Translation of "Shining" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Shining" in a sentence and their turkish translations:

- The moon is shining bright.
- The moon is shining brightly.

Ay parlak parlıyor.

- A moon is already shining.
- The moon is already shining.

Bir ay zaten parlıyor.

The moon is shining.

Ay parlıyor.

The sun is shining.

Güneş parlıyor.

The stars are shining.

Yıldızlar parlıyor.

The sun was shining.

Güneş parlıyordu.

The sun isn't shining.

Güneş parlamıyor.

The sun was shining brightly.

Güneş ışıl ışıl parlıyordu.

The moon is still shining.

Ay hâlâ parlıyor.

The moon is shining brightly.

Ay parlak parlıyor.

Look at this shining star.

Bu parlayan yıldıza bak.

The moon was shining brightly.

Ay ışıl ışıl parlıyordu.

The sun is shining brightly.

Güneş ışıl ışıl parlıyor.

The moon was shining bright.

Ay parlak parlıyordu.

The car is waxed and shining.

Araba mumluydu ve parlıyordu.

The stars are shining brightly tonight.

Bu gece yıldızlar parlak şekilde parlıyor.

The moon is shining brightly tonight.

Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.

His eyes were shining with joy.

Gözleri sevinçten parıldıyordu.

The sun was shining like gold.

Güneş altın gibi parlıyordu.

Her eyes were shining with joy.

Gözleri mutluluktan parlıyordu.

Stars are shining in the sky.

Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.

The moon is shining very beautifully.

Ay çok güzel parlıyor.

[shouting] There's definitely something shining down there.

Aşağıda parlayan bir şey olduğu kesin.

The stars are shining in the sky.

Gökyüzünde yıldızlar parlıyor.

The sun is shining in the sky.

Güneş gökyüzünde parlıyor.

The roof is shining in the sun.

Çatı güneşte parlıyordu.

The child talked with his eyes shining.

Çocuk parlayan gözlerle konuştu.

The sun is shining in my face.

Güneş yüzüme parlıyor.

The sun is shining behind the clouds.

Bulutların arkasından güneş parıldıyor.

That blue-white shining star is Sirius.

O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.

The sun was shining, yet it was cold.

Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.

Above the clouds, the sun keeps on shining.

Bulutların üstünde, güneş parlamaya devam ediyor.

She was a shining example to people everywhere.

O her yerde insanlar için parlayan bir örnekti

The sun is shining from a blue sky.

Güneş mavi gökyüzünden parlıyor.

The stars were shining over the silent fields.

Yıldızlar sessiz arazilerin üstünde parlıyordu.

He was listening to me with his eyes shining.

Işıldayan gözleriyle beni dinliyordu.

He came into the room with his eyes shining.

Parlayan gözleriyle odaya girdi.

The sun is shining and the birds are singing.

Güneş parlıyor ve kuşlar ötüyor.

The sun was shining in all its splendid beauty.

Güneş tüm muhteşem güzelliğiyle parlıyordu.

That actress is the shining star in the company.

O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.

We saw the first star shining in the sky.

Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.

Blue-white frost crystals were shining on the windowpanes.

Mavi-beyaz buz kristalleri pencere camlarında parlıyordu.

The sun is shining, but it's still cold outside.

Güneş parlıyor, ama dışarısı hâlâ soğuk.

The sun has been shining over our country for ages.

Güneş yıllardır ülkemizin üzerinde parlıyor.

Friends are the stars shining; they appear in the dark.

Arkadaşlar parlayan yıldızlar gibidir, karanlıkta ortaya çıkarlar.

- The sun was shining like gold.
- The sun shone like gold.

Güneş altın gibi parlıyordu.

Tom came to my rescue, like a knight in shining armor.

Tom parlak zırhlı bir şövalye gibi beni kurtarmaya geldi.

How can it be so cold when the sun is shining?

Güneş parlıyorken nasıl bu kadar soğuk olabilir?

I was wakened by a beam of light shining through my window.

Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.

And there you already see a light shining on what the future holds.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

There was a light shining ahead and I tried to reach to it.

Önümüzde parlayan bir ışık vardı ve ona ulaşmaya çalıştım.

The sun was shining and it was warm, so I took the day off.

Güneş parlıyordu ve hava sıcaktı, bu yüzden işten bir gün izin aldım.

According to the Bible, the Three Kings were guided to Jesus by a shining star.

Kitâb-ı Mukaddes'e göre parlayan bir yıldız, Üç Kral'a İsa'nın yolunu gösterdi.

The gentle breeze rustled the leaves so that the shining stars of light gleamed and winked

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

When I get up tomorrow morning, the sun will be shining and the birds will be singing.

Yarın sabah kalktığımda, güneş parlıyor ve kuşlar ötüyor olacak.

When you see the Sun shining in the sky, it is day, and when you don't it is night.

Güneşin gökyüzünde parladığını gördüğünde, gündüzdür ve görmediğinde gecedir.

It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.

Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.

Once the Sun is totally eclipsed, the Sun's corona can be seen shining in all directions around the Moon. This is a spectacular sight because the only time the Sun's corona can be seen is during a total solar eclipse.

Güneş tutulur tutulmaz, Güneşin iç içe mineraller halkasının ayın etrafında bütün yönlere parladığı görülebilir. Güneşin koronasının görülebileceği tek zaman toplam güneş tutulması sırasında olduğu için bu muhteşem bir manzaradır.