Examples of using "قابلة" in a sentence and their turkish translations:
açılıp kapanan ranzalı yatak inşa ettik.
Bunların hepsi ölçülebilir.
Günümüzde bütün ürünler değiştirilebilir.
Katlanabilir güneş ocakları var.
ve ekipler uydulara bağlanabilen şişirilebilir antenler
Bu yapılar taşınılabilir ya da şişirilebilir olamaz mı?
Ve sadece hayatı daha yaşanır yapmak değil
önceden aşılamayan sorunlara çözümler bulabiliriz.
Patagonya'yı yerleşilebilir kılmalıyız, ki bu mümkün. Atacama Çölü'nün iklimini değiştirebiliriz.