua etmek için kiliseye giderdi.
- O ne diyor?
- Ne söylüyor?
Bu sana bahsettiğim kadın.
Onun karısı oldukça yetenekli bir kadındır.
Onun partiye davet edilmesi konusunda ısrar etti.
Cevabı bilen kadın o mu?
O ona şantaj yapıyor.
Seni görmek isteyen bir bayan var.
Kadın bir inci kolye taktı.
O, hayran olmaya değer bir kadın.
Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.
O kadın benden çok daha yaşlı.
O ne söylerse söylesin o ona inanır.
Sanırım o, alımlı ve çekici.
Liisa aktif ve enerjik bir genç kadın.
Bayan, bir milyon dolar kazandığını öğrendiğinde gerçekten kafayı yedi.
Bu seni görmek isteyen bayan.
Az önce gördüğün yaşlı kadın benim büyükannem.
- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.
Kadın servis edilen cin ve limonu bir yudumda mideye indirdi.
Sırtında bir sırt çantası olan orta yaşlı bir kadın oturacak bir yer arıyor gibi görünüyordu.
Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.
Bir kadının tek başına seyahat etmesi günümüzde normaldir.
Mary akıllı ve son derece konuşkan genç bir kadın.
Şu çocukla konuşan bayan onun öğretmenidir.
Bu çocukla konuşmaya çalışan kadın bir öğretmen.
O, ondan bir sürü para çaldı, bu yüzden o, şimdi hapishanededir.
Sizin hayatım boyunca beklediğim kadın olduğunuzu düşünüyorum.
Tom Mary'nin dünyadaki en güzel kadın olduğunu düşünürdü.
Çeşmenin önünde gitarıyla kendine eşlik eden genç bir kadın vardı.
Mary çok güzel bir kadın. Ona bir ölçekle, o bir on bir.
Yaşlı kadın bir hastaneye götürüldü ama çok geçmeden öldü.
Parkta siyah saçlı, güzel bir kadın vardı.
O yaşlı kadın kimdir?
- Mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.
Tom Mary'ye şu ana kadar karşılaştığı en güzel kadın olduğunu düşündüğünü söyledi.
O onu seviyor.
O onun kapüşonlu svetşörtünü ödünç aldı.
Bir erkek hissettiği kadar ve bir kadın göründüğü kadar yaşlıdır.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
O ona astrolojiye inandığını söyledi.
Ben boşum.