Translation of "Bellen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Bellen" in a sentence and their turkish translations:

- Ze zullen bellen.
- Zij zullen bellen.
- Ze gaan bellen.
- Zij gaan bellen.

Onlar arayacak.

- We bellen je wel.
- We zullen je bellen.

- Sizi arayacağız.
- Size telefon edeceğiz.

- Ik zal hem bellen.
- Ik zal haar bellen.

Onu arayacağım.

Ik moet bellen.

Bir telefon görüşmesi yapmak zorundayım.

Laten we bellen.

Bir telefon görüşmesi yapalım.

Tom zal bellen.

Tom arayacak.

Ik mocht bellen.

Telefon edebildim.

- Zal ik een ziekenwagen bellen?
- Zal ik een ambulance bellen?

Bir ambulans arayayım mı?

Waar kan ik bellen?

Nerede bir telefon görüşmesi yapabilirim.

Ik moet Tom bellen.

Tom'u aramalıyım.

Bedankt voor het bellen.

Aradığın için teşekkürler.

Ik wilde hem bellen.

Onu aramak istedim.

We moeten hem bellen.

Onu aramak zorundayız.

Ik moet ze bellen.

Onları aramak zorundayım.

Ik zal ze bellen.

Onları arayacağım.

- Ik zal ze bellen.
- Ik bel ze.
- Ik ga ze bellen.

Onları arayacağım.

- We bellen over dertig minuten weer.
- We bellen over dertig minuten terug

Otuz dakika içinde geri arayacağız.

Hem of haar te bellen

onunla iletişime geçin

Wanneer kan ik je bellen?

Seni ne zaman arayabilirim?

Ik zal hem vanavond bellen.

Onu bu gece arayacağım.

Ik zal je morgen bellen.

Yarın sana telefon edeceğim.

Tom gaat de politie bellen.

Tom polisi arayacak.

Vraag Tom me te bellen.

Tom'un beni aramasını iste.

Vraag hem mij te bellen.

Onun beni aramasını isteyin.

Ik moet alleen even bellen.

Sadece bir arama yapmak zorundayım.

Ik ga de politie bellen.

Polisi aramaya gideceğim.

Ik zal een ambulance bellen.

Bir ambulans çağıracağım.

Ik zal haar vanavond bellen.

- Bu akşam o kızı arayacağım.
- Bu gece ona telefon edeceğim.

Ik moet de ambassade bellen.

Elçiliği aramam gerekiyor.

Ik ga de politie bellen!

- Polisi arayacağım!
- Polise telefon edeceğim!

Bedankt voor het bellen, Tom.

Aradığın için teşekkürler, Tom.

Tom beloofde Maria te bellen.

Tom Mary'yi arayacağına söz verdi.

Laat iemand een ambulance bellen!

- Biri ambulans çağırsın!
- Birisi ambulansa telefon etsin!

Wil je voor mij bellen?

Beni arar mısınız?

Kun je me later bellen?

Beni daha sonra arar mısınız?

Ik wil mijn baas bellen.

- Patronumu aramak istiyorum.
- Patronuma telefon etmek istiyorum.

Je moet me meteen bellen.

Hemen beni aramanız gerekiyor.

Je had me moeten bellen.

Beni araman gerekiyordu.

Je kunt me vanavond bellen.

Bu gece beni arayabilirsiniz.

Ik ben vergeten je te bellen.

Seni aramayı unuttum.

Ik wil de politie niet bellen.

Polisi aramak istemiyorum.

Ik zou een arts moeten bellen.

Bir doktor çağırmalıyım.

Ik zal je terug moeten bellen.

Seni tekrar aramak zorunda kalacağım.

Ik kan hem thuis niet bellen.

Evde onu arayamam.

Je had me direct moeten bellen.

Bana hemen telefon etmeliydin.

Vraag haar, mij op te bellen.

Ona beni aramasını söyle.

Kan ik je een keer bellen?

Bir ara seni arayabilir miyim?

We bellen terug binnen dertig minuten.

Otuz dakika içinde geri arayacağız.

- Zeg hen mij te bellen voordat ze vertrekken.
- Laat ze me bellen voordat ze vertrekken.

Onlara, ayrılmadan önce beni aramalarını söyle.

- Je kan me bellen wanneer je maar wil.
- Je kunt me bellen wanneer je wilt.

İstediğiniz zaman beni arayabilirsiniz.

- Zal ik een ambulance opbellen?
- Zal ik een ziekenwagen bellen?
- Zal ik een ambulance bellen?

Bir ambulans aramalı mıyım?

Zeg me wanneer je me gaat bellen.

Bana beni ne zaman arayacağını söyle.

Ik zal u bellen om drie uur.

Saat üçte sizi arayacağım.

Je hoeft me niet op te bellen.

Bana telefon etmenize gerek yok.

Waarom probeerde je Tom niet te bellen?

Neden Tom'u aramayı denemedin?

Hij zei dat hij morgen zou bellen.

O yarın arayacağını söyledi.

Ik ben vergeten om hem te bellen.

Onu aramayı unuttum.

Je kunt me bellen wanneer je wilt.

İstediğin zaman beni arayabilirsin.

Je kan me wanneer je wilt bellen.

İstediğiniz zaman beni arayabilirsiniz.

- We zullen je bellen als we je nodig hebben.
- We zullen jullie bellen als we jullie nodig hebben.

Sana ihtiyacımız olursa seni ararız.

- Kunt u aan Tom vragen om Maria te bellen?
- Kun je aan Tom vragen om Maria te bellen?

Mary'yi araması için Tom'a rica edebilir misin?

- Ik denk dat je misschien de politie moet bellen.
- Ik denk dat je de politie misschien moet bellen.

Sanırım belki de polisi aramalısın.

In het licht dienen de bellen als baken...

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

Wacht een ogenblik. Ik zal Jimmy eens bellen.

Bir dakika bekle. Jimmy'yi arayacağım.

- Ik bel je wel.
- Ik zal je bellen.

Sana telefon edeceğim.

Is het te vroeg om Tom te bellen?

Tom'u aramak için çok erken mi?

Je gaat mijn ouders toch niet bellen, wel?

Herhalde ebeveynlerimi aramayacaksın, değil mi?

Ik denk dat je Tom even moet bellen.

- Sanırım Tom'u aramalısın.
- Bence Tom'u aramalısın.
- Bana kalırsa Tom'u aramalısın.
- Tom'u araman gerektiğini düşünüyorum.

Ik zal haar bellen en mijn excuses aanbieden.

Onu arayıp özür dileyeceğim.

- Ik kon je niet bellen. De telefoon was buiten gebruik.
- Ik kon je niet bellen. De telefoon was kapot.

Seni arayamadım. Telefon bozuktu.

Ik kon je niet bellen. De telefoon was kapot.

Seni arayamadım; telefon bozuktu.

Welk nummer moet ik bellen in geval van nood?

Acil durumda hangi numarayı aramalıyım?

Vraag Tom me te bellen. Hij heeft mijn nummer.

Tom'dan beni aramasını iste. Benim numaram onda var.

Ik kan Marika niet bellen. Ze woont in Finland!

Marika'ya telefon edemem. O Finlandiya'da yaşıyor!

Kun je je telefoon opladen? Ik wil iemand bellen.

Telefonunu şarj eder misin? Biriyle konuşmak istiyorum.

Ik heb je de hele nacht proberen te bellen

Bütün gecedir seni aramaya çalışıyorum.

Ik heb het recht mijn advokaat op te bellen.

Avukatımı arama hakkım var.

- Ik zal je morgen bellen.
- Ik bel je morgen.

- Yarın seni arayacağım.
- Yarın sizi arayacağım.
- Yarın sizi çağıracağım.
- Yarın seni çağıracağım.

Als ik jou was, zou ik een arts bellen.

- Senin yerinde olsam doktoru ararım.
- Yerinde olsam bir doktor çağırırım.

Naar welk nummer moet ik bellen bij een ongeval?

Kaza durumunda, hangi numarayı aramalıyım?

Tom vroeg Mary hem te bellen na het avondeten.

Tom Mary'ye akşam yemeğinden sonra kendisini aramasını söyledi.

Vind je niet dat we de politie moeten bellen?

Polisi aramamız grektiğini düşünmüyor musun?

Als er iets fout gaat, zal ik je bellen.

Bir şey ters giderse, seni ararım.

- Heb je iemand die je kunt bellen als je wilt praten?
- Hebt u iemand die u kunt bellen als u wilt praten?

İhtiyaç duymanız halinde arayabileceğiniz birileri var mı?

Ik zal je bellen zodra ik aan het station ben.

İstasyona vardığımda, seni ararım.