Translation of "Sınıf" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Sınıf" in a sentence and their spanish translations:

- Biz sınıf arkadaşlarıyız.
- Biz sınıf arkadaşıyız.

Somos compañeros de clase.

İkinci sınıf öğrencisiyiz.

- Somos de segundo.
- Somos de segundo año.

- O bir sınıf değil.
- Orası bir sınıf değil.

No es un salón de clases.

Yedinci sınıf geri dönüştürülemez.

Todo el 7º grado no se puede reciclar.

Sınıf dört gruba ayrıldı.

La clase estaba dividida en cuatro grupos.

O ikinci sınıf öğrencisi.

Ella es un estudiante de segundo año.

O benim sınıf arkadaşım.

Él es mi compañero de clase.

Onların sınıf öğretmeni kimdir?

¿Quién es su profesor jefe?

O sınıf çok küçük.

Esa aula es demasiado pequeña.

Bugün bütün sınıf burada.

Hoy está aquí toda la clase.

Bu sınıf çok büyük.

Esta sala de clases es muy grande.

Bizim sınıf düzenli tutuldu.

- Nuestro salón de clase se mantenía limpio.
- Nuestra clase se mantenía limpia.
- Nuestra aula se mantuvo limpia.

Onlar benim sınıf arkadaşlarım.

- Son mis compañeros de salón.
- Son mis compañeros de clase.

- O tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içindedir.
- Sınıf arkadaşlarının hepsiyle iyi anlaşıyor.

Él está en armonía con todos sus compañeros de clase.

Sınıf başkanı olmak çok önemliydi.

Ser el vigilante de clase era algo grande.

Sınıf başkanı olmayı çok istiyordum.

Tenía muchas ganas de ser la vigilante de clase.

Sözü geçen aileler sınıf ayrılıkları

familias mencionadas separaciones de clases

Yeni sınıf arkadaşlarınla aran nasıl?

¿Cómo te estás llevando con tus nuevos compañeros de clase?

Geçen yıl birinci sınıf öğrencisiydim.

El año pasado yo era novato.

Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.

El niño no estaba humillado por la risa de sus compañeros.

Sınıf arkadaşları onunla dalga geçti.

Sus compañeros se burlaron de él.

Sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

Sus compañeros de salón se burlaron de él.

O, sınıf arkadaşı ile evlendi.

Ella se casó con su compañero de escuela.

Erkek kardeşim birinci sınıf öğrencisi.

Mi hermano es un novato.

Sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

Él se lleva bien con sus compañeros.

Yeni sınıf arkadaşlarımla iyi geçiniyorum.

Me llevo bien con mis compañeros nuevos.

Bizim sınıfımız küçük bir sınıf.

Nuestra clase es pequeña.

Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.

Él intenta mantenerse al día con sus compañeros.

Tom ve Mary sınıf arkadaşıydı.

Tom y Mary son compañeros de clase.

Bu sınıf kırk öğrenciden oluşur.

Esta clase está formada por cuarenta alumnos.

Bütün sınıf yeni öğretmeni bekledi.

- La clase entera esperó al nuevo profesor.
- Todo el curso esperaba al nuevo profesor.

Sınıf arkadaşlarınız hakkında kötü konuşmayın.

No hables mal de tus compañeros.

O bir ikinci sınıf öğrencisidir.

Ella es un estudiante de segundo año.

Tom sınıf içinde uykuya daldı.

Tom se quedó dormido en clases.

Boston'a ikinci sınıf iki bilet, lütfen.

Dos billetes de segunda clase a Boston, por favor.

Birinci sınıf bir şarkıcı olarak tanınıyordu.

Fue reconocido como un cantante de primera clase.

O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

Abogó por abolir la distinción de clases.

Erkek kardeşim üniversite birinci sınıf öğrencisidir.

Mi hermano es un novato.

O, bütün sınıf arkadaşlarına karşı samimidir.

- Él se lleva bien con todos sus compañeros.
- Él es amistoso con todos sus compañeros.

Sınıf arkadaşları ile arkadaş olmaya çalıştım.

Intenté hacerme amigo de los compañeros de clase.

Kız kardeşim lise sınıf arkadaşıyla evlendi.

Mi hermana se casó con un compañero de la preparatoria.

Birinci sınıf 8. 30'da başlar.

La primera clase empieza a las 8:30.

Ben bir birinci sınıf bileti istiyorum.

Quisiera un pasaje de primera clase.

Öğlenleyin sınıf arkadaşlarımla öğle yemeği yiyorum.

Al mediodía, almuerzo con mis compañeros.

Bu sınıf sadece otuz öğrenci alabilir.

Esta clase tiene capacidad para solo treinta alumnos.

Bu sınıf 35 tane öğrenciden oluşur.

Esta clase está constituida por 35 alumnos.

Dün yeni sınıf arkadaşlarınla konuştun mu?

¿Ayer hablaste con tus nuevos compañeros de clase?

Yeni sınıf arkadaşlarınla iyi geçiniyor musun?

¿Te llevas bien con tus nuevos compañeros de clase?

Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.

- Ninguno de mis compañeros de clase vive cerca de aquí.
- Ninguno de mis compañeros de clase vive cerca.

Tom sınıf başkanlığı için adaylığını açıkladı.

Tom anunció su candidatura a presidente de curso.

Leyla orta sınıf bir mahallede büyüdü.

Laila creció en un barrio de clase media.

LB: Arifeen Rahman tıp ikinci sınıf öğrencisidir.

LB: Arifeen Rahman es estudiante de Medicina de segundo año.

Siyahi ve Latin asıllı orta sınıf topluluklarda

en comunidades negras y latinas de clase media,

Bazı insanlar anaokulu veya ilk sınıf öğrencilerinin

Algunos pueden pensar que los niños de kínder o primer grado

Hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

no más allí eran compañeros de clase

Dave sınıf arkadaşlarım arasında en hızlı yüzücüdür.

Dave es el nadador más rápido de todos mis compañeros de clase.

Sınıf arkadaşlarımdan çoğu Fransızcayı oldukça iyi konuşabiliyorlar.

La mayoría de mis compañeros de clase saben hablar francés bastante bien.

Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.

Quiero reservar un camarote de primera clase.

Bu sınıf otuz beş tane öğrenciden oluşur.

La clase tiene treinta y cinco alumnos.

Sınıf arkadaşlarınla konuşuyorken genellikle hangi dili konuşursun?

¿Qué idioma sueles hablar con tus compañeros de clase?

O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

Él se lleva bien con todos sus compañeros de clase.

Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

Los niños ocuparon el aula grande y espaciosa.

Sonra ikinci sınıf başladı ve depresyonum iyice kötüleşti,

A principios del segundo año mi depresión empeoró,

Başlık parası mı dersin, sınıf ayrımı mı dersin

¿Crees que ese es el precio del título o la separación de clases?

Yoksa dışarıya mı dalmış? aynı sınıf ortamı gibi

o se sumerge afuera? al igual que el ambiente del aula

Sınıf o kadar gürültülüydü ki adımım çağrıldığını duymadım.

Hacía tanto ruido en el salón que no oí mi nombre.

O başka bir sınıf arkadaşı kadar hızlı koşar.

Él corre tan rápido como cualquier otro compañero de clase.

Tom sınıf arkadaşlarının birbirlerine daha saygılı davranmalarını istedi.

Tom deseaba que sus compañeros de clase se tratasen con más respeto.

Lise sınıf arkadaşlarınla irtibat kurmaya devam ediyor musun?

¿Te mantienes en contacto con tus compañeros de la preparatoria?

- O, üniversitede birinci sınıf öğrencisidir.
- O bir acemidir.

Está en el primer año de universidad.

Motorlu tekne lisansı olan bir sınıf arkadaşım var.

Tengo un compañero de clase que tiene licencia para navegar lanchas motoras.

Zor zamanlarda bana yardımcı olan sınıf arkadaşlarıma teşekkürler!

¡Gracias a mis compañeros, quienes me ayudaron durante los tiempos difíciles!

O, sınıf arkadaşların ayak uydurmak için mücadele etti.

Le costó seguirle el ritmo a sus compañeros de clase.

Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.

Esta clase se compone de 15 niños y 28 niñas.

Bazı sınıf arkadaşları benim ona çikolata verdiğimi gördü.

Algunos compañeros de clase me vieron dándole chocolate.

O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

Cuando ella empezó a tartamudear, sus compañeros de clase no pudieron evitar reírse.

Sınıf arkadaşım bana yardım etmekten memnun olacağını söyledi.

Mi compañero me dijo que estaría encantado de ayudarme.

Bir süreden sonra ise çileden çıkıyor sınıf ayrımı yüzünden

después de un tiempo, está indignado por la separación de clases

O, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmak zorunda kaldı.

Tuvo que estudiar mucho para ponerse al día con sus compañeros de clase.

Geçen yıl bizim enstitüde yeni bir sınıf binası yapıldı.

Un nuevo aulario fue construido en nuestro instituto el año pasado.

Tom sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha iyi Fransızca konuşur.

Tom habla francés mejor que cualquiera de sus compañeros de clase.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri ona yardım etmeyi teklif etmedi.

Ninguno de los compañeros de Tom se ofrecieron a ayudarle.

Sally'nin sınıf arkadaşları her zaman onu aptal yerine koyuyor.

Los compañeros de Sally siempre se burlan de ella.

Lütfen birinci sınıf bir otelde bana bir oda ayırın.

Resérveme habitación en un hotel de primera clase.

Ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

y quien tuviera la calificación más alta sería el vigilante de clase.

- Sen iyi ve dürüst bir insansın.
- Sen birinci sınıf insansın.

Sois la sal de la tierra.

Lise bir ile ikinci sınıf arasında gizli bir Instagram hesabı açtım.

Entre el primer y segundo año, creé una cuenta secreta de Instagram.

Bu sefer burada ki eleştiri orta sınıf geçinmeyi sağlayan insanlara geldi

esta vez las críticas llegaron a las personas que se ganaron la vida en la clase media

Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek.

Tom y sus compañeros de clase van a ir a un museo de arte mañana por la tarde.

Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.

Kate no es muy popular entre sus compañeros de clase porque ella siempre trata de salirse con la suya.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

Y luego escribe otro poema en una métrica mucho más compleja y de clase alta, y dice

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

Las constantes discusiones de Tom irritan a algunos de sus compañeros. Sin embargo la mayoría de la clase ya aprendió a ignorarlo.