Examples of using "Opposite" in a sentence and their turkish translations:
Tam tersidir.
İstasyonunun karşısında.
- O tersini yaptı.
- Aksini yaptı.
Tersini demek istedim.
Ben tersini söyledim!
Tersi doğrudur.
Bunun tam tersi olacak.
Tersini düşünüyorum.
Tom, Mary'nin karşısına oturdu.
İstasyonun karşısında bir banka var.
Ben tam tersini savunuyorum.
Tom'un zıt bir sorunu var.
Bizim sorunumuz tam tersi.
Benim tam tersi sorunum var.
Onlar zıt yönlere gittiler.
- Aksi de doğru.
- Tersi de doğru.
Tam zıddını yapalım.
Benim görüşüm karşı yönde.
Aksine bir şey söyleyemem.
Tam tersi doğru.
Aslında bu tam tersi.
Ben hâlâ tersini düşünüyorum.
Bazen onun tam tersi olur.
Tersi aslında doğrudur.
Tam tersini hissediyorum.
Tersi genellikle doğrudur.
Gerçek tam tersidir.
Her şey karşıtıyla vardır.
Tersinin doğru olduğuna inanıyorum.
Aslında, tam tersi doğru.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
Aşk ve nefret zıt duygulardır.
Hızlı, yavaşın zıddıdır.
John'un evi kilisenin karşısındadır.
Bana tam tersini söyledi!
Wrong'un zıt kelimesi right'tır.
- Uygunsuzun karşıt anlamlısı uygundur.
- Uygunsuzun zıt anlamlısı uygundur.
Menopoz, menarşın karşıtıdır.
Yüklemek, indirmenin tersidir.
Egoizmin zıddı komünizmdir.
Kolayın zıddı zordur.
Tom bana tam tersini söylemişti.
Araba o binanın karşısına park edilmiş.
Biz her zaman zıt yönlere gittik.
Rahatsızın karşıtı rahattır.
"Bilinen" "bilinmeyen"in karşıtıdır.
Dükkan, bankanın karşısında.
Tom tam tersini yapıyor.
Ters yöne gitti.
Sonuç beklentilerimizin tersidir.
Ve şimdi size tam tersini söylüyorum.
Çiçekçi parkın karşısında.
Bir düzine insan, istasyonun karşısında toplandı.
Karşıda altı katlı bir bina var.
Tom bana tam tersini öğretmişti.
Kuzey güneyden zıt yöndedir.
Pronasyon ve supinasyon iki karşıt harekettir.
Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıddı değildir.
Aksi yöne gitmen gerekir.
Sami karşı yönden geliyordu.
Sami, Leyla'nın tam zıddıdır.
Tom masada Mary'nin karşısında oturdu.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
Bu, benim beklediğimin tersi.
Parkın karşısında güzel bir nehir var.
Uyanmak uykuya dalmanın tersidir.
Onun evi otobüs durağının tam karşısında.
Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
Okulumuzun karşısında otobüs durağı var.
Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır.
Tom ve Mary zıt yönlerde yürüyerek uzaklaştı.
Bu tam olarak düşündüğünün zıddı.
Herkesin yaptığını izle ve tersini yap.
Bu, kutunun ters tarafı.
Bir adam karşı kıyıda balık avlıyordu.
Bir paralelkenarın zıt yönleri paraleldir.
Zenginleşmenin karşıtı yoksullaşmadır.
Deliller olayın tam tersi olduğuna işaret ediyor.
Tom ve Mary zıt yönlere yürüdüler.
Pekala... Park Chung-Hee'nin tersiydi.
Aslında bunun tersi daha olasıdır.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
Sabit zihniyet, geliştirmenin zıttıdır.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
Tom ve Ken zıt hayatlar yaşayan en iyi arkadaşlardı.
Tom, Mary'nin karşısına oturdu.
Sami ters yönde gelen bir aracı fark etti.
Olanlar beklediğimiz şeyin tersiydi.
karşıt görüşün en az iki somut argümanını bulmak anlamına geldiğidir.
Diğeriyle ise bunun tersi bir etki elde edebilirsiniz.
Bu mesaj hareketin ihtiyacı olan son şey.
Ev kilisenin karşısında yer almaktadır. Mutlaka görürsün.
Onu evi caddenin karşı tarafında.