Examples of using "Sits" in a sentence and their turkish translations:
Hiç kimse asla orada oturmaz.
John, Jack'le birlikte oturuyor.
Tom orada oturuyor.
Tom genellikle orada oturur.
Bayview-Hunters Point'de
Tom'un oturduğu yer bu mu?
Tom genellikle arka sırada oturur.
Onun villası tepede oturuyor.
Öğretmen sandalyede oturur.
O istediği yere oturur.
Bu takside sadece beş kişi oturur.
Tom her zaman arkada oturur.
Tom her zaman önde oturur.
Tom belediye meclisi üyesi.
Umarım karşımızda kimse oturmaz.
Şehrimiz aktif bir fay hattı üzerindedir.
O, sık sık oraya oturup kitap okur.
Büyükbabam her zaman bu sandalyede oturur.
O, her zaman gece geç saatlere kadar uyanık kalır.
Tom sık sık bir şey yapmadan saatlerce oturur.
O, gece geç saatlere kadar yatmaz.
Tom bütün gün bilgisayarında oturur.
Tom her zaman ön sırada oturur.
Tom fen dersinde Mary'nin arkasında oturur.
Tom Fransızca dersinde Mary'nin arkasında oturur.
Ne? Bir fare benim faremin üstünde oturuyor.
Bir nar bülbülü bir ağaç dalında oturur.
Tom bütün gün bilgisayarın başında.
Tom'un nerede oturduğunu biliyorsun, değil mi?
Tom, Mary'nin genellikle ön tarafta oturduğunu söyledi.
Şehir, nehirlerin havzasına konuşlanmış,
Çoğunlukla kitap okuyarak saatlerce oturur.
Tom, Mary'nin Fransızca konuşmakta iyi olmadığını düşündüğünü söyledi.
Tom günde sekiz saat bilgisayarının önünde oturur.
Tavuk civcivlerini çıkarana kadar yumurtalarının üstünde oturur.
Otobüs dolu ve hiç kimse yanıma oturmuyor.
Tom Fransızca dersinde benim önümde oturur.
Televizyon seyrederken bu koltukta oturur.
Tom her zaman sınıfın arkasında oturur.
Tom günde sekiz saat bilgisayarında oturur.
Chopin piyanonun başına geçer ve çalmaya başlar.
Sık sık benim yanıma oturur ve müzik dinler.
Tom genellikle sınıfın arkasında oturur.
Tom orada oturuyor.
Köpeğim yanıma oturuyor ve televizyon izliyor.
Genelde sınıfın arkasında oturur.
Cebimde üçüncü bir sihirli değnek duruyor, toplumdan soyutlanmış şekilde,
bir gider tesisi ve balık pazarı arasında Doğu Gölü'nde yüzen
yüzen bir duba hapishanemiz var
İsa'ya karşı simetrik oturan kişi Aziz John
ve altında yatan bu gerginliği anlatacak.
Tom bütün gün odasında oturur ve bir şey yapmaz.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
Tom daha iyi bir görüş için ön sırada oturuyor.
Çoğu zaman tüm gün bilgisayarının başında oturur.
Bu şehir zemine çok nazikçe oturtulmuş.
ve genellikle bizi olumlu düşünmeye odaklayan
Mary bazen saatlerce hareketsiz oturur ve denize bakar.
Bu coğrafi bölgeye, Xinjiang'ın olduğu alana ihtiyacı var.
Kutsal ağaç kutsal ağaçlığın ortasında durur.
Bir kişinin bir şeye bakma tarzı onun durumuna bağlıdır.
O gider ve sınıfın dışında oturur ama gülmeyi durduramaz.
O, sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.
Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor.
Bernie Sanders bir koltukta oturuyor.
Mary bazen saatler boyu öylece oturup denize bakar.
Tom genellikle mutfak masasında oturur ve sabah gazetesini okurken hububat yer.
Tom'un kötü gözleri var bu yüzden o her zaman sınıfın çok önüne oturur.
Ebeveynleri önde otururken çocuk arabanın arkasında oturur.
Tom pencerenin yanındaki masada oturuyor.
Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.
O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.