Translation of "Basically" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Basically" in a sentence and their turkish translations:

- That's basically right.
- That's basically correct.

Bu temel olarak doğru.

You're flying, basically.

Resmen uçuyorsun.

We basically agree.

Aslında aynı fikirdeyiz.

Basically, you're absolutely right.

Temelde, kesinlikle haklısın.

It's basically quite simple.

Bu aslında oldukça basit.

I was basically ostracized.

Temel olarak dışlanmıştım.

I did basically everything.

Temel olarak her şeyi yaptım.

I'm basically a nobody.

Ben temelde hiç kimseyim.

Sami was basically unresponsive.

Sami temel olarak tepkisizdi.

- I believe men are basically good.
- I believe people are basically good.

İnsanların temelde iyi olduğuna inanırım.

This here report basically concludes

Rapor basitçe,

That's basically why I came.

Temel olarak gelme nedenim bu.

I basically like your plan.

Temel olarak planını seviyorum.

It's basically the same thing.

Özünde aynı şey.

Basically he is my soulmate.

Aslında o benim ruh ikizim.

That's basically what they're saying.

Onların söylediği şey temel olarak budur.

That's basically what we want.

Temel olarak istediğimiz bu.

That was basically my question.

Temelde o benim sorumdu.

So basically, we may be tired,

Yani aslında yorulmuş olabiliriz

And they were basically having fun.

Eğleniyorlardı.

Basically, I agree with your opinion.

Temel olarak, fikrine katılıyorum.

He is basically a nice man.

O aslında nazik bir insandır.

Basically, it is the same thing.

Temel olarak, aynı şeydir.

Basically, I am a honest person.

Temelde ben dürüst bir insanım.

I basically prefer being by myself.

Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim.

I believe men are basically good.

- İnsanların temelde iyi olduklarına inanıyorum.
- İnsanların temelde iyi olduğuna inanırım.

Tom is basically a nice man.

Tom temelde hoş bir adam.

Basically, I am an honest person.

Esasında ben dürüst bir insanım.

He basically supported the free market system.

O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.

So, I basically called in sick to work,

İşyerime hasta olduğumu söyledim,

I stopped watching porn for two reasons basically.

Porno izlemeyi, iki temel nedenden dolayı bıraktım.

That basically means that all your dating history

Kısacası tüm flört geçmişiniz

Half of the centers basically we just observed,

Merkezlerin yaklaşık yarısını temel olarak gözlemledik,

Basically, sometimes when she would go to speak,

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

He made it basically illegal to discriminate against women.

Kadınlara karşı ayrımcılık yapan kuralları kaldırdı.

Tom does basically the same thing as Mary does.

Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.

But let me show you basically what the concept is.

fakat temel olarak kavramın ne olduğunu göstermeme izin verin.

basically knowing that America was not going to punish him.

ve aslında biliyorduk ki Amerika onu cezalandırmayacaktı.

Now, future history is basically just what it sounds like.

Gelecek tarihi anlaşıldığı gibi.

Basically, this is a people-powered version of the internet.

Esasen bu, internetin insanlar tarafından sunulan bir versiyonudur.

Can we then basically put them into a new building,

Kullanımında herhangi bir değer kaybı olmadan

Not bad for something that basically comes from the backyard.

Arka bahçenizden gelen bir şey için hiç de fena değil.

But it’s basically the same trick used here in Creed...

Fakat temel olarak aynı numara burada 'Creed' de de görülüyor,

And you basically see these colors here are like the branches.

Esasen bu renkleri dallar gibi görüyorsunuz.

Which basically means that if you earn 50,000 dollars a year

Basitçe demek oluyor ki eğer siz yılda 50.000 dolar kazanıyorken

Basically, I'm asking you to find an Ingolf in your life,

Kendi hayatınızdaki Ingolf'u bulmanızı istiyorum,

Well, in this country we can basically find two different situations.

Eh, bu ülkede temelde bulabiliriz iki farklı durum.

He basically declares anyone who doesn't agree with him a Communist.

O temelde onunla aynı görüşte olmayan birisini komünist olarak ilan eder.

We are basically writing in hieroglyphics without being aware of it.

Biz aslında bunun farkında olmadan hiyeroglifle yazıyoruz.

Basically, Europe had to reduce the direct aid given to the farmers.

Basitçe, Avrupa'nın çiftçilere direk yardımı azaltması gerekiyordu.

But, basically you just dig in, use you hands, it shouldn't take long.

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

But, basically you just dig in, use your hands, it shouldn't take long.

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

The thematic and motivic works of Mozart and Schubert are basically quite similar.

Mozart ve Schubert'in tematik ve motivik çalışmaları temel olarak oldukça benzer.

And he forced me, basically, to practice for hours and hours every single day.

Ve beni her gün dört saat alıştırma yapmaya zorladı

It basically says, "Stay away from me." Which is exactly what we're gonna do.

"Benden uzak dur" diyor. Yapacağımız şey de bu.

Both regulatory and fiscal, which they provide in exchange for basically only working in

sağladıkları hem düzenleyici hem de mali sadece temelde çalışmak için

Basically, what it did was attract multinationals and professionals from all around the world.

Esas olarak, yaptığı tüm dünyadaki uluslararası şirketi ve profesyonelleri çekmekti.

Basically, after years of bloody fighting and thousands of killings on both sides of

Kısacası, yıllarca süren kanlı savaştan sonra ve iki taraftan binlerce ölümden sonra

Since then, it has managed to basically put on the market four models: The Tesla Roadster,

O zamandan beri, temelde dört modeli piyasaya sürdü: Tesla Roadster,

Yes, cars nowadays are better than 10 or 20 years ago, that's for sure, but they are basically

Evet, bugünlerde otomobiller 10 ya da 20 yıl öncesinden daha iyidir, bu kesinlikle bu, ancak bunlar temel olarak