Translation of "Happily" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Happily" in a sentence and their turkish translations:

Nancy smiled happily.

Nancy mutlu şekilde gülümsedi.

She sang happily.

O, mutlu bir şekilde şarkı söyledi.

She smiled happily.

O, mutlu şekilde gülümsedi.

She laughed happily.

O mutlu şekilde güldü.

The story ends happily.

Hikaye mutlu bir şekilde sona erer.

He was happily married.

- Onun mutlu bir evliliği oldu.
- Mutlu bir evliliği vardı.

He didn't die happily.

Mutlu olarak ölmedi.

I'm very happily married.

Çok mutlu bir şekilde evliyim.

Tom was happily married.

Tom mutlu biçimde evliydi.

Tom is happily married.

Tom'un mutlu bir evliliği var.

The girl is reading happily.

Kız mutlu bir şekilde okuyor.

The girl is happily reading.

Kız mutlu bir şekilde okuyor.

Happily he did not die.

Ne mutlu ki ölmedi.

They lived happily ever after.

Ölene dek mutlu yaşadılar.

I can now die happily.

Artık mutlu biçimde ölebilirim.

She happily granted my request.

O, mutlu şekilde ricamı yerine getirdi.

The birds were chirping happily.

Kuşlar mutlu şekilde cıvıldıyor.

I would have happily stopped existing.

Birden yok olsam, bundan mutlu olurdum.

The two young girls smiled happily.

İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.

Tomoko bounced happily out the door.

Tomoko mutlu şekilde kapıdan dışarı çıktı.

Happily, the workaholic did not die.

- Çok şükür, işkolik ölmedi.
- Bereket versin ki, işkolik ölmedi.

Tom is happily married to Mary.

Tom Mary ile mutlu bir şekilde evli.

They both lived happily ever after.

İkisi de sonsuza dek mutlu yaşadı.

Sami and Layla were happily married.

Sami ve Leyla mutlu bir biçimde evliydiler.

Tom and Mary are happily married.

Tom ve Mary mutlu bir şekilde evlidirler.

Tom is happily married, isn't he?

Tom mutlu bir şekilde evli, değil mi?

Everybody in the picture is smiling happily.

Resimdeki herkes mutlu şekilde gülümsüyor.

Tom and Mary lived happily ever after.

Tom ve Mary ondan sonra mutlu yaşadı.

And they all lived happily ever after.

Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.

The bird in the cage is singing happily.

Kafesteki kuş mutlu bir biçimde cıvıldıyor.

I'm happily married, no matter what anyone says.

Ben mutlu bir şekilde evliyim, herkesin ne dediği önemli değil.

"Are you still available?" "No, I'm happily taken."

"Gönlün hala boş mu?" "Hayır, dolu."

You only have one life. Live it happily and successfully.

Sadece bir tane hayatın var. Onu mutlu ve başarılı bir şekilde yaşa.

Happily, everyone rescued from the sea are alive and well.

Bereket versin ki, denizden kurtarılan herkes hayatta ve iyi.

Tom and Mary have been happily married for thirteen years.

Tom ve Mary'nin on üç yıllık mutlu bir evlilikleri var.

They married, had a family and lived happily all their lives.

Evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular ve hayatları boyunca mutlu yaşadılar.

Happily, the rate of unintended pregnancy has fallen in the last few years

Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde

The Queen smiles happily. England is allowed to remain a part of Scotland.

Kraliçe mutlu bir biçimde gülümsüyor. İngiltere, İskoçya'nın bir parçası olarak kalabilir.

And so they didn't marry and they lived happily until the end of their lives.

Böylece, evlenmediler ve mutlu mesut ömürlerinin sonuna kadar yaşadılar.

Long long ago in India, a monkey, a fox, and a rabbit lived happily together.

Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.

Fairy tales usually start with “once upon a time...” and end with “...and they lived happily ever after”.

Peri masalları genellikle "bir zamanlar" ile başlar ve "sonsuza kadar mutlu yaşadılar" ile biter.

From this time the man and his wife lived so happily together that it was a pleasure to see them.

Bu vakitten sonra adam ve karısı birlikte o kadar mutlu yaşadılar ki onları görmek bir zevkti.

There were once on a time a king and a queen who lived happily together and had twelve children, but they were all boys.

Bir zamanlar birlikte mutlu bir şekilde yaşayan ve on iki çocuğu olan fakat onların hepsi erkek olan bir kral ve kraliçe vardı.