Translation of "سأذهب" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "سأذهب" in a sentence and their turkish translations:

سأذهب معك.

- Sizinle geleceğim.
- Seninle gelebilirim.

سأذهب إلى المدرسة.

Okula gideceğim.

سأذهب إلى الإجتماع.

Ben toplantıya gideceğim.

سأذهب إلى أثينا.

Atina'ya gideceğim.

سأذهب إلی الشاطئ.

Sahile gideceğim.

سأذهب وآخذ حمّاما.

Ben duş almaya gideceğim.

سألتني إلى أين سأذهب.

Nereye gittiğimi sordu.

سأذهب إن ذهب توم.

- Tom giderse giderim.
- Tom giderse ben de giderim.

كيف سأذهب؟ يلزمني المال.

seksen bir iline gideceğim.'' Nasıl gideceğim? Para lazım.

سأذهب إلى مطعم ياباني.

Arabayla bir Japon restoranına gideceğim.

سأذهب إلى هناك اليوم.

Bugün oraya gideceğim.

سأذهب إلى طوكيو غدا.

Yarın Tokyo'ya gideceğim.

سأذهب إلى أوروبا الاسبوع المقبل.

Ben önümüzdeki hafta Avrupa'ya gidiyorum.

سأذهب إلى فرنسا لأدرس الرسم.

Ben resim eğitimi almak için Fransa'ya gideceğim.

سأذهب بغض النظر عن مجيئه.

O gelse de gelmese de, ben gideceğim.

سأذهب إلى لندن في الصيف.

Bu yaz Londra'ya gidiyorum.

أنا تعب. سأذهب إلى السرير.

- Yorgunum. Yatmaya gidiyorum.
- Yoruldum. Yatacağım.

‫سأذهب من الجهة الأخرى!‬ ‫أين ذهب؟‬

Diğer taraftan gidelim! Nereye gitti?

- أنا ذاهب.
- سأذهب الآن.
- سوف أذهب.

- Gideceğim.
- Gidiyorum.

إما سأذهب إلى شرناق وأصبح المدعي العام

Ya Şırnak'a gideceğim Cumhuriyet Savcısı olacağım

سأذهب إلى هناك حتى و لو أمطرت.

Yağmur yağsa bile oraya gideceğim.

لو كان الجو جيدًا، سأذهب إلى الحديقة

Hava iyi olursa, parka giderim.

لا تقلق بشأن ذلك, أنا سأذهب بنفسي.

Bunun için endişelenme. Kendim gideceğim.

حتى و لو أمطرت، سأذهب للسباحة غدا.

Yağmur yağsa bile, yarın yüzmeye gideceğim.

أنا جائع، لذلك سأذهب لتناول بعض الطعام.

Açım, bu yüzden yiyecek bir şeyler alacağım.

سأذهب إلى قطاع الخدمات اللوجستية، وسأكون مدير مساعد،

Lojistik sektörüne giriyorum, yönetici asistanlığı yapacağım,

رسمت أحلامًا وقلت: "سأذهب إلى 81 محافظة بتركيا."

Hayaller kurdum, dedim ki ''Ben Türkiye'nin

- سأذهب إلى أمريكا غداً.
- سأغادر إلى أمريكا في الغد.

Yarın Amerika'ya gideceğim.

إني جائع لذا سأذهب لآكل شيئا يصبّرني حتى الغداء.

Ben açım; bu yüzden beni akşam yemeğine kadar idare edecek bir aperitif hazırlayacağım.

"إذا لم يأت أحد آخر معي، سأذهب وأقاتل التتار لوحدي!"

"Kimse gelmeyecekse ben tek başıma gidip tatarlarla tek başıma savaşacağım." diye ekledi

ثم قلت، ليست لدي حياة في هذا المكان الصغير، سأذهب إلى إسطنبول.

Sonra dedim ki; bu küçük yerde bana bir hayat yok, ben İstanbul'a gideceğim.