Examples of using "Farmer" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir çiftçiyim.
O bir yetiştirici.
bazısında ise bir çiftçi
Ben sadece bir çiftçiyim.
O bir pirinç yetiştiricisi.
Tom bir çiftçi.
Tom bir çiftçi değil.
Tom bir çiftçiydi.
Çiftçi arpa ekti.
Ben bir çiftçi değilim.
Sen iyi bir çiftçisin.
Tom bir çiftçi değildi.
Bir çiftçi olmalıydın.
Tom bir çiftçi olmak istedi.
Sen bir çiftçi değilsin, değil mi?
bir çiftçi tarlasını sürüyor
Andy çiftçi olabilir!
Büyükbabam bir çiftçiydi.
Tom bir koyun çiftçisi.
Tom bir patates çiftçisiydi.
Büyükannem bir çiftçiydi.
Çiftçi domuz ağılına girdi.
Tom bir çiftçi olarak çalıştı.
Tom berbat bir çiftçi.
Tom bir çiftçi olabilir.
Ben sadece basit bir çiftçiyim.
Tom bir tavuk yetiştiricisi.
Tom'un bir çiftçi olduğunu düşündüm.
Tom'un çiftçi olduğunu biliyorum.
Çiftçi beş yeni işçiyi işe aldı.
Yaşlı bir çiftçiye benziyorum.
O bir çiftçi olmak istiyordu.
Bir çiftçiye benziyor muyum?
Ben bir çiftçi olacağım.
Ama çiftçi ona gülümsedi.
O, bir çiftçi olmak istedi.
Tom bir çiftçi olmak istedi.
Bir çiftçi olmak istedim.
Sen hâlâ bir çiftçisin, değil mi?
Tom bir çiftçi, değil mi?
Mary çiftçi, değil mi?
- Tom çok iyi bir çiftçi.
- Tom çok iyi bir çiftçidir.
Çiftçi buğday tohumlarını tarlada saçtı.
Çiftçi tarlasına buğday ekti.
Çiftçi çeşitli ürünler yetiştiriyor.
Çiftçi bütün gün tarlasını sürdü.
Çiftçi onları meşgul etmeyi severdi.
Mandıra çiftçisi öldü.
O bir çiftlik işçisi.
Çiftçi yeni bir gübre kullanmalı.
Kaliforniya'lı bir meyve çiftçisiydi.
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
Çiftçi bütün gün tarlasını sürdü.
Sami'nin cesedi bir çiftçi tarafından keşfedildi.
Tom bir koyun çiftçisidir, değil mi?
Yakında yaşayan çiftçi araştırmak için geldi.
Çiftçi traktörünü ahırda tutar.
Eşim ve ben çiftçiyi ziyaret ediyorduk.
Çiftçi tarlaya tohumları serpiyor.
O, bir çiftçiden yumurtalar ve süt aldı.
Bu çiftçi traktör yerine atlara sahip.
Bir eşek sahibi olan her çiftçi ona vurur.
"Ben bir çiftçi olmak istiyorum" dedi Pip.
Onlar diğer bir çiftçiyi ve oğlunu da ele geçirdiler.
Çiftçi buğdayı ahıra götürdü.
Çiftçinin büyük miktarda arazisi var.
Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.
Bu gerçekle her çiftçi her yıl yüzleşiyor.
Yaşlı çiftçi ona çok para ödemedi.
Başkan gençken bir çiftçiydi.
Bir zamanlar köyde, yoksul bir çiftçi vardı.
Çiftçi oğullarına hiçbir servet bırakamadı.
Kapıyı açtı ve genç çiftçiyi içeriye davet etti.
Bu 60 centten, İspanyol çiftçi 30 cent kazanır.
Çiftçi kendi bahçesindeki elmaları çalan çocuğu yakaladı.
Çiftçinin koyunlarından birkaçı, yabani köpekler tarafından öldürülmüştü.
Çiftçi, bir ağaç dikebilmek için bir çukur kazdı.
Tom bir çiftçiydi, ancak reklamda bir kariyer düşünüyordu.
Yaşlı bir köylüye benziyorum.
Fakat çiftçi ona karşı çok nazikti ve ona çok şey öğretti.
İki avukat arasındaki bir çiftçi, iki kedi arasındaki bir balık gibidir.
Bu kişi Wes Jackson, Kansas'tayken zaman geçirdiğim bir çiftçi.
Clyde Tombaugh, Illinois'daki bir çiftlikte doğdu. Onun babası bir çiftçiydi.
Onun babası Newton doğmadan üç ay önce ölen varlıklı ve eğitimsiz bir çiftçiydi.
Çiftçi kızgın bir sesle "Ah, seni küçük hırsız!" dedi. "Öyleyse tavuklarımı çalan kişi sensin!"