Translation of "Picnic" in Turkish

We couldn't picnic.

Piknik yapamadık.

What about a picnic?

Piknik yapalım mı?

- Where will the picnic be?
- Where's the picnic going to be?

Piknik nerede olacak?

- Let's go to the picnic.
- Why don't we go to the picnic?

Pikniğe gitsek ya.

- We couldn't picnic on the coast.
- We couldn't have a picnic on the coast.
- We couldn't picnic on the beach.
- We couldn't have a picnic on the beach.

Sahilde piknik yapamadık.

The rain spoiled our picnic.

Yağmur pikniğimizi mahvetti.

The picnic was a disappointment.

Piknik bir hayal kırıklığıydı.

Let's go to the picnic.

- Pikniğe gidelim.
- Pikniğe gitsek ya.

She went on a picnic.

O, pikniğe gitti.

The picnic lasted all day.

Piknik bütün gün sürdü.

The picnic was quite fun.

Piknik oldukça eğlenceliydi.

The picnic hasn't been cancelled.

Piknik iptal edilmedi.

My family enjoyed the picnic.

Ailem piknikten hoşlandı.

Bring your own picnic lunch.

Kendi piknik yeğini getir.

I called off the picnic.

Pikniği iptal ettim.

How was the picnic yesterday?

Dün piknik nasıldı?

Where will the picnic be?

Piknik nerede olacak?

Bring your own picnic basket.

Kendi piknik sepetini getir.

Did you enjoy the picnic?

Piknikten hoşlandın mı?

We all enjoyed the picnic.

Hepimiz piknikten zevk aldık.

Let's go on a picnic.

Hadi piknik yapalım.

We're having a picnic tomorrow.

Yarın bir piknik yapıyoruz.

Tom didn't like the picnic.

Tom pikniği sevmedi.

- I am going on a picnic tomorrow.
- I'm going on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gidiyorum.

- We will go on a picnic tomorrow.
- We'll go on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gideceğiz.

- Tom said the picnic was fun.
- Tom said that the picnic was fun.

Tom, pikniğin eğlenceli olduğunu söyledi.

How about going on a picnic?

Bir pikniğe gitmeye ne dersin?

It's ideal weather for a picnic.

Bu piknik için ideal hava.

They set out on a picnic.

Onlar piknik için yola çıktılar.

I'm going on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gidiyorum.

We're going on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gidiyoruz.

We'll go on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gideceğiz.

I think you'll enjoy the picnic.

- Pinikten hoşlanacağını düşünüyorum.
- Piknikten hoşlanacağınızı düşünüyorum.

The picnic lasted the whole day.

Piknik bütün gün sürdü.

We enjoyed ourselves at the picnic.

Piknikte eğlendik.

Our picnic was ruined by insects.

Pikniğimiz böcekler tarafından berbat edildi.

We went on a picnic together.

Beraber pikniğe gittik.

I've never been to a picnic.

Hiç pikniğe gitmedim.

Let's go on a picnic together.

Birlikte pikniğe gidelim.

We're going to a church picnic.

Bir kilise pikniğine gidiyoruz.

- We are to go on a picnic tomorrow.
- We're to go on a picnic tomorrow.

Yarın bir pikniğe gideceğiz.

Weather permitting, let's go on a picnic.

Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.

Let's fix the date for the picnic.

Piknik için tarih belirleyelim.

The day of the picnic has arrived.

Piknik günü geldi.

It's a pleasant day for a picnic.

Bu piknik için güzel bir gün.

He will have a picnic next Saturday.

O önümüzdeki cumartesi piknik yapacak.

We'll have a picnic in the park.

Parkta bir piknik yapacağız.

It's a good day for a picnic.

Bir piknik için güzel bir gün.

We couldn't picnic on the beach yesterday.

Dün akşam sahilde piknik yapamadık.

We went to big lake for picnic.

Piknik için büyük göle gittik.

Tom is sitting on a picnic blanket.

Tom bir piknik battaniyesinin üzerinde oturuyor.

There weren't many boys at the picnic.

Piknikte birçok erkek yoktu.

I went on a picnic last weekend.

Ben geçen hafta sonu pikniğe gittim.

It's a wonderful day for a picnic.

Piknik için harika bir gün.

We will go on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gideceğiz.

We'll go on a picnic next Sunday.

Önümüzdeki Pazar bir pikniğe gideceğiz.

Our picnic plates are made of plastic.

Piknik tabaklarımız plastikten yapılmıştır.

The picnic was canceled due to rain.

Piknik yağmur dolayısıyla iptal edildi.

It's a perfect day for a picnic.

Piknik için mükemmel bir gün.

The picnic was canceled because of rain.

Piknik yağmur nedeniyle iptal edildi.

It's a great day for a picnic.

Bu piknik için harika bir gün.

I've made a picnic lunch for us.

Bizim için bir piknik öğle yemeği hazırladım.

Tom may have to cancel the picnic.

Tom pikniği iptal etmek zorunda kalabilir.

We had a picnic by the river.

Biz nehir kenarında bir piknik yaptık.

We had a picnic in the backyard.

Biz arka bahçede bir piknik yaptık.

It's a perfect spot for our picnic.

Orası, pikniğimiz için mükemmel bir yerdir.

I want to go on a picnic.

Ben pikniğe gitmek istiyorum.

They had a picnic in the field.

Sahada bir piknik yaptılar.

- Why is Mary going with him to the picnic?
- Why is Mary going for a picnic with him?

Mary neden onunla pikniğe gidiyor?

- We will go on a picnic if it is fine tomorrow.
- We’ll go on a picnic tomorrow if the weather allows.
- We’ll go on a picnic tomorrow if the weather’s good.
- We'll go on a picnic if it's fine tomorrow.

Yarın hava iyi olursa pikniğe gideriz.

The rain necessitated a postponement of the picnic.

Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.

The picnic was called off because of rain.

Yağmurdan dolayı piknik iptal edildi.

We had lots of fun at the picnic.

Biz piknikte çok eğlendik.

Let's decide on the date for the picnic.

Piknik içi tarih kararlaştıralım.

It is too cold for a picnic today.

Bir piknik için bugün hava çok soğuk.

This is a nice place for a picnic.

Bu, piknik için güzel bir yer.

Isn't it a beautiful day for a picnic?

Piknik için harika bir gün, değil mi?

We went on a picnic to the woods.

Ormanda piknik yaptık.

Today is a perfect day for a picnic.

Bugün piknik için mükemmel bir gün.

The picnic was cancelled due to the rain.

Yağmur nedeniyle piknik iptal edildi.

I'm going to go on a picnic tomorrow.

Yarın pikniğe gideceğim.

Today is a beautiful day for a picnic.

Bugün piknik için güzel bir gün.

It was the perfect day for a picnic.

Piknik için mükemmel bir gündü.

Tom's mother packed the picnic basket with sandwiches.

Tom'un annesi piknik sepetini sandviçlerle doldurdu.

Tom sat across the picnic table from Mary.

Tom piknik masasında Mary'nin karşısında oturdu.

We'll have a picnic on Sunday, weather permitting.

Hava iyi olursa pazar günü piknik yapacağız.

The picnic area is easily accessible by road.

Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.

Tom arranged a picnic for the whole office.

Tom bütün ofis için bir piknik düzenledi.

Cleaning up after the party was no picnic.

Partiden sonra ortalığı toparlamak kolay değildi.

Let's set up a time for the picnic.

Piknik için bir zaman ayarlayalım.

I forgot to tell Tom about the picnic.

Ben piknik hakkında Tom'a söylemeyi unuttum.

We could have a picnic by the river.

Nehrin yanında piknik yapabiliriz.

They went into the woods for a picnic.

Piknik için ormana gittiler.