Translation of "Verilen" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Verilen" in a sentence and their spanish translations:

verilen isimdir. Tamam.

para evitar el roce. Muy bien.

Verilen zamanda bitirmeliyim.

Tengo que terminarlo en un tiempo dado.

Bize verilen senaryo buydu.

Este es el guión que nos han dado.

Yukarıda verilen örneğe bak.

Véase el ejemplo dado más arriba.

Verilen dozdan altı ay sonra,

Tras seis meses de tratamiento,

Girişimcilik tavsiyeleri verilen bir toplantıda

Para un círculo de asesoramiento empresarial de extraños

Columbia'da "düzenleyici odak" adı verilen

Fue en Columbia donde aprendí sobre una teoría psicológica social

Bize filmde verilen mesaj neymiş

¿Cuál fue el mensaje que nos dieron en la película?

Karanlık Enerji Ölçümü adı verilen

Formo parte de un proyecto llamado "Dark Energy Survey",

Filmde verilen mesajda ise şu vardı

el mensaje dado en la película tenía el siguiente

Her zaman söz verilen zamanda gel.

- Siempre llega a la hora acordada.
- Siempre viene a la hora prometida.

- Vaatler yeterli değil.
- Verilen sözler nafile.

No basta con prometer.

Ve bu grip aşısına verilen tepkiyi ölçtüler.

y registraron la respuesta a esta inyección.

Filmin başında verilen mesaj şuydu; ikiz kardeşler

El mensaje dado al comienzo de la película fue este; gemelos

İnsanların orada İsa'ya verilen tepkiler resmedilmiş aslında

Las reacciones de las personas a Jesús allí son en realidad representadas

Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.

Una promesa hecha bajo amenaza no tiene validez.

Ancak nadiren geleneksel silahlara verilen araştırma türü ile.

pero raras veces se hace con el escrutinio que se le hace con armas tradicionales.

ölüm girdabı adı verilen bir duruma yakalanıyor bazen

a veces queda atrapado en una condición llamada vórtice de muerte

Onları hayatta tutan tek şey yüksek dozda verilen antibiyotikler.

que lo único que les mantiene con vida es una dosis descomunal de antibióticos.

Dört adı verilen bir hastalığın kurbanı olmasına neden oluyor.

un ambiente adecuado para el crecimiento del banano, el calentamiento global hace que las plantaciones de

Verilen büyük bilimsel çabalara rağmen kesin bir tedavi yöntemi bulamadık.

Y a pesar de grandes logros científicos, aún no encontramos una cura definitiva.

Bu gerçek, bizi kişiselleştirilmiş ilaç adı verilen bir şey düşünmeye itti.

Este dato nos obliga a considerar algo llamado medicina personalizada.

Önceden ücretsiz çalışan Boyarlara(macar taraflarındaki şövalyelere verilen ad) para öder

El hace cumplir los impuestos para los boyardos, quienes fueran previamente exentos de esto.

Ki bu ceza, birçok eyalette ikinci derece cinayete verilen cezadan daha fazla.

que es más de lo que muchos estados aplican por asesinato en segundo grado.

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

El calamar luciérnaga genera su propia luz mediante células especiales llamadas fotóforos.

Meyve vermeden önce portakal ağaçları "azahar" adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.

Antes de dar fruto, los naranjos dan una flor llamada azahar.

Özgürlük sadece size verilen bir şey değil. Bunun için savaşmanız ve kendiniz ele geçirmeniz gerekir.

La libertad no es algo que solo se te ha dado. Tienes que luchar por ella y aprovecharla por ti mismo.

Columbus onun nereye gittiğini ya da nerede olduğunu bilmiyordu ve onu bir kadın tarafından ödünç verilen parayı kullanarak yaptı.

Colón no sabía adónde iba, ni dónde estaba, y lo hizo con el dinero de una mujer.

Siraküza Kralı, Romalı müttefiklerini bu konuda uyardı ve Sicilya'daki Romalı Praetor* derhal harekete geçti. *(Eski Roma'da vatandaşlar arasındaki uyuşmazlıkları çözen yargıç ve yönetici konumunda olan yetkililere verilen isim)

El rey siracusiano informa a sus aliados sobre esto, y el pretor romano en Sicilia reacciona prontamente.