Translation of "Collar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Collar" in a sentence and their turkish translations:

It's her collar!

Bu onun tasması!

Oh, it's her collar!

Bu onun tasması!

What about the collar

Ya yapışın yakasına

Tom loosened his collar.

Tom yakasını gevşetti.

Your collar is dirty.

Senin yakan kirli.

The dog's collar is red.

Köpeğin tasması kırmızı.

The collar chafed her neck.

Yaka onun boynunu yıprattı.

Tom grabbed Mary by the collar.

Tom, Mary'yi yakasından yakaladı.

He grabbed me by the collar.

O, beni yakamdan yakaladı.

White-collar workers face many difficulties.

Beyaz yakalı işçiler birçok güçlüklerle karşı karşıya.

Does your coat have a collar?

Senin ceketinin bir yakası var mı?

Tom dropped snow down Mary's collar.

Tom, Mary'nin yakasına kar düşürdü.

Tom grabbed me by the collar.

Tom beni yakamdan yakaladı.

Sami had a white-collar job.

Sami'nin beyaz yakalı bir işi vardı.

Tom has a white-collar job.

- Tom beyaz yakalı bir işte çalışıyor.
- Tom'un masabaşı bir işi var.

Tom has a blue-collar job.

- Tom mavi yakalı bir işte çalışıyor.
- Tom beden gücüne dayalı bir işte çalışıyor.

Why are, depending on the company, blue-collar workers better paid than white-collar ones?

Şirkete göre değişmekle birlikte, neden mavi yakalı işçilere beyaz yakalılara göre daha yüksek maaş ödeniyor?

Your collar has a stain on it.

- Yakanda bir leke var.
- Senin yakanda leke var.

He seized the pickpocket by the collar.

Yankesiciyi yakasından yakaladı.

I grabbed the dog by its collar.

Köpeği tasmasından yakaladım.

I bought a jacket without a collar.

Yakasız bir ceket aldım.

Tom bought a collar for his dog.

- Tom köpeğine tasma aldı.
- Tom köpeği için bir tasma satın aldı.

Tom put a flea collar on his dog.

Tom köpeğine bir pire tasması taktı.

Tom removed his tie and unbuttoned his collar.

Tom kravatını çıkarıp yaka düğmelerini açtı.

I need a shirt with a stiff collar.

Sert yakalı bir gömleğe ihtiyacım var.

Tom began to feel hot under the collar.

Tom öfkeli hissetmeye başladı.

Mary began to feel hot under the collar.

Mary öfkeli hissetmeye başladı.

Sami grew up in a blue-collar suburb.

Sami, mavi yakalı bir banliyöde büyüdü.

The collar broke off and the dog ran away.

Tasma koptu ve köpek kaçtı.

Maybe got the collar caught on a rock or something.

Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.

Tom wore a pink polo shirt with a popped collar.

Tom kalkık yakalı pembe bir polo gömlek giydi.

The man tried to catch hold of me by the collar.

Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.