Translation of "Siyah" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Siyah" in a sentence and their spanish translations:

Kedi siyah.

El gato es negro.

Benimki siyah!

¡El mío es negro!

Atım siyah.

Mi caballo es negro.

Kalem siyah.

El lápiz es negro.

- Siyah sana yakışıyor.
- Siyah sana uyar.

El negro te queda bien.

- Araban siyah mı?
- Arabanız siyah mı?

- ¿El color de su carro es negro?
- ¿Tu auto es negro?

Bu kedi siyah. Köpek de siyah mı?

Este gato es negro. ¿El perro también?

Evet, bakın, siyah.

¡Sí, miren, es negro!

Evet, bakın, siyah!

¡Sí, miren, es negro!

Siyah gözlerim var.

Tengo los ojos negros.

Çiçek siyah değil.

La flor no es negra.

Siyah köpek koştu.

El perro negro corría.

Siyah ayakkabıları severim.

Me gustan los zapatos negros.

Tom siyah giyinmişti.

Tomás estaba vestido de negro.

Siyah olan benimki.

- El negro es mío.
- La negra es mía.

O, siyah giymişti.

Ella iba vestida de negro.

Siyah sana yakışıyor.

Te sienta bien el negro.

Bu araba siyah.

Este coche es negro.

Siyah saçlarım var.

Tengo el pelo negro.

Siyah değil mi?

¿No es negra?

- Kediniz siyah.
- Kediniz siyahtır.
- Kedin siyah.
- Kedin siyahtır.

Tu gato es negro.

- Siyah bir gözüm var.
- Siyah gözlerim var.
- Gözüm morardı.

- Tengo un ojo a la funerala.
- Tengo un ojo morado.

- O, siyah bir şapka giyiyordu.
- Siyah bir şapka takıyordu.

- Llevaba un sombrero negro.
- Ella usaba un sombrero negro.
- Usaba sombrero negro.

Siyah beyaz televizyonumuz vardı

Teníamos una televisión en blanco y negro

Bu bölge tamamen siyah,

Esta zona está negra;

Avusturalya siyah köpek yarasasında

Perro negro australiano en murciélago

Onların siyah saçı var.

Tienen el pelo negro.

Her zaman siyah giyinir.

Ella siempre se viste de negro.

O çocuk siyah saçlı.

Ese chico tiene el pelo negro.

Bacadan siyah duman çıktı.

Un humo negro salió de la chimenea.

O, siyah değil mi?

- ¿No es negro?
- ¿No es negra?

Dul kadın siyah giyinmişti.

La viuda estaba vestida de negro.

Siyah kediler kötü şanstır.

Los gatos negros traen mala suerte.

Tom tamamen siyah giyinmişti.

Tom estaba vestido entero de negro.

Siyah kumaş ışık emer.

La ropa negra absorbe la luz.

Şüpheli siyah bir erkek.

El sospechoso es un varón de raza negra.

O tümüyle siyah giyindi.

Ella estaba vestida entera de negro.

Şu siyah bulutlara bak.

Mira esas nubes negras.

Gökyüzü siyah bulutlarla dolu.

El cielo está lleno de nubes oscuras.

Her zaman siyah giyer.

Ella siempre está vestida de negro.

O siyah değil mi?

- ¿No es negro?
- ¿Acaso no es negro?
- ¿No es negra?

Siyah bir araba sürerim.

Yo ando en un auto negro.

Tom'un siyah saçı var.

Tom tiene el pelo negro.

Tom tamamen siyah giymişti.

Tom se había vestido totalmente de negro.

Siyah bulutlar gökyüzünü kapladı.

Nubes oscuras se extendieron a lo largo del cielo.

Şu siyah olan benim.

El negro es mío.

Siyah çikolata sever misin?

¿Te gusta el chocolate amargo?

Siyah bir kedim var.

Tengo un gato negro.

Kulübün renkleri mavi-siyah.

Los colores del club son el azul y el negro.

- Tom hep siyah giyer.
- Tom her zaman siyah elbiseler giyer.

Tom siempre viste de negro.

- Tom siyah bir şapka giyiyordu.
- Tom'un başında siyah bir şapka vardı.
- Tom siyah bir şapka takıyordu.

Tom estaba usando un sombrero negro.

"Peki hangi rengi istiyorsun, beyaz mı yoksa siyah mı?" "Elbette siyah."

«¿Y cuáles te pides tú, las blancas o las negras?» «Las negras, por supuesto.»

- Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
- Köpekler, etrafı siyah - beyaz görür.

Los perros ven en blanco y negro.

Tıpkı siyah bir duman gibi.

como humo negro.

Bu tür siyah topların yanında

que podrían hacer que muchas cosas volaran por los aires,

Kömür her zaman siyah değildir.

El carbón no es siempre negro.

Tom siyah bir kedi besliyor.

Tom tiene un gato negro.

Siyah bir kedi masanın altındaydı.

Debajo de la mesa había un gato negro.

O her zaman siyah giyinir.

- Ella siempre se viste de negro.
- Ella siempre viste de negro.

Siyah tavuklar beyaz yumurtalar yumurtlar.

Las gallinas negras ponen huevos blancos.

Asyalılar genellikle siyah saça sahiptir.

Los asiáticos generalmente tienen pelo oscuro.

O siyah arabanın arkasına saklandı.

Él se escondió detrás del auto negro.

Bu resim siyah ve beyaz.

- El cuadro está en blanco y negro.
- La imagen está en blanco y negro.

Büyük bir siyah köpeğim var.

Tengo un perro negro grande.

Napoleon Bonaparte siyah kedilerden korkardı.

A Napoleón Bonaparte le daban miedo los gatos negros.

Bu siyah çanta senin mi?

¿Esa bolsa negra es tuya?

Siyah ceketler bu kış moda.

Los abrigos negros están de moda este invierno.

Siyah giyinen bir kadın görüyorum.

Veo a una mujer vestida de negro.

Tom'un siyah bir bisikleti var.

Tom tiene una bicicleta negra.

Bazı fotoğraflar siyah-beyaz basıldı.

Algunas fotos se imprimieron en blanco y negro.

Siyah bulutlar kent üzerinden geçiyordu.

Nubes negras flotaban por sobre la ciudad.

Tom sadece siyah elbiseler giyer.

Tom solo usa ropa negra.

Tom siyah gömleğini nadiren giyer.

Tom rara vez se pone su camisa negra.

Tom'un siyah bir köpeği var.

Tom tiene un perro negro.

Tom siyah çerçeveli gözlük takıyor.

Tom tiene puestas unas gafas de montura negra.

O siyah bir şapka takıyor.

Lleva un sombrero negro.

Bana iki siyah gömlek verin.

Dame dos camisetas de las negras.

Siyah köpek, beyaz kediyi izliyor.

El perro negro ve al gato blanco.

O siyah erkeklere cazip geliyor.

A ella le atraen los negros.

O siyah çanta senin mi?

¿Es tuya esa bolsa negra?

Ben siyah olanını tercih ederim.

Prefiero el negro.

Onun siyah bir gömleği var.

Él tiene una camisa negra.

Tom'un siyah bir kedisi var.

Tom tiene un gato negro.

Benim siyah bir köpeğim var.

Tengo un perro negro.

O, siyah bir şapka giyiyordu.

- Llevaba un sombrero negro.
- Ella usaba un sombrero negro.
- Usaba sombrero negro.

- Kahveyi siyah çaydan daha çok severim.
- Ben kahveyi siyah çaydan daha fazla severim.

Me gusta más el café que el té negro.

siyah ve beyaz erkeklerin şeytanlaştırılma hikayeleri

La fuente histórica de la demonización de los hombres negros y blancos