Translation of "Wear" in Turkish

0.120 sec.

Examples of using "Wear" in a sentence and their turkish translations:

- Wear whatever you want.
- Wear whatever you want to wear.

Giymek istediğini giy.

- What will you wear?
- What'll you wear?

Ne giyeceksin?

- What am I going to wear?
- What should I wear?
- What would I wear?

Ne giyeceğim?

Wear warm clothes.

Sıcak giysiler giyin.

Cosmonauts wear spacesuits.

Kozmonotlar uzay giysileri giyerler.

Astronauts wear spacesuits.

Astronotlar uzay kıyafetleri giyerler.

I wear glasses.

Ben gözlük takıyorum.

I wear boxers.

Boksör şortu giyerim.

- I almost never wear a tie.
- I seldom wear a tie.
- I rarely wear a tie.
- I hardly ever wear a tie.

Ben nadiren kravat takıyorum.

- I wear a suit but wear no tie.
- I wear a suit, but not a tie.

Ben bir takım elbise giyerim ama hiç kravat takmam.

- I seldom wear a tie.
- I rarely wear a tie.
- I hardly ever wear a tie.

Ben nadiren kravat takarım.

- Why do horses wear blinders?
- Why do horses wear blinkers?

Atlar neden at gözlükleri takarlar?

Tom didn't wear the tie Mary wanted him to wear.

Tom Mary'nin takmasını istediği kravatı takmadı.

Tom told Mary to wear what she wanted to wear.

Tom Mary'ye giymek istediği şeyi giymesini söyledi.

- Wear what clothes you please.
- Wear what clothes you want.

İstediğin kıyafetleri giy.

- I usually don't wear pajamas.
- I don't usually wear pajamas.

Ben genellikle pijama giymem.

- I almost never wear a tie.
- I rarely wear a tie.
- I hardly ever wear a tie.

Neredeyse asla kravat takmam.

And wear interesting costumes.

ve üzerimize ilginç kostümler giyeriz.

I wear contact lenses.

Kontakt lens kullanıyorum.

Do you wear glasses?

Gözlük takar mısın?

Does Tom wear glasses?

Tom gözlük takar mı?

You can't wear that.

- Onu giyemezsiniz.
- Onu giyemezsin.

Shouldn't you wear gloves?

Eldiven takmamalı mısın?

Cats don't wear collars.

Kediler tasma giymez.

I don't wear chapstick.

Ben dudak nemlendiricisi kullanmam.

She doesn't wear makeup.

O makyaj yapmaz.

I wear flannel pajamas.

Ben flanel pijama giyerim.

I never wear suits.

Ben asla takım elbise giymem.

I don't wear glasses.

Gözlük takmam.

Tom doesn't wear glasses.

Tom gözlük takmaz.

What should I wear?

Ne giyinmeliyim?

What did Tom wear?

Tom ne giydi?

Tom doesn't wear suits.

Tom takım elbise giymez.

What did you wear?

Ne giydin?

Children wear you out.

Çocuklar sizi yıpratır.

Who would wear that?

Onu kim giyer ki?

What will you wear?

Ne giyeceksin?

What should we wear?

Ne giymeliyiz?

Do elephants wear shoes?

Filler ayakkabı giyer mi?

Some men wear jewelry.

Bazı erkekler takı takar.

I will wear sunglasses.

Ben güneş gözlüğü takacağım.

I never wear it.

Ben bunu asla giymem.

I often wear blue.

Ben sık sık mavi giyerim.

You wear expensive earrings.

Pahalı küpeler takıyorsun.

Mary doesn't wear makeup.

Mary makyaj yapmaz.

Does Tom wear boots?

Tom bot giyer mi?

Wear a blue dress.

Mavi bir elbise giyin.

I'd wear a helmet.

Bir kask takardım.

I wear a wig.

Bir peruk takıyorum.

I often wear sunglasses.

Sık sık güneş gözlüğü takarım.

I often wear boots.

Çoğu zaman çizme giyerim.

I often wear black.

Genellikle siyah giyerim.

I never wear pink.

Ben asla pembe giymem.

I never wear red.

Ben asla kırmızı giymem.

I don't wear makeup.

Ben makyaj yapmam.

Please wear a mask.

Lütfen maske takın.

Do you wear dentures?

Takma diş kullanıyor musunuz?

Do you wear contacts?

Lens kullanıyor musunuz?

I'd rather wear ugly clothes than wear no clothes at all.

Hiç elbise giymemektense çirkin kıyafetler giymeyi tercih ederim.

- I don't have a thing to wear.
- I don't have anything to wear.
- I haven't got anything to wear.

Giyecek bir şeyim yok.

If you want me to wear those boots, I'll wear those boots.

O botları giymemi istiyorsan o botları giyeceğim.

- Tom doesn't usually wear a tie.
- Tom usually doesn't wear a tie.

Tom genellikle kravat takmaz.

- Tom doesn't often wear a tie.
- Tom doesn't often wear a necktie.

Tom çoğu kez kravat takmaz.

- I wear glasses only for reading.
- I only wear glasses for reading.

Ben sadece okuma için gözlük takarım.

- I don't usually wear a tie.
- I don't often wear a tie.

Ben genellikle kravat takmam.

And little bodies wear out.

ve minik bedenleri bitap düşüyor.

You can wear your undershirt.

Fanilanı giyebilirsin.

Tom doesn't always wear sunscreen.

Tom her zaman güneş kremi sürmez.

Some women don't wear bras.

Bazı kadınlar sutyen giymez.

I have to wear boots.

Çizme giymek zorundayım.

I wear sunglasses at night.

Geceleyin güneş gözlüğü takıyorum.

I wear designer clothes myself.

Ben tasarımcı kıyafetleri kendim giyiyorum.

They wear very little clothing.

Onlar çok küçük giysi giyiyorlar.

Where did you wear them?

Onları nerede giydin?

All French people wear berets.

Bütün Fransızlar bere takar.

Tom wants to wear jeans.

Tom kot giymek istiyor.

Do you wear a kimono?

Kimono giyer misin?

I like to wear clogs.

Takunya giymeyi seviyorum.

Which size do you wear?

Hangi bedende giyiyorsun?

Some Asian men wear makeup.

Bazı Asyalı erkekler makyaj yaparlar.

Mary doesn't usually wear makeup.

Mary genellikle makyaj yapmaz.

Can I wear your clothes?

- Kıyafetlerini giyebilir miyim?
- Kıyafetlerinizi giyebilir miyim?

I don't wear a gun.

Ben silah taşımıyorum.

Does Tom wear shoes indoors?

Tom evde ayakkabı giyer mi?

I don't wear glasses anymore.

Artık gözlük takmıyorum.

Mary doesn't wear cheap perfume.

Mary ucuz parfüm kullanmaz.

I don't wear reading glasses.

Okuma gözlüğünü takma.

Some people don't wear pajamas.

Bazı insanlar pijama giymezler.

Tom doesn't usually wear pajamas.

Tom genellikle pijama giymez.

Didn't you wear that yesterday?

Onu dün giymedin mi?

I wear size six gloves.

- Altı numara eldiven giyerim.
- Altı beden eldiven giyiyorum.

Police officers wear blue uniforms.

Polis memurları mavi üniforma giyer.

What should I wear tonight?

Bu gece ne giymeliyim?