Translation of "Lenen" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Lenen" in a sentence and their turkish translations:

- Kan ik jouw hamer lenen?
- Kan ik uw hamer lenen?
- Kan ik jullie hamer lenen?
- Mag ik je hamer lenen?

Çekicini ödünç alabilir miyim?

- Kan ik jouw schaar lenen?
- Kan ik uw schaar lenen?
- Kan ik jullie schaar lenen?

Makasını ödünç alabilir miyim?

- Mag ik uw auto lenen?
- Mag ik je auto lenen?
- Mag ik jullie auto lenen?

Arabanızı ödünç alabilir miyim?

- Mag ik jouw woordenboek lenen?
- Mag ik uw woordenboek lenen?

Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

- Kan ik jouw woordenboek lenen?
- Kan ik uw woordenboek lenen?

Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

- Mag ik dit woordenboek lenen?
- Kan ik dit woordenboek lenen?

- Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim?
- Bu sözlüğü alabilir miyim?

Kan ik die lenen?

Ben onları ödünç alabilir miyim?

Ik moet dit lenen.

Bunu ödünç almam gerekiyor.

- Mag ik wat geld lenen?
- Zou ik wat geld kunnen lenen?

Biraz borç para alabilir miyim?

- Kan ik jouw grijze pak lenen?
- Kan ik uw grijze pak lenen?

Gri takımını ödünç alabilir miyim?

- Kan ik alsjeblieft je mobiel lenen?
- Kan ik alsjeblieft je telefoon lenen?

Cep telefonunu ödünç alabilir miyim, lütfen?

Mag ik jouw radio lenen?

Radyonu ödünç alabilir miyim?

Mag ik je pen lenen?

- Ben senin kalemini ödünç alabilir?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

Kan ik uw föhn lenen?

Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?

Kan ik een potlood lenen?

Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?

Mag ik een pen lenen?

Bir kalem ödünç alabilir miyim?

Kan ik jouw laptop lenen?

Laptopunu ödünç alabilir miyim?

Mag ik jouw zakdoek lenen?

Mendilini ödünç alabilir miyim?

Mag ik je fiets lenen?

Bisikletini ödünç alabilir miyim?

Mag ik je mes lenen?

Bıçağını ödünç alabilir miyim?

Mag ik je aansteker lenen?

Çakmağını ödünç alabilir miyim?

Kan ik jouw potlood lenen?

Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?

Mag ik de haardroger lenen?

Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?

Mag ik dat boek lenen?

Bu kitabı ödünç alabilir miyim?

Kan ik deze cd lenen?

Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?

Mag ik je paraplu lenen?

Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.

Kan ik een paraplu lenen?

Bir şemsiye ödünç alabilir miyim?

Je mag mijn pen lenen.

Kalemimi ödünç alabilirsin.

Kan ik uw tennisracket lenen vandaag?

Bugün senin tenis raketini ödünç alabilir miyim?

Ik zal u dit boek lenen.

Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.

Kun je mij je woordenboek lenen?

Bana sözlüğünü ödünç verir misin?

Ik wil noch uitlenen noch lenen.

Ödünç vermek ya da ödünç almak istemiyorum.

Kunt ge mij tienduizend yen lenen?

Bana 10,000 yen ödünç verebilir misin?

Kan je me je balpen lenen?

Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim?

We lenen Duits woordenboeken van Pfirsichbaeumchen.

Biz Pfirsichbaeumchen'den Almanca sözlükleri ödünç alırız.

Mag ik alsjeblieft je pen lenen?

Lütfen dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

Kun je me jouw fiets lenen?

Bisikletini bana ödünç verebilir misin?

Sorry, mag ik een pen lenen?

Affedersin, bir kalem ödünç alabilir miyim?

Zou ik een hamer kunnen lenen?

Ben bir çekiç ödünç alabilir miyim?

"Kan ik jouw sokken lenen?" "Nee."

"Çoraplarını ödünç alabilir miyim?" "Hayır."

Ik zal je dit woordenboek lenen.

Bu sözlüğü sana ödünç vereceğim.

Tom liet me zijn handschoenen lenen.

Tom eldivenlerini ödünç almama izin verdi.

Kan ik een kopje suiker lenen?

Bir bardak şeker ödünç alabilir miyim?

- Hij zei dat hij mij geld zou lenen.
- Hij zei dat hij me geld zou lenen.

O bana borç para vereceğini söyledi.

Ik kan je dit boek niet lenen.

Sana bu kitabı ödünç veremem.

Ik laat Tom niet mijn auto lenen.

Tom'un arabamı ödünç almasına izin vermeyeceğim.

Mag ik je mobiele telefoon even lenen?

Cep telefonunu ödünç alabilir miyim?

Is het mogelijk om geld te lenen?

Ödünç para almak mümkün mü?

Kan ik wat geld van je lenen?

Sizden biraz para ödünç alabilir miyim?

Je had Toms auto niet moeten lenen.

Tom'un arabasını ödünç almamalıydın.

Mag ik een potlood van je lenen?

Bana bir kurşun kalem ödünç verir misin?

Veel talen lenen woorden uit de Engelse woordenschat.

- Birçok dil İngilizceden kelime alır.
- Birçok dil, İngilizceden kelime ödünç alır.

Tom wilde me niet zijn fiets laten lenen.

Tom bana bisikletini ödünç vermedi.

Ik vroeg Tom me wat geld te lenen.

Tom'un bana biraz ödünç para vermesini istedim.

Hou op zonder toestemming mijn kleren te lenen.

İznim olmadan giysilerimi almaktan vazgeç.

Heb jij een gum die ik kan lenen?

Ödünç alabileceğim bir silgin var mı?

Tom zei dat hij wat geld wil lenen.

Tom biraz para ödünç almak istediğini söyledi.

Kunt ge mij uw fiets lenen voor enkel dagen?

Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?

Heb je een T-shirt dat ik kan lenen?

Ödünç alabileceğim bir tişörtün var mı?

Tom had niet zoveel geld van Mary moeten lenen.

Tom Mary'den o kadar çok ödünç para almamalıydı.

Ik zou graag vijftig dollar van je willen lenen.

Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.

Ik kan Tom op dit moment geen geld lenen.

Şu anda Tom'a hiç borç para veremem.

Je mag mijn auto lenen wanneer je het maar wil.

İstediğin herhangi bir zaman arabamı ödünç alabilirsin.

Heb jij een Frans woordenboek dat ik zou kunnen lenen?

Ödünç alabileceğim bir Fransızca sözlüğün var mı?

Hou op mijn kleren te lenen zonder het te vragen.

Sormadan giysilerimi almaktan vazgeç.

Hij probeerde tevergeefs een grote som geld van hen te lenen.

O boşuna onlardan büyük bir meblağ para ödünç almaya çalıştı.

Tom denkt niet dat Mary bereid is hem haar gitaar te lenen.

Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.

Tom houdt er niet van zijn boeken aan Maria uit te lenen.

Tom kitaplarını Mary'ye ödünç vermeyi sevmiyor.

We gaan het huis als onderpand gebruiken zodat we wat geld kunnen lenen.

Biraz para ödünç alabilmemiz için evi teminat olarak kullanacağız.

Hij zegt dat hij mij het boek zal lenen als hij ermee klaar is.

Kitabı bitirdiği zaman bana ödünç vereceğini söylüyor.

Ik heb het lef niet om mijn baas te vragen of ik zijn auto mag lenen.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.

"Wacht even," zei Dima, terwijl hij zijn telefoon tevoorschijn haalde, "ik weet iemand die me wel wat geld zou kunnen lenen."

Dima " Bekle," "Ben, bana biraz borç verebilecek birini biliyorum." dedi.