Translation of "Buys" in Turkish

0.217 sec.

Examples of using "Buys" in a sentence and their turkish translations:

- He buys a computer.
- She buys a computer.

O bir bilgisayar satın alıyor.

He buys clothes.

- O elbiseler satın alır.
- Kıyafet satın alıyor.

He buys medicine.

O ilaç satın alır.

She buys bread.

O ekmek satın alır.

He buys bread.

O ekmek alır.

buys an animation studio

bir animasyon stüdyosu satın alıyor

She buys shoes indiscriminately.

- O gelişigüzel ayakkabı satın alıyor.
- O rastgele ayakkabı satın alıyor.
- O ayrım gözetmeksizin ayakkabı satın alıyor.

She always buys milk.

O her zaman süt alır.

He buys us newspapers.

Bize gazeteler alır.

She buys us shoes.

O bize ayakkabılar alır.

Tom buys us vegetables.

Tom bize sebze alır.

Tom buys our vegetables.

Tom bizim sebzelerimizi satın alır.

Who buys such art?

Böyle sanatı kim alır?

She still buys milk.

O hâlâ süt alır.

Tom buys bottled water.

Tom şişe su satın alır.

He buys a computer.

O bir bilgisayar satın alıyor.

She buys a computer.

O bir bilgisayar satın alıyor.

He buys the referees first

Önce hakemleri satın alıyor

She always buys expensive clothes.

Her zaman pahalı elbiseler alır.

Every spectator buys a ticket.

Her seyirci bilet satın alır.

Tom often buys expensive clothes.

Tom sık sık pahalı kıyafetler satın alır.

Presumably, he buys them abroad.

Muhtemelen, o onları yurt dışından satın alıyor.

He probably buys them abroad.

O onları muhtemelen yurt dışından satın alıyor.

Tom often buys clothes online.

Tom genellikle giysileri internet üzerinden satın alır.

Tom buys and sells antiques.

Tom antikalar alır ve satar.

Tom usually buys expensive clothes.

Tom genellikle pahalı giysiler alır.

Tom almost never buys chocolate.

- Tom neredeyse hiç çikolata almaz.
- Tom neredeyse hiç çikolata satın almaz.

Sami buys and sells horses.

Sami at satın alır ve satar.

Tom buys and sells horses.

Tom at alıp satar.

Who buys this type of art?

Bu sanat türünü kim satın alıyor?

He buys and sells leather goods.

O, deri eşyalar alır ve satar.

She only buys second-hand clothing.

O sadece ikinci el giysiler alır.

I wonder who buys this stuff.

Bu şeyi kimin aldığını merak ediyorum.

Tom almost never buys chocolate bars.

Tom neredeyse hiç çikolata kalıbı almaz.

Tom buys me anything I want.

Tom istediğim her şeyi bana satın alır.

He buys flowers for his girlfriend.

Kız arkadaşı için çiçek satın alır.

Tom buys and sells antique rugs.

Tom antik halılar alır ve satar.

Tom buys and sells used cars.

Tom, ikinci el arabalar alır ve satar.

Tom buys and sells old coins.

Tom eski paraları alır ve satar.

Tom often buys food for us.

Tom sık sık bizim için yiyecek alır.

I don't care what Tom buys.

Tom'un ne aldığı umurumda değil.

Tom buys and sells old books.

Tom eski kitapları satın alır ve satar.

No one I know buys CDs anymore.

Artık CD alan kimse tanımıyorum.

The girl buys milk at the market.

Kızım dükkândan süt alıyor.

Tom buys me things that I want.

Tom bana istediğim şeyleri satın alıyor.

Tom sometimes buys toys from this store.

Tom bazen bu mağazadan oyuncak satın alır.

I'll buy the same thing Tom buys.

Ben Tom'un satın aldığının aynısını satın alırım.

Do you know where Tom buys rice?

- Tom'un nereden pirinç aldığını biliyor musun?
- Tom'un pirinç aldığı yeri biliyor musun?

Tom always buys whatever's the least expensive.

Tom her zaman en ucuz olanı alır.

Yes, for him, he buys a private jet.

Evet onun için ise özel bir jet alıyor

She makes careful choices when she buys clothes.

O, giysiler alırken dikkatli seçimler yapar.

My wife buys vegetables from a supermarket nearby.

Karım yakındaki bir süpermarketten sebze satın alır.

You like anyone who buys you a beer.

Sana bir bira ısmarlayan birini seversin.

She keeps a record of everything she buys.

O, aldığı her şeyin kaydını tutar.

Tom hardly ever buys things he doesn't need.

Tom neredeyse ihtiyacı olmadığı şeyleri alır.

The man buys beautiful roses for his wife.

Adam eşi için güzel güller almaktadır.

He buys only what'll be useful for him.

Kullanışlı olacak ne varsa sadece onu satın alır.

He buys the tobacco at the black market.

O, karaborsadan tütün satın alır.

Tom's mother still buys his clothes for him.

Onun için elbiselerini hâlâ Tom'un annesi alıyor.

Tom hardly ever buys anything at this store.

Tom bu mağazadan neredeyse bir şey almaz.

Tom buys two or three cameras every year.

Tom her yıl iki veya üç kamera satın alır.

Tom doesn't know where Mary buys her groceries.

Tom Mary'nin bakkaliye eşyalarını nereden aldığını bilmiyor.

I don't know where Tom buys his groceries.

Tom'un mutfak alışverişini nereden yaptığını bilmiyorum.

And finds one investor and immediately buys this hotel

ve kendisine bir tane yatırımcı bulup hemen bu istediği oteli satın alıyor

She buys what she wants regardless of the cost.

Maliyeti ne olursa olsun istediğini alır.

Tom buys a newspaper on his way to work.

Tom işe giderken bir gazete alır.

Julia buys a mirror and holds it before her eyes.

Julia bir ayna alır ve gözlerinin önüne tutar.

A merchant is a person who buys and sells goods.

Bir tüccar malları alan ve satan bir kişidir.

I've heard that Tom buys things on the black market.

Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

Nowadays, he buys the companies he sees immediately and develops him.

Şimdilerde rakip gördüğü şirketleri hemen bünyesinde satın alıyor onu geliştiriyor.

It's not very often that someone buys a thousand dollar hat.

Birinin bin dolarlık bir şapka alması çok sık değildir.

She buys everything she wants without paying attention to the price.

- Fiyatına bakmadan, istediği her şeyi alır o.
- O, fiyata dikkat etmeden istediği her şeyi alır.

Tom says he usually buys a new car every three years.

Tom her üç yılda genellikle yeni bir araba aldığını söylüyor.

Mary doesn't make pie crust. She usually buys it pre-made.

Mary pasta hamuru yapmaz, o genellikle hazır-yapılmış alır.

He is liberal with his money and buys a lot of presents.

O parası ile cömerttir ve bir sürü hediyeler alır.

Now ten dollars buys less than five dollars did three years ago.

Şimdi on dolar üç yıl önce beş doların aldığından daha az satın alır.

Tom buys new shoes whenever he can find a pair that fit.

Ne zaman uyan bir çift bulabilirse, Tom yeni ayakkabılar alır.

Tom always checks to verify that no dyes are in any food he buys.

Tom her zaman satın aldığı yiyeceklerde boya maddesi olup olmadığını kontrol eder.

- The girl buys milk at the market.
- My daughter is buying milk from the store.

Kızım dükkândan süt alıyor.

- The man is buying beautiful roses for his wife.
- The man buys beautiful roses for his wife.

Adam eşi için güzel güller alıyor.

My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.