Translation of "Crane" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Crane" in a sentence and their turkish translations:

- He can operate a crane.
- She can operate a crane.

O bir vinç kullanabilir.

I can operate a crane.

Ben bir vinç kullanabilirim.

Tom can operate a crane.

Tom bir vinç kullanabilir.

She can operate a crane.

O bir vinç kullanabilir.

Mary can operate a crane.

- Mary bir vinç işletebilir.
- Mary bir vinç kullanabilir.

We can operate a crane.

- Biz bir vinç kullanabiliriz.
- Biz bir vinci kullanabiliriz.

They can operate a crane.

Onlar bir vinç kullanabilirler.

Tom is a crane operator.

Tom bir vinç operatörüdür.

Tom folded an origami crane.

- Tom origamiden turna yaptı.
- Tom origami ile turna kuşu yaptı.

A crane raises heavy construction materials.

Bir vinç ağır inşaat malzemelerini kaldırır.

The crane is a wading bird.

Turna dalıcı bir kuştur.

Will you make me a paper crane?

Bana bir kağıt turna kuşu yapar mısın?

Everything in this crane is computer-controlled.

Bu vinçteki her şey bilgisayar kontrollüdür.

You can operate a crane, can't you?

Vinç kullanabilirsin, değil mi?

A crane is a big, beautiful bird.

Bir turna büyük ve güzel bir kuş.

Tom accidentally dropped the container from his crane.

Tom konteyneri kazara vincinden düşürdü.

Dan needs a massive crane at his worksite.

Dan'in, şantiyesinde büyük bir vince ihtiyacı var.

The crane can lift twenty tons of concrete.

Vinç yirmi ton beton kaldırabilir.

Of course, a license is needed to operate a crane.

Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.

Tom was lowering a heavy box with a huge crane.

Tom büyük bir vinçle ağır bir kutuyu indiriyordu.

The crane, unlike the dog, has never dreamed of flying.

Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmemiş.

Chizuko said, "A crane is supposed to live for one thousand years."

Chizuko "Bir turna kuşu bin yıl yaşayabilir" dedi.

Teach me how to fold a paper crane. I forgot how to fold it.

Bana bir kağıt vinci nasıl katlayacağını öğret. Onu nasıl katlayacağımı unuttum.

After the traffic accident, his car had to be towed by a crane truck.

Trafik kazasından sonra arabası bir vinç kamyonu tarafından çekilmek zorunda kaldı.

Sadako looked at the golden paper crane that her best friend Chizuko had made for her.

Sadako, en iyi arkadaşı Çizuko'nun ona altın yaldızlı kâğıttan yaptığı turnaya baktı.

We hired a crane to lift the new air conditioner and place it on the roof.

Yeni klimayı kaldırmak ve onu çatıya koymak için bir vinç kiraladık.