Examples of using "All the" in a sentence and their turkish translations:
- Her şey gönlünüzce olsun.
- Her şey gönlünce olsun!
Kralın bütün adamları.
Bütün zombileri öldür.
- Hoşça kal!
- Hoşça kalın!
Onların hepsi aynı.
O her zaman olur.
Tüm kurabiyeleri kim yedi?
Birisi bütün kurabiyeleri yedi.
Tüm dükkanlar kapalı.
O çok şanslı.
Bütün pencereler kapalı mı?
Bütün askerler cesurdu.
Bütün krakerleri yedim.
Birisi bütün bisküvileri yemiş.
Çapulcular bütün camları kırıp çöp konteynerlerini devirdi.
Tüm öğrenciler alkışlıyor.
Bütün gürültü nedir?
Bu pek modadır.
Hepiniz aynısınız.
Hepimiz aynıyız.
Tüm yaygara nedir?
Bütün bu heyecan ne?
Bütün bu acele ne?
Bütün bu kargaşa nedir?
Neden bütün bu gizlilik?
Tüm elmalar kayboldu.
Bütün pencereleri kapa.
Bütün mahkumlar kaçtı.
Tüm yorumları okuyun.
Bütün yaygarayı kes!
Tüm kargaşanın nedeni ne?
Neden bütün bu yaygara?
Bütün hayatta kalanları öldür.
Bütün tutukluları öldür.
Bütün esirleri öldür.
- Bütün zombileri öldür.
- Tüm zombileri öldürün.
- Bütün pencereleri aç.
- Bütün pencereleri açın.
Tüm mahkumları serbest bırakın.
Bütün bu yaygara ne hakkında?
Tüm öğrenciler evlerine gitti.
Tom tüm pencereleri kapattı.
Tüm kurabiyeleri kim yedi?
Tom her zaman bunu yapar.
Bütün canlandırma çabaları başarısız oldu.
O her zaman oradaydı.
Tom bütün soruları doğru yanıtladı.
Tom bunu her zaman yapar.
Ben onu her zaman söylerim.
- Tom bütün ışıkları söndürdü.
- Tom tüm ışıkları kapattı.
Aniden ışıklar söndü.
Tüm farkı özgürlük yaratıyor.
Tüm farkı özgürlük yaratıyor
Barışı tüm dünya arzuluyor.
Bütün ekip yoruldu.
Bütün mürettebat kurtarıldı.
Tüm oğlanlar tepeden baktı.
Bütün erkekler kayaktan hoşlandı.
Bütün seyirciler heyecanlandı.
- Bütün üyeler hazır bulundu.
- Tüm üyeler mevcuttu.
- Yine de teşekkürler.
- Yine de teşekkür ederim.
Filmlerin hepsi sıkıcı.
Bütün hikayeler ilginçtir.
Bütün et kokmuştu.
Tüm erkekler çalışkandır.
- Bütün çocuklar dürüst.
- Bütün çocuklar dürüsttür.
Ben bütün parayı harcadım.
Tüm para bitti.
Her zaman uyukladı.
Yolcuların hepsi içeride mi?
Ben bütün işi yaparım.
Bütün farkı yaratan Güneş'tir.
Bütün pastayı kim yedi?
Bütün yumurtaları bozuldu.
Bütün çocuklar uzaklaştı.
Hepsi aynı mı?
Bütün diğerleri nerede?
Tüm koltuklar dolu.
Ben her zaman meşgulüm.
Bütün öğrenciler İngilizce çalışırlar.
O hep şikayet eder.
Ben bütün işi yaptım.
Bütün kutular boş.
Ben tüm yorumları okudum.
Onlar tüm belgeleri yaktılar.
Bütün elmalar orada.
Tüm elmaları satın aldım.
Tüm kapılar kilitli mi?
- Tüm cevaplar doğru.
- Tüm yanıtlar doğru.
O tüm yemekleri yapar.
Bütün krakerleri yedim.
Biz sürekli dövüşürüz.
Tüm erkekler bağırıyorlardı.
Bütün oğlanlar dans ediyorlardı.
Bütün konuklar gitti.
Tüm toplantılara katılıyorsun.