Translation of "Garden" in Turkish

"My own garden is my own garden!"

"Benim bahçem, benim bahçemdir!"

Water the garden.

- Bahçeyi sula.
- Bahçeyi sulayın.

- We have planted the garden.
- We've planted the garden.

Biz bahçeye bitki diktik.

- I don't use their garden.
- I don't harvest their garden.

Onların bahçesini istismar etmiyorum.

- Tom has a beautiful garden.
- Tom has a nice garden.

Tom'un güzel bir bahçesi var.

I'll water the garden.

Bahçeyi sulayacağım.

I like your garden.

Bahçeni severim.

I love your garden.

Bahçeni seviyorum.

What a beautiful garden!

Ne güzel bir bahçe.

What a lovely garden!

Ne sevimli bir bahçe!

They're in the garden.

Onlar bahçedeler.

Tom weeded the garden.

Tom bahçeyi yabancı otlardan temizledi.

She weeded the garden.

Bahçenin yabani otlarını temizledi.

We're in the garden.

Bahçedeyiz.

It's my secret garden.

O benim gizli bahçem.

I water their garden.

Ben onların bahçesini sularım.

Tom likes to garden.

Tom bahçıvanlık yapmayı sever.

Tom loved his garden.

Tom kendi bahçesini seviyordu.

Mary watered the garden.

Mary bahçeyi suladı.

My garden is small.

Benim bahçem küçüktür.

Who destroyed the garden?

Bahçeyi kim tahrip etti?

And here's our garden.

Burası da bahçemiz.

How's your garden doing?

Bahçeniz nasıl?

I'm watering the garden.

Bahçeyi suluyorum.

I'm weeding the garden.

Bahçede yabani otları temizliyorum.

Tom watered the garden.

Tom bahçeyi suladı.

We watered the garden.

Bahçeyi suladık.

They loved their garden.

Bahçelerini seviyorlardı.

- My father is in the garden.
- My father's in the garden.

Babam bahçede.

- The children played in the garden.
- Children played in the garden.

Çocuklar bahçede oynadı.

- Tom showed his garden to me.
- Tom showed me his garden.

Tom bana bahçesini gösterdi.

- I have only a small garden.
- I only have a small garden.

Sadece küçük bir bahçem var.

- Has the house got a garden?
- Does the house have a garden?

Evin bir bahçesi var mı?

You dig your garden too

Siz de bahçenizi kazın

The flower garden needs watering.

Çiçek bahçesi sulanmalı.

He entered the garden secretly.

O, gizlice bahçeye girdi.

He walked across the garden.

O, bahçeden yürüyerek geçti.

He laid out this garden.

O, bu bahçeyi tasarladı.

What is in the garden?

Bahçedeki nedir?

My room faces the garden.

Odam bahçeye bakar.

I am in the garden.

Bahçedeyim.

Tom is watering the garden.

Tom bahçeyi suluyor.

Tom is clearing the garden.

Tom bahçeyi temizliyor.

Do you like this garden?

Bu bahçeyi sevdiniz mi?

Tom has a beautiful garden.

Tom'un güzel bir bahçesi var.

You have a pretty garden.

Senin güzel bir bahçen var.

Tom walked across the garden.

Tom bahçeden geçti.

How big is your garden?

Bahçen ne kadar büyük?

You're playing in the garden.

- Sen bahçede oynuyorsun.
- Siz bahçede oynuyorsunuz.

He's playing in the garden.

O bahçede oynuyor.

She's playing in the garden.

O, bahçede oyun oynuyor.

We're playing in the garden.

Biz bahçede oynuyoruz.

They're playing in the garden.

Bahçede oynuyorlar.

Tom was in the garden.

Tom bahçedeydi.

Jim is watering the garden.

Jim bahçeyi suluyor.

Every house had a garden.

Her evin bir bahçesi vardı.

Tom is in the garden.

Tom bahçede.

Do you see the garden?

Bahçeyi görüyor musun?

We don't have a garden.

Bahçemiz yok.

She showed me her garden.

Bana bahçesini gösterdi.

Tom is watering his garden.

Tom bahçesini suluyor.

Don't you see my garden?

Bahçemi görmedin mi?

We cleaned up our garden.

Bahçemizi toparladık.

They have a large garden.

Onların geniş bir bahçesi var.

This is a fertile garden.

Bu verimli bir bahçe.

We walked around the garden.

Biz bahçede dolaştık.

Józsika is in the garden.

Józsika bahçede.

He is watering the garden.

O, bahçeyi suluyor.

She is watering the garden.

O, bahçeyi suluyor.

Mary is watering the garden.

Mary bahçeyi suluyor.

We are watering the garden.

Biz bahçeyi suluyoruz.

They are watering the garden.

Bahçeyi suluyorlar.

I'm playing in the garden.

Ben bahçede oyun oynuyorum.

I go to the garden.

Bahçeye gidiyorum.

Let's go into the garden.

Bahçeye gidelim.

Joseph is in the garden.

Joseph bahçede.

I don't have a garden.

Benim bir bahçem yok.

Stay in the garden, then!

Öyleyse bahçede kal!

Your garden needs some attention.

Bahçenizin biraz ilgiye ihtiyacı var.

I'm coming from the garden.

Bahçeden geliyorum.

Tom is spraying his garden.

Tom bahçesine su püskürtüyor.