Translation of "Kalıp" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Kalıp" in a sentence and their spanish translations:

Bu kalıp beklenti yaratıyor.

y ese patrón crea expectativa.

Kalıp yardım edebilir miyim?

¿Puedo quedarme a ayudar?

O bir kalıp sabun tüketti.

Ella gastó la pastilla de jabón.

Evde kalıp TV izlememizi öneriyorum.

Sugerí que nos quedáramos en casa y viéramos la televisión.

Burada kalıp Tom'a yardım edeceğim.

Me voy a quedar a ayudar a Tom.

Ellerini bir kalıp sabunla yıka.

Lava tus manos con una barra de jabón.

Bugün evde kalıp bir kitap okuyacağım.

Hoy me quedaré en casa y leeré un libro.

ön yargı ve basma kalıp düşünceler gibi.

como los prejuicios y los estereotipos.

Burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?

¿O nos quedamos aquí e intentamos bajar y llegar al bosque?

Listedeki ilk iki fikir bir kalıp oluşturuyor.

Las dos primeras ideas de esa lista crean un patrón,

Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.

Después Arica, donde llevó 40 barras de plata.

- Bir süre kalıp dinleyin!
- Bir süre kal ve dinle.

Quédate un rato y escucha.

Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.

Yo no quise ir; preferí quedarme en casa a disfrutar de mi soledad.

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

Sin hábitat, no hay lugar donde pueda sobrevivir una población de orangutanes y prosperar en ese planeta.

Baybars'ın istisnai bir liderliği sayesinde Memlük Öncüleri disiplin altında kalıp

Con el liderazgo excepcional de Baibar la vanguardia mamluk es capaz de mantener la disciplina

10 bin askeri geride kalıp Hristiyan işgaline karşı tedbir olarak bıraktı.

10,000 tropas a quedarse atrás y resguardar a Egipto contra una posible invasión cristiana.

Tartışmalı filminin gösterime girmesinin ardından saldırı ve aşağılamalara maruz kalıp en sonunda öldürüldü.

Tras del lanzamiento de su obra controvertida; él fue acosado, avergonzado y eventualmente asesinado.

Bu yolculuk boyunca harika bir ortak oldunuz ve kararlarınız güvende kalıp panzehri bulmamıza yardımcı oldu.

Qué grandes compañeros de aventura, sus decisiones nos ayudaron a encontrar los antídotos.