Translation of "Ikinci" in Spanish

0.058 sec.

Examples of using "Ikinci" in a sentence and their spanish translations:

İkinci adım:

Paso número dos:

İkinci olarak;

Dos.

İkinci sorum:

Mi segunda pregunta es:

İkinci olarak,

Segundo,

İkinci tavsiyem:

Número dos:

- Tom ikinci olarak bitirdi.
- Tom ikinci geldi.

Tom terminó segundo.

İkinci şey: meditasyon.

Lo segundo: meditar.

Neydi ikinci sorumuz?

¿Cuál era la segunda pregunta?

Öğrendiğim ikinci şey,

Lo segundo que aprendí

İkinci hediye psikolojikti.

El segundo legado fue psicológico.

ikinci yıl dönümüydü

de la muerte del Che Guevara,

İkinci ikilem şuydu:

Este fue el segundo dilema:

İkinci düğmen kopuyor.

Se te está saliendo el segundo botón.

O ikinci-el.

Es de segunda mano.

İkinci dönem bitti.

El segundo semestre ha terminado.

İkinci sınıf öğrencisiyiz.

- Somos de segundo.
- Somos de segundo año.

İkinci seçeneğimiz yok.

No tenemos una segunda opción.

Kütüphane ikinci katta.

La biblioteca está en el segundo piso.

O ikinci el.

Es de segunda mano.

Yani buradaki ikinci amacım

Mi segundo objetivo en este escenario,

İkinci avantaj, çocuklar korkusuzdur.

Segunda ventaja: los niños no tienen miedo.

İkinci çözüm, sezgilerimize güvenmemektir.

La segunda solución es desconfiar de nuestros instintos.

İkinci tüyo: "Uzmanları dinleyin."

Segunda pista: escuchen a los expertos.

Ve ikinci davranış işe,

El segundo comportamiento,

Unutmayın ikinci dünya savaşında

Recuerda, en la segunda guerra mundial

Henüz üniversitedeki ikinci yılımdı,

cuando era una simple estudiante universitaria.

Hayır, o ikinci el.

- No, es de segunda mano.
- No, es usado.

Doktorun ofisi ikinci katta.

- La sala de consultas del doctor se encuentra en el segundo piso.
- El consultorio del doctor se encuentra en el segundo piso.

O ikinci sınıf öğrencisi.

Ella es un estudiante de segundo año.

İkinci bir seçeneğimiz yok.

No tenemos una segunda opción.

Tom ikinci sırada bitirdi.

Tom terminó en segundo lugar.

İkinci bir şansı bekle.

Espera una segunda oportunidad.

Bu ikinci kez olmayacak.

- No ocurrirá de nuevo.
- No pasará otra vez.

İkinci bir görüş istiyorum.

Quiero una segunda opinión.

"B" alfabenin ikinci harfidir.

La "b" es la segunda letra del abecedario.

İkinci porsiyon et içerir.

El plato combinado número dos contiene carne.

İkinci bir şansın olmayacak.

No tendrás una segunda oportunidad.

Bugün ayın ikinci günü.

Hoy es el segundo día del mes.

Tom ikinci sırada geldi.

Tom terminó segundo.

Erkekler tuvaleti ikinci katta.

El baño de hombres está en el segundo piso.

İkinci sayfadaki makaleyi okuyun.

Lea el artículo de la página dos.

O üniversitede ikinci yılında.

Ella está en el segundo año de la carrera.

Asansör ikinci katta durdu.

El ascensor paró en el segundo piso.

Bu yüzden ikinci resim.

Segunda foto.

Hastanenin ikinci katında koridordaydım.

Yo estaba en el pasillo de la segunda planta del hospital.

Tom yarışta ikinci oldu.

Tom salió segundo en la carrera.

- Asla ikinci el elbise almayacağım.
- Asla ikinci el elbise satın almayacağım.

Jamás compraré ropa de segunda mano.

- 1980'de ikinci kez İtalya'ya gittim.
- 1980'de İtalya'ya ikinci kez gittim.
- İtalya'ya ikinci kez 1980'de gittim.
- İtalya'ya 1980'de ikinci kez gittim.

- Volví una segunda vez a Italia en 1980.
- En 1980 fui a Italia por segunda vez.

Ve İngilizce genellikle ikinci dilleri.

y el inglés es a menudo su segundo idioma.

Bir gün, Cambridge'de ikinci sınıftayken

Y cuando me encontraba en el segundo año de Física en Cambridge,

Futbol ikinci yüzyılda Çin'de oynanıyordu.

En el siglo II en China se jugaba futbol.

Kitabı lisedeki ikinci yılımda okudum.

Leí el libro en mi segundo año en la preparatoria.

"Tomorrow" kelimesinde vurgu ikinci hecededir.

La palabra "tomorrow" lleva el acento en la segunda sílaba.

Sana ikinci bir şans veriyorum.

Te daré una segunda oportunidad.

Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda öldü.

Mi abuelo murió en la Segunda Guerra Mundial.

İkinci dizenin nasıl başladığını hatırlayamıyorum.

No puedo recordar cómo empieza el segundo verso.

Hong Kong'da, İngilizce ikinci dildir.

En Hong Kong el inglés es la segunda lengua.

Bu ikinci el araç satılıktır.

Este coche usado se vende.

Bana ikinci bir şans ver.

Denme una segunda oportunidad.

Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.

Nuestro amigo terminó la carrera en segundo lugar.

O bir ikinci sınıf öğrencisidir.

Ella es un estudiante de segundo año.

İkinci Ramses bir Mısır firavunuydu.

Ramsés II fue un faraón egipcio.

İkinci el bilgisayar satıyor musunuz?

¿Vende ordenadores de segunda mano?

- Doktorlar ikinci bir operasyonu yapmayı reddettiler.
- Doktorlar ikinci bir ameliyatı yapmayı reddettiler.

Los médicos se niegan a realizar una segunda operación.

- Herkes ikinci bir şansı hak eder.
- Herkes ikinci bir şansı hak ediyor.

- Todo el mundo se merece una segunda oportunidad.
- Todo el mundo merece una segunda oportunidad.

İkinci unsur ise dış kilidi açmak.

El segundo tema es el desbloqueo exterior.

Bunu yaparsanız ikinci öneri için hazırsınız:

De esa forma, estaremos listos para la recomendación número dos:

Hatırlayın ki İngilizce onların ikinci dili.

recuerden que el inglés es su segunda lengua,

Ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

y en la segunda mitad se explora la solución.

İkinci kelime, oldukça farklı şekilde öğreniyoruz.

La segunda palabra la aprendemos de manera muy distinta.

İkinci şey ise, bizler belediyeleri silahlandırmalıyız;

Pero lo segundo es que necesitamos dotar a los municipios,

Yaptığımız ikinci şey biraz daha yöntemsel.

La segunda medida es más procedimental.

Kalbinde ikinci fark edeceğiniz şey ruhunuzdur.

La segunda cosa que uno descubre es el alma.

Konuşmanın ikinci vitese geçtiğim kısmına geldik.

Es el momento de la charla en el que pongo segunda marcha,

Bu ağı yaratmaktaki ikinci motivasyonum endişeydi.

Mi otra motivación para crear esta red fue la preocupación.

İkinci kuşak İtalyanların çocuğuydu. Carmelo'da tanışmışlar.

Descendiente de segunda generación de italianos. Y se conocieron en Carmelo.

Uşak Arkeoloji Müzesi'nin ikinci katına çıktığımızda

Cuando vamos al segundo piso del Museo de Arqueología de Uşak

İkinci katında Karun hazinesi bölümünü bulabilirsiniz

En el segundo piso puedes encontrar el tesoro de Karun

Oyunun ikinci yarısı çok heyecan vericiydi.

La segunda mitad del encuentro fue muy apasionante.

"Gitar" ın vurgusu ikinci hecede düşer.

La acentuación de "guitarra" vá en la segunda sílaba.

Boston'a ikinci sınıf iki bilet, lütfen.

Dos billetes de segunda clase a Boston, por favor.

İkinci el arabaları nasıl alacağını biliyor.

Él sabe cómo comprar autos usados.

Tom bu hafta ikinci kez buradaydı.

Esta es la segunda vez que Tom ha estado aquí esta semana.

Herkes ikinci bir şansı hak eder.

Todo el mundo se merece una segunda oportunidad.

Tom ikinci derecede rolü oynamak istemedi.

Tom no quiso desempeñar un papel secundario.

Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

Osaka es la segunda ciudad más grande de Japón.

İkinci Dünya Savaşı 1939'da başladı.

La Segunda Guerra Mundial empezó en 1939.

Tom sana ikinci bir şans veriyor.

Tom te está dando una segunda oportunidad.

- Komutan muavini kim?
- İkinci kaptan kim?

¿Quién es el segundo al mando?

"Yeni Antlaşma" Kutsal Kitabın ikinci parçasıdır.

El Nuevo Testamento es la segunda parte de la Biblia.

Hamburg,Almanya'da en büyük ikinci şehirdir.

Hamburgo es la segunda ciudad más grande en Alemania.

Binaların çoğu İkinci Dünya Savaşı'nda yıkıldı.

La gran mayoría de los edificios fue destruido en la segunda guerra mundial.

Evinin ikinci katında kaç oda vardır?

¿Cuántas habitaciones hay en el segundo piso de tu casa?

Tom'un işi ikinci-el arabalar satmaktır.

El trabajo de Tom es vender autos usados.

Tom kendine ikinci fincan kahveyi doldurdu.

Tom se sirvió una segunda taza de café.

- Türkler 1683'te Viyana'yı ikinci kez kuşattı.
- Türkler 1683'te Viyana'yı ikinci kez kuşattılar.

En 1683, los turcos asediaron Viena por segunda vez.

LB: Arifeen Rahman tıp ikinci sınıf öğrencisidir.

LB: Arifeen Rahman es estudiante de Medicina de segundo año.

Ve sonra da ikinci derece etkiler var,

Y luego están los efectos de segundo orden.