Translation of "Yüzme" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Yüzme" in a sentence and their spanish translations:

Nehirde yüzme.

No nades en el río.

Yüzme kolaydır.

Nadar es fácil.

Yüzme hobimdir.

Nadar es mi pasatiempo.

- Yüzebilirim.
- Yüzme biliyorum.

Sé nadar.

Yüzme benim hobim.

Nadar es mi pasatiempo.

Mary yüzme takımında.

María está en el equipo de natación.

Yüzme kaslarımızı geliştirir.

Nadar desarrolla nuestros músculos.

Yüzme iyi egzersizdir.

- Nadar es un buen ejercicio.
- Nadar es buen ejercicio.

Yüzme öğrenmek istiyorum.

Quiero aprender a nadar.

Otelin yüzme havuzunu kullanabilirsiniz.

Puedes usar la piscina del hotel.

- Yüzme kolaydır.
- Yüzmek kolaydır.

- Nadar es fácil.
- Nadar es sencillo.

Yüzme hoşlandığım bir şeydir.

La natación es algo que disfruto.

Onu yüzme havuzuna itti.

Ella le empujó a la piscina.

O yüzme öğrenmek istiyor.

Ella quiere aprender a nadar.

Ben bir yüzme kulübündeyim.

Soy miembro del club de natación.

Yüzme, benim için kolaydır.

Nadar es fácil para mí.

Bir yüzme havuzumuz yok.

No tenemos una piscina.

O, yüzme havuzuna gitti.

Ella se ha ido a la piscina.

Maria benim yüzme takımımda.

María está en mi equipo de natación.

Tom yüzme havuzuna atladı.

Tom saltó a la piscina.

Yüzme havuzu halka açık.

La piscina está abierta al público.

Yüzme sağlığınız için iyidir.

Nadar es bueno para tu salud.

Yüzme kulübünün bir üyesiyim.

Soy miembro del club de natación.

Ben yüzme kulübüne üyeyim.

Pertenezco al club de natación.

- Sen yüzebiliyor musun?
- Yüzebilir misin?
- Yüzme biliyor musun?
- Yüzme biliyor musunuz?

¿Sabes nadar?

O yüzme şampiyonluğunu kazanacağından emin.

Seguro que gana el campeonato de natación.

O, kediyi yüzme havuzuna itti.

Él ha empujado el gato a la piscina.

Onun bir yüzme havuzu var.

Él tiene una piscina.

Hiç kimse yüzme havuzunda değildi.

- No había nadie en la pileta.
- No había nadie en la piscina.
- No quedaba nadie en la piscina.

John yüzme kulübünün bir üyesidir.

John está apuntado al club de natación.

Tom'un bir yüzme havuzu var.

Tom tiene una piscina.

O büyük bir yüzme şampiyonu.

Él es un gran campeón de natación.

- Tom yüzemez.
- Tom yüzme bilmez.

Tom no sabe nadar.

Yüzme havuzunda üç çocuk var.

Hay tres niños en la piscina.

Mike yüzme kulübünün bir üyesi midir?

¿Es Mike miembro del club de natación?

Okul güzel bir yüzme havuzuyla övünür.

La escuela se jacta una excelente piscina.

Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.

Ellas fueron a la piscina pública.

Tom 30 yaşına kadar yüzme öğrenmedi.

Tom no aprendió a nadar hasta que tuvo treinta años.

- Yüzme bacakları güçlendirir.
- Yüzmek bacakları güçlendirir.

Nadar fortalece las piernas

John yüzme yarışmasında sınıfını temsil etti.

John representó a su clase en la competencia de natación.

Yüzme bilmediğimden plaja gitmeyi tercih etmedim.

Como no sabía nadar, preferí no ir a la playa.

- Yüzemezsin, değil mi?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?

No sabes nadar, ¿verdad?

Onlar yüzme havuzlu bir ev satın aldılar.

- Ellos compraron una casa con pileta.
- Compraron una casa con piscina.

Sanırım hangi yüzme kulübüne katılacağım fark etmez.

Supongo que no hace ninguna diferencia a qué club de natación me una.

Daha küçük bir akıntıda bana yüzme alıştırması yaptırdılar.

hicimos pruebas en tramos más fáciles.

O yüzme havuzunda yüzerken kilitli dolabının anahtarını kaybetti.

- Ella perdió la llave de su locker mientras nadaba en la alberca.
- Ella perdió la llave de su consigna mientras nadaba en la piscina.
- Ella perdió la llave de su ropero mientras nadaba en la piscina.

Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.

Tom puede nadar más rápido que cualquier otro de su clase de natación.

- Yüzme öğrenmek çok kolaydır.
- Yüzmeyi öğrenmek çok kolay.

Es muy fácil aprender a nadar.

Senkronize yüzme, kızlar ve kadınlar için güzel bir spordur.

El nado sincronizado es un deporte hermoso para niñas y mujeres.

On üç yaşın altındaki çocuklar bu yüzme havuzuna kabul edilmemektedir.

Los niños de menos de trece años no son admitidos en esta piscina.

Kız kardeşim yüzme için içeriye girerken ben tenis için içeriye girerim.

Yo me dedico al tenis mientras que mi hermana se dedica a la natación.

Yüzme havuzu, barbekü, futbol sahası ve bilardo masalı kır evi tamamlandı.

- Era una casa quinta completa, con pileta, parrilla, campo de fútbol y mesa de billar.
- Era una casa de campo muy completa, con piscina, barbacoa, campo de fútbol y mesa de billar.

- Yüzme vücudun bütünü için iyi bir egzersizdir.
- Yüzmek, tüm vücut için iyi bir egzersizdir.

Nadar es un buen ejercicio para todo el cuerpo.