Translation of "وتسعمائةٍ" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "وتسعمائةٍ" in a sentence and their turkish translations:

اغسطس عام الفٍ وتسعمائةٍ وخمسةٍ وسبعين وباحد ليالي العاصمة

bin dokuz Ağustos Yüz yetmiş beş ve gecelerden birine İngiliz

بريطانيا انهاها اتصالٌ هاتفيٌ وصل لبشار عام الفٍ وتسعمائةٍ

ailesiyle ilişkisini daha da güçlendiren şey , İngiltere'de

الفيروس لاول مرةٍ في ماليزيا عام الفٍ وتسعمائةٍ وثمانيةٍ

defa ortaya çıktı virüstür. Daha sonra

الفٍ وتسعمائةٍ وتسعةٍ وتسعين دون توضيحاتٍ تذكر. وتؤكد منظمة

tahttan indirilene kadar . Sağlık Örgütü , bu virüsün domuzlar ve etleri

الذي افتتح عام الفٍ وتسعمائةٍ وتسعةٍ وسبعين. وبات محطةً

. Ve ayrıcalıklı konumu nedeniyle ticari nakliye gemileri için önemli bir istasyon haline geldi

لندن الشهيرة عام الفٍ وتسعمائةٍ وستةٍ وتسعين. اختصاصٌ لم يعجب

Üniversitesi'ne bağlı , bin dokuz yüz doksan altı.

الى سوريا عام الفٍ وتسعمائةٍ وتسعين على ابن الرئيس السوري

ziyaretinde tanıştığı Arap ve İngiliz kültürlerini birleştiren

الف وتسعمائةٍ وثمانيةٍ وستين حينها سعى الشيخ زايد ال نهيان

tek bir devlet ilan etmek amacıyla mütevazı kıyı kentlerini birleştirmeye

في الثاني من ديسمبر عام الفٍ وتسعمائةٍ وواحدٍ وسبعين اعلن

Şeyh Zayed, altı emirliğin de yer aldığı Birleşik Arap Emirlikleri'nin kurulduğunu

رغم ذلك لم يدم المبنى طويلاً. حيث هدم عام الفٍ وتسعمائةٍ

. Binanın ağırlığı daha fazladır ve kuvvetli rüzgarlara dayanabilir.