Translation of "بمجرد" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بمجرد" in a sentence and their turkish translations:

بمجرد الضغط على زر.

Sadece tek bir düğmeye basılarak.

بمجرد أنه يصادف عيد ميلاد شخص٬ أو بمجرد أنه عيد الميلاد المجيد

Sırf birinin doğum günü veya sadece Noel diye

‫وهذه، بمجرد أن أخرجت أحشائها...‬

ve temizledikten sonra

بمجرد أن تدرك أن لديك تحيزًا،

"Sıska insanları sevmem"gibi

‫بمجرد أن أرميها سيصبح لدينا التزاماً.‬

Bu gittikten sonra mecbur kalacağız.

بمجرد أن تعلمت قبول جسدي وحدوده،

vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman

ولكن بمجرد أن أبالغ في ذلك

fakat bir keresinde işi biraz fazla abartıp

بمجرد وصول نابليون ، أمر دافوت بالانسحاب.

Napolyon gelir gelmez Davout'a geri çekilmesini emretti.

قال لي، "بمجرد الخروج من هنا،

Bana dedi ki, ''Buradan çıkar çıkmaz

قد لا تعرف هذا بمجرد النظر إلي،

Bunu bana bakarak anlamıyor olabilirsin

بمجرد أن نفهم أن الأشخاص الذين يشبهوننا

Irkçılık düşüncesinin en başta bizim gibi görünen

‫بمجرد أن تصنعه،‬ ‫يصبح لديك حماية هائلة.‬

Bunu inşa ettikten sonra inanılmaz bir korunmanız olur.

بمجرد تسجيل أي شخص الدخول على الخادم،

Birisi sunucuya girer girmez,

من الآن فصاعداً٬ سأنهي الأمور بمجرد معرفتي

Bundan sonra, anladığım an son vereceğim.

‫وهذه، بمجرد أن أخرجت أحشائها...‬ ‫تكون مُعدة للطهي.‬

ve temizledikten sonra  pişmeye hazır olacak.

ولكن بمجرد أن توقفت عن التفكير في نفسي

Ama kendimden bana tanı konulmadan önceki halim olmayı

بمجرد أن قطع جيب بوش كلمة ترامب ، أهانه

bir keresinde Jeb Bush Trump'ın sözünü kestiğinde onu aşağılayıcı bir şekilde

بمجرد أن نرى صورة اللُغز، تصبح صورًة في عقولنا.

Bir yapbozun resmini görünce aklımızda da bir resim oluşur.

بمجرد ارتفاع منسوب المياه. كما سيكون الوضع مماثلاً بالنسبة

görülüyor . Durum Danimarka ve Belçika için de benzer olacak

‫أسد البحر الضخم هذا‬ ‫لم يبلغ هذا الحجم بمجرد تناول الأسماك.‬

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

لذا، بمجرد أن تدرك أنك قد بدأت بإعداد صورة مسبقة في ذهنك،

Yani, zihninizde önceden oluşturulmuş bir resim olduğunu öğrendikten sonra

ولكن بمجرد أن وصلوا بين كتيبة كوسي الخفية، أعطى اللورد الإفرنجي الإشارة!

Ama Couchy'nin gizli ekibine düşer düşmez, Fransa Kralı işaret verdi!

عرف حنبعل أنه تعرض للتطويق وأنه بمجرد أن تتضاءل إمداداته، سيضطر إلى

Hannibal etrafının çevrildiğini biliyordu ve erzakı azalacak olursa süvarilerinin kullanışsız olacağı...

‫بمجرد أن يلسع، فالأمر يتطلب بضع دقائق‬ ‫حتى يبدأ مفعول سم القنفذ البحري.‬

Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.

‫المشكلة هي أنني بمجرد أن أنزل عليه،‬ ‫سأصبح محاصراً. ليس بالإمكان العودة لفوق.‬

Sorun şu ki buradan indikten sonra devam etmek zorunda kalacağım. Yukarı çıkış yok.

‫المشكلة هي أنه بمجرد ‬ ‫أن يقل الأكسجين الذي تحصل عليه‬ ‫يبدأ عقلك في خداعك.‬

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

لكن بمجرد أن كانوا في منتصف الطريق، كشف حنبعل عن فخه وأطلق العنان لفرسانه

Ama nehrin ortasına geldiklerinde Hannibal tuzağını kurdu ve süvarilerini saldı.

بمجرد أن وصلت أخبار عن إقتراب العدو إلى كاتبوغا، خرج في مسيرة للقاء الجيش الإسلامي

Kitbuqa ya düşmanın yaklaştığı haberi geldiği gibi oda İslam ordusuyla buluşmaya gitti.

‫بمجرد أن يخترق جلدك،‬ ‫يمكنه أن يتسبب في حدوث بثور،‬ ‫ويمكنه أن يجعل يديك تنزفان،‬

Bu şey derime nüfuz ederse su toplamasına neden olabilir. Ellerinizi kanatabilir

- ما إن وصل إلى المطار حتى اتصل بمكتبه.
- بمجرد وصوله إلى المطار، قام بالإتصال بمكتبه.

Havaalanına gelir gelmez ofisini aradı.