Translation of "‫كي" in Turkish

0.034 sec.

Examples of using "‫كي" in a sentence and their turkish translations:

كي لا تنسى.

sonra unutmamak için.

- اتّصل سامي بصديق كي يصطحبه.
- اتّصل سامي بصديق كي يقلّه.

Sami onu alması için bir arkadaşını aradı.

أسرع كي تلحق بالقطار.

Acele et, ve treni yakalayabileceksin.

لقد وُلدت كي أحبك.

Seni sevmek için doğdum.

استأذنَتني كي تستعمل الهاتف.

Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

سأكلّمك بلغتك كي تفهم.

Seninle kendi dilinde konuşacağım, böylece anlarsın.

كي تجري الممرضة تلك المكالمة،

ve hatta yöneticinin

حان الأوان كي تقص شعرك.

Artık saçlarını kesmenin zamanı geldi de geçiyor.

ادرس بجد كي لا ترسب.

Çok çalış böylece başarısız olmazsın.

لقد أتى كي يزورك البارحة.

- O dün seni görmeye geldi.
- O dün seni görmek için geldi.

سأكرّر كي لا تنسى ذلك.

Onu unutmaman için tekrarlayacağım.

وظّف فاضل ليلى كي تساعده.

Fadıl yardım için Leyla'yı işe aldı.

اجتمعت عائلة سامي كي تتذكّره.

Sami'nin ailesi onu hatırlamak için bir araya toplandı.

- أقنع سامي ليلى كي تحضر له مسدّسا.
- أقنع سامي ليلى كي تحضر له سلاحا ناريّا.
- أقنع سامي ليلى كي تحضر له سلاحا.

Fadıl, Leyla'yı ona bir silah almaya ikna etti.

- أسرع سامي كي يقلّ ليلى من المدرسة.
- أسرع سامي كي يصطحب ليلى من المدرسة.

Sami, Leyla'yı okuldan almak için acele etti.

كي لا أدع الخوف يسيطر علي.

içimdeki tüm cesareti topladım.

‫كي لا يتحرك.‬ ‫سيحافظ على سلامتي.‬

böylece bir yere gidemez. Bu beni güvende tutar.

ونحتاج لأخرى كي ننفّذها جميعًا كمجتمع.

bazılarınıysa bir toplum olarak kullanmalıyız.

سمحت الشرطة لفاضل كي يقابل دانية.

Polis, Fadıl'ın Dania ile yüzleşmesine izin verdi.

سمح فاضل لرامي كي يعيش هناك.

- Fadıl, Rami'nin orada yaşamasına izin verdi.
- Fadıl, Rami'nin orada oturmasına izin verdi.

كان فاضل ينتظر ليلى كي تدخل.

Fadıl, Leyla'nın içeri gelmesini bekliyordu.

ما أقنع فاضل كي يعتنق الإسلام؟

Fadıl'ı Müslüman olmaya ne ikna etti?

كان سامي يتطلّع كي يصبح أبا.

Sami, baba olmayı dört gözle bekliyordu.

اختفى سامي كي يبدأ حياة جديدة.

Sami yeni bir hayata başlamak için ortadan kayboldu.

دعى سامي ليلى كي تعتنق الإسلام.

Sami Leyla'yı İslam'a davet etti.

أقنع سامي ليلى كي تعتنق الإسلام.

Sami Leyla'yı Müslüman olmaya ikna etti.

نمى حزن سامي كي يصبح اكتئابا.

Sami'nin üzüntüsü depresyona dönüştü.

أراد سامي شخصا كي يعتني به.

Sami birinin onunla ilgilenmesini istedi.

انتظر سامي الشّرطة كي تتّصل به.

Sami, polisin onunla temas kurmasını bekliyordu.

كي أفهم سبب تردد صداها العميق جدًا.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

عندما هزمت "ألفاغو" بطل العالم كي جي،

AlphaGo, Dünya şampiyonu Ke Jie'yi yendiğinde

هي في حاجة لأحد كي تتحدث معه.

Onun konuşmak için birine ihtiyacı var.

كان يأتي إلى هنا كي يتلقّ العلاج.

- Tedavi olmak için buraya geliyordu.
- O tedavi olmak için buraya gelirdi.

قتل دان زوجته ليندا كي يتزوّج عشيقته.

Dan metresiyle evlenmek için karısı Linda'yı öldürdü.

سأعود للعمل كي أكسب قليلا من المال.

İşe geri dönüp biraz para kazanacağım.

قام سامي بتبييض شعره كي يصبح أشقرا.

Sami sarı saçlarının rengini açtırdı.

كانت ليلى تنتظر ابنة أخيها كي تصطحبها.

Leyla yeğenini almak için bekliyordu.

استأجر سامي أفضل المحامين كي يدافعوا عليه.

Sami onu savunması için en iyi avukatları tuttu.

كان سامي يتناول الدّواء كي يهدّء ألمه.

Sami ağrıyı hafifletmek için ilaç aldı.

ضبط سامي منبّهه كي يستيقظ لصلاة الفجر.

Sami sabah namazına kalkmak için alarm kurdu.

جي كي رولينغ يجب أن تكون على الشاشة.

O videoda J.K Rowling de olmalı.

خطّطْ كي تجعل الخيارات التي تود اتخاذها أسهل.

Daha kolay hâle getirmek istediğiniz kararlar için düzenleyin.

كي أوضح لكم كيف يمكن أن يبدو ذلك

Nasıl bir şey olabileceğinden bahsetmeden,

كي أشرح لكم ذلك، دعوني أحدثكم عن كلمتين.

Bunu açıklamak için de iki kelimeden bahsedelim.

أن يعمل بجد كي يُكافأ في المستقبل البعيد.

para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

لتغيير المناخ. كي يتبخّر الكثير من المياه المالحة.

İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.

كي لا يُخرِجوا سرطان البحر المتكاثر من المحيط.

Bu yüzden, yavrulayan ıstakozları yakalamıyorlar.

كي تنزل الأملاح إلى الأسفل، وتصبح بحرارة الغرفة،

Tuz çökeliyor, oda sıcaklığına geldiğinde

عدة ليالي لم سهرت لحراستكم كي تناموا بأمان

Çoğu vakit siz rahat uyuyabilin diye nöbet tuttum.

هذا القط يحتاج للمساعدة كي ينزل من الطاولة.

O kedinin masadan inmek için yardıma ihtiyacı var.

رقعت ملابسها كي تعطيها مظهرا يتماشى مع الموضة.

Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.

كي يتقدم المشروع بسلاسة، عدلنا الخطة عدة مرات.

Projeyi sorunsuz olarak daha ileriye götürmek için, biz planı birkaç kez revize ettik.

أنا متحكم في نفسي كي لا أفقد صوابي.

Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.

لنذهب إلى المسرح مبكرا كي نجد مقاعدا جيدة.

İyi koltuklar edinebilmemiz için tiyatroya erken gidelim.

على توم أن يرتدي ملابسه كي يذهب للعمل.

Tom görev için giyinmek zorundadır.

لماذا لا تأتي كي تعمل في هذه العيادة؟

Neden bu klinik için çalışmaya gelmiyorsun?

بحثَ فاضل في المنزل كي يعثر عن المال.

Fadıl parayı bulmak için evi aradı.

ذهبت ليلى للمدرسة كي تصبح ممرّضة ذات شهادة.

Dania sertifikalı bir hemşire olmak için okula gitti.

أقنع فاضل دانية كي تنتقل معه إلى القاهرة.

Fadıl, Dania'yı onunla birlikte Kahire'ye taşımaya ikna etti.

اضطرّ سامي كي يقضي بعض الوقت في السّجن.

Sami bir süre hapishanede kalmak zorunda kaldı.

أتى سامي كي يحصل على جرعته من المخدّرات.

Sami uyuşturucusunu almaya geldi.

ذهب سامي إلى مصر كي يعيش مع ليلى.

Sami, Leyla'yla yaşamak için Mısır'a gitti.

هي فقط نتيجة دراستي لها لفترة كافية كي أقدرها.

zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.

ليس لديّ الوقت الكافي كي أفسّر لك هذا بالتّفصيل.

Onu sana ayrıntılı olarak açıklamak için yeterli zamanım yok.

توصلت من إقناع بابا كي ننظم الحفل في المنزل.

Baba'yı resepsiyonu evde organize etmeye ikna etmeyi başardım.

كانت ليلى قويّة بما يكفي كي تعبر النّهر سباحة.

Leyla nehri yüzerek geçecek kadar güçlüydü.

كانت عند ليلى ثلاثين دقيقة كي تصل إلى هناك.

Leyla'nın oraya varması otuz dakika sürdü.

استعمل سامي سمّا غير قابل للكشف كي يسمّم ليلى.

Sami, Leyla'yı öldürmek için tespit edilemeyen bir zehir kullandı.

ارتدى سامي ملابس غليظة كي يحمي نفسه من البرد.

Sami kendini soğuktan korumak için kalın kıyafetler giymişti.

‫تطلّب الأمر مني الذهاب يوميًا‬ ‫كي أعرف بيئتها بشكل أفضل.‬

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

إني الآن أختار بعض الملابس المناسبة كي أرتديها في العطلة.

Şu anda, tatil sırasında giymek için bazı uygun kıyafetler seçiyorum.

من الأفضل ألا تكتب كلمات المرور كي لا يراها الغير.

Şifrelerinizi başkalarının görebileceği yerlere yazmamanız önerilir.

ذهبت ليلى إلى صالون حلاقة كي تضع ملحقات في شعرها.

Leyla saçlarını uzatmak için bir kuaföre gitti.

كان يجب على سامي أن يقوم بشيء كي ينقذ حياته.

Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.

كان الأمر صعبا جدّا بالنّسبة لسامي كي يجد منصب شغل.

Sami yeni bir iş bulmanın çok zor olduğunu fark etti.

لذلك عدت في الصيف التالي إلى تلك المدرسة كي أكمل دراستي.

Böylece bir sonraki yaz Almancada akıcılık kazanmak için geri döndüm.

ومجدداً: يجب أن تكون الذاكرة في وضعية التعديل كي ينجح ذلك.

Yineliyorum bunun çalışması için bellek, düzenleme modunda olmalıydı.

ذهبت إلى المسرح في وقت مبكر جدا كي أجد مقعدا جيدا.

İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.

ذهب سامي إلى منزل ليلى كي يقضي المزيد من الوقت معها.

Fadıl, onunla daha fazla vakit geçirmek için Leyla'nın evine gitti.

كان سامي ذاهبا إلى القاهرة كي يمضي بعض الأيّام مع ليلى.

Sami, Leyla ile birkaç gün geçirmek için Kahire'ye gidiyordu.

في عام ٢٠٠٨ انتقلت إلى بيروجيا في إيطاليا كي أدرس اللغة الإيطالية.

2008'de İtalyanca okumak için İtalya, Perugia'ya gittim.

كان لدي ما يكفي من الوقت كي أتحدث مع العديد من الأصدقاء.

Benim birçok arkadaşlarla konuşmak için bol bol vaktim vardı.

في ولاية كاليفورنيا، عليك دراسة تربية الأطفال الصّغار كي تعمل في روضة.

Kaliforniya'da, bir çocuk yuvasında çalışmak için erken çocukluk eğitimi almanız gerekir.

‫الذي ارتطم مما أدى إلى انزلاقه‬ ‫فحاولت التقاطه كي لا يسقط على الأرض،‬

elim çarptı, denizkestanesi kaydı, yere düşmesin diye elimle yakaladım,

غدا سنذهب إلى المدرسة كي نسجل أنفسنا في الدرس الذي نريد الالتحاق به.

Almayı istediğimiz derslere kayıt yaptırmak için yarın okula gidiyoruz.

إن أتيت إلى مدينة ريو، فلا تنسَ أن تتّصل بي كي أكون مرشدك.

Rio'ya gelirsen rehberin olmam için beni aramayı unutma.

- أتى سامي إلى البار كي يتناول فطور الصّباح.
- ذهب سامي للبار لتناول الافطار

Sami, kahvaltı etmek için bara geldi.

كانت ليلى فتاة مصمّمة و غير متعلّمة و من الأرجح أنّها لم تكن راشدة بما يكفي كي تصبح أمّا.

Leyla tek yönlü, eğitimsiz bir kızdı ve muhtemelen anne olmak için fazla olgunlaşmamıştı.