Examples of using "صديق" in a sentence and their turkish translations:
Bir arkadaşım var.
Köpek insanın en iyi arkadaşıdır.
bir çocukluk arkadaşımı,
- Tom, benim bir arkadaşımdır.
- Tom benim bir arkadaşımdır.
Sen böyle iyi bir arkadaşsın.
Tom ile arkadaş oldum.
Kızımın hayali bir arkadaşı var.
O, bir çocukluk arkadaşıdır.
- Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- En iyi arkadaşım bir kitaptır.
- O bir arkadaş mı?
- O bir dost mu?
O benim erkek kardeşimin arkadaşıdır.
Sami başka bir arkadaştır.
Mahalleden bir arkadaşı var
O bir arkadaşın arkadaşıdır.
O güvenilir bir arkadaştı.
Tom Mary'nin arkadaşı değil.
Sami'nin Müslüman bir arkadaşı var.
Sonra benim çocukluk arkadaşım bana dedi ki;
normalde bunu size bir arkadaşınız söylese
bir arkadaşımız soruyor ya saçlarım asıl olmuş
Çiğdem Buse Taş ismindeki bir arkadaşımız
Yakın bir arkadaşım aradı dedi ki yobaz ne yapıyosun
Rıfat58 isimli bir arkadaşımız ise şunu söylemiş
Tom adında bir arkadaşın var mı?
Ben bir arkadaş ile alışverişe gittim.
İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.
Babası ünlü bir aktör olan bir arkadaşım var.
Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.
- Çin'de başka bir arkadaşım var.
- Çin'de bir arkadaşım daha var.
Sapparo'da yaşayan bir arkadaşım var.
Yanlış yaptığınız her şeyi ve hayatınızda yanlış olan her şeyi
bir arkadaşın düğününe davet edilmeyince
ama onların ihtiyacı güler yüzlü birini,
Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.
Facebook'ta kaç arkadaşın var?
- Tom benim arkadaşımdır.
- Tom benim arkadaşım.
Düşmanımın düşmanı dostumdur.
Ben Robert'in bir arkadaşıyım.
Sen Tom'un arkadaşısın, değil mi?
Tom bir arkadaşla Boston'a gitti.
Sami, Ferit'in üniversite arkadaşıydı.
Çok uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım
Çok yakın bir dostum ve aslında eskiden birlikte çalışmıştık.
ya geç gelip yada hiç gelmeyen arkadaşınız yok mu?
Bir arkadaşının seni görünce sevinip el sallaması, selam vermesi gibi.
Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
NASA için çalışan bir arkadaşım var.
Sami, Ferit'in en yakın arkadaşı Rami tarafından öldürüldü.
ilkokula başladığım zaman arkadaşım olacak, dostum olacak,
Fransız arkadaşlarımdan biri geldi ve dedi ki,
geçmişte bir arkadaşa bakıp çıkacaktım ile başlayıp günümüze kadar gelişerek gelen yalanlar
Dan, Southampton'daki bir arkadaşınızı ziyaret etmek için Londra'daki evinden ayrıldı.
Çocuğunuzu, yakın bir arkadaşınızı ya da duygusal partnerinizi düşündüğünüzde
İngiltere'de bir arkadaşım var.
Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.
Birinci sınıfa giderken bir aile dostumuz bana bir tavsiyede bulundu
Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.
Jamal'den sonra onun başka bir erkek arkadaşı olduğunu sanmıyorum.
Saat 16:00 civarında Lannes'ın eski arkadaşı General Pouzet bir top güllesiyle vuruldu ve önünde öldürüldü.
yanlışlıkla bile girdiysen kredi kartı bilgilerini at bir tane mail al paranı geriye arkadaş yahu