Translation of "Speakers" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Speakers" in a sentence and their turkish translations:

- This language has many speakers.
- The language has many speakers.

Bu dilde pek çok kişi konuşmaktadır.

- This language has few speakers.
- The language has few speakers.

Dili az sayıda kişi konuşmaktadır.

But the speakers are deputies

Fakat konuşanlar milletvekili

This language has few speakers.

Bu dili çok az sayıda kişi konuşuyor.

The language has many speakers.

Dili pek çok kişi konuşmaktadır.

Many Esperanto speakers live in Hungary.

Birçok Esperanto konuşanlar Macaristan'da yaşıyor.

And as the other speakers have said,

Diğer konuşmacıların da söylediği gibi;

I need new speakers for my PC.

Bilgisayarım için yeni hoparlörlere ihtiyacım var.

"What's wrong?" "The speakers aren't working well."

"Ne oldu?" "Hoparlörler iyi çalışmıyor."

"What's happened?" "The speakers aren't working properly."

"Ne oldu?" "Hoparlörler düzgün bir biçimde çalışmıyor."

Native English speakers are just normal people.

Anadili İngilizce olan kişiler sadece normal insanlardır.

The separatists are racist against Arabic speakers.

Ayrılıkçılar Arapça konuşanlara karşı ırkçıdırlar.

Native speakers sometimes make mistakes, but not usually the same kind of mistakes that non-native speakers make.

Ana dilini konuşanlar bazen hatalar yaparlar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değildir.

Simplify your life. Take advice from native speakers.

Hayatını kolaylaştır. Anadillilerden öğüt al.

I have many friends who are native speakers.

Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var.

Many native English speakers make errors in English.

Anadili İngilizce olan birçok kişi İngilizcede hatalar yapar.

Tom wants to practice French with native speakers.

Tom, anadili Fransızca olanlarla pratik yapmak istiyor.

- It's grammatically correct, but native speakers wouldn't say that.
- Grammatically, it's correct, but native speakers wouldn't say something like that.

Gramer olarak doğru ama anadil olarak konuşanlar böyle bir şey söylemezler.

Esperanto speakers are in principle still at least bilingual.

Esperanto konuşanlar hala ilke olarak en azından iki dillidirler.

Tomorrow two young Esperanto speakers are coming from Europe.

Yarın Avrupa'dan iki tane genç Esperanto konuşanı geliyor.

Are native English speakers used to learning other languages?

Ana dili İngilizce olan konuşurlar başka dilleri öğrenmeye alışkın mıdır?

That means nothing if English speakers don't understand it.

Eğer İngilizce konuşanlar bunu anlamıyorsa bu hiçbir anlam ifade etmiyor.

There are over 800,000 Basque speakers in the world.

- Dünyada Baskça konuşan 800,000'i aşkın kişi vardır.
- Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.

Song lyrics are often misheard, even by native speakers.

Şarkı sözleri, anadil olarak konuşanlar tarafından bile yanlış işitilirler.

That language used to have a lot more speakers.

O dilde eskiden çok daha fazla konuşan vardı.

Berber speakers make up a third of Algeria's population.

Cezayir nüfusunun üçte birini Berberice konuşanlar oluşturuyor.

I have a lot of friends who are native speakers, so I've had a lot of experience speaking with native speakers.

Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var, bu yüzden ana dilini konuşanlarla konuşarak bir sürü deneyimim oldu.

That's why the most famous TED speakers in the world

Bu sebepten dünyanın en ünlü TED konuşmacıları

I wonder how Tatoeba can attract speakers of minority languages.

Tatoeba'nın azınlık dillerini konuşanları nasıl çekebileceğini merak ediyorum.

Every language is equally precious and valuable to its speakers.

Her dil konuşanları için eşit ölçüde değerli ve kıymetlidir.

The huge number of new Esperanto speakers makes me happy.

Büyük sayıda yeni Esperanto konuşurları beni mutlu ediyor.

I asked him to turn down the volume on his speakers.

Ondan hoparlörlerindeki ses seviyesini azaltmasını rica ettim.

I was asked to sit on the platform with the speakers.

Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.

Do native Japanese speakers think that English is hard to learn?

Doğuştan Japonca bilen biri, İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu düşünür mü?

- Esperantists work for language equality.
- Esperanto speakers work for language equality.

Esperanto konuşanları dil eşitliği için çalışmaktadır.

I don't get very many opportunities to talk with native speakers.

Yerli konuşmacılarla konuşmak için çok fazla fırsatlarım olmuyor.

I don't get that many opportunities to talk with native speakers.

Yerli konuşmacılarla konuşmak için fazla fırsatlarım olmuyor.

All the English teachers at my son's school are native speakers.

Oğlumun okulundaki tüm İngilizce öğretmenleri, anadil konuşurudurlar.

Elizabethan English is like a foreign language to modern English speakers.

Elizabeth İngilizcesi, Modern İngilizce konuşanları için bir yabancı dil gibidir.

Even native speakers of a language don't know all of its words.

Bir dili anadil olarak konuşanlar bile tüm kelimelerini bilmezler.

You can listen to audio files by native speakers on our website.

Web sitemizde anadil konuşucuları tarafından hazırlanan ses dosyalarını dinleyebilirsiniz.

The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers.

Hükümet, muhalifleri, idealistleri ve Esperanto konuşanları toplamaya ve tutuklamaya başladı.

Of the Dravidian languages, Telugu, Tamil, Kannada, and Malayalam have the most speakers.

Dravidyan dillerinden, Telugu, Tamil, Kannada ve Malayalam çok konuşmacıya sahip.

I'm only an immigrant trying to protect the English language from its native speakers.

Ben sadece İngilizceyi, onu ana dili olarak konuşanlardan korumaya çalışan bir göçmenim.

I have many friends who speak fluently, but still don't sound like native speakers.

Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

The best way to get better at French is to speak French with native speakers.

Fransızcada daha iyi olmanın en iyi yolu yerli konuşucularla Fransızca konuşmak.

If you want to sound like a native speaker, listen to native speakers whenever possible.

Bir yerli konuşucu gibi görünmek istiyorsan, mümkün olduğunda yerli konuşucuları dinle.

Languages belong to all their speakers, who have a common interest in utility and in beauty.

Diller, menfaat ve güzellikte ortak bir yanı olan tüm konuşmacılarına aittir.

A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.

Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.

One way to learn a foreign language is to interact with native speakers of that language.

Bir yabancı dili öğrenmenin bir yolu o dilin konuşuru ile iletişim içinde olmaktır.

To improve your fluency, you should try speaking with native speakers as often as you can.

Akıcılığınızı geliştirmek için, olabildiğince sık olarak anadili ile konuşanları denemelisiniz.

Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.

Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.

The first native speaker of Esperanto was born in 1904; today there are several thousand Esperanto native speakers.

Ana dili Esperanto olan ilk kişi 1904'te doğdu. Günümüzde ise ana dili Esperanto olan birkaç bin kişi var.

The latter will continue to develop along their own paths according to the needs of their own speakers.

İkincisi kendi spikerlerinin ihtiyaçlarına göre kendi yolları boyunca gelişmeye devam edecek.

- Tom seems to be unwilling to accept advice from native speakers who try to help him with his translations.
- Tom doesn't seem to be willing to accept advice from native speakers who try to help him with his translations.

Tom ona çevirilerinde yardım etmek isteyen yerlilerden nasihat almak için isteksiz görünüyor.

It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.

Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor.

There are thousands of languages in the world, but only one is the bridge to all of their speakers.

Dünyada binlerce dil vardır ancak sadece biri onların konuşanlarının hepsi için köprüdür.

Tom wants to live in a French-speaking country, so he can practice speaking French with native speakers every day.

Tom Fransızca konuşulan bir ülkede yaşamak istiyor, bu yüzden her gün anadilini konuşan insanlarla Fransızca konuşmayı pratik yapabilir.

If you want to learn a foreign language well, you should speak that language with native speakers as often as you can.

Eğer yabancı bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız, o dili bir yerli ile mümkün olduğunca sık konuşmalısınız.

The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.

If you can't visit a country where they speak the language you are learning, find a local bar where native speakers of that language hang out and start hanging out there.

Öğrenmekte olduğunuz dili konuştukları bir ülkeye gidemiyorsanız bölgenizdeki o dili ana dil olarak konuşanların takıldığı bir bar bulun ve orada takılmaya başlayın.

If native speakers of Turkish contribute new, natural-sounding sentences in their own language or translate into Turkish the non-Turkish sentences which they can fully understand, then Tatoeba will become an even better resource for everyone, for example, who is learning English via Turkish or learning Turkish via English.

Eğer Türkçeyi anadili olarak konuşanlar kendi dillerinde yeni, doğal cümleler ekleseler ya da Türkçe olmayan, kendilerinin tamamen anladıkları cümleleri Türkçeye çevirseler, Tatoeba herkes için daha iyi bile bir kaynak olur, mesela İngilizceyi Türkçeyle öğrenenler ya da Türkçeyi İngilizceyle öğrenenler için.