Translation of "Alman" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Alman" in a sentence and their spanish translations:

- Alman mısın?
- Sen Alman mısın?

- ¿Sos alemán?
- ¿Eres alemán?
- ¿Eres alemana?
- ¿Es usted alemana?
- ¿Es alemana?

Alman değilim.

- No soy alemán.
- No soy alemana.
- Yo no soy alemán.
- Yo no soy alemana.

Alman mısın?

- ¿Sos alemán?
- ¿Eres alemán?
- ¿Eres alemana?
- ¿Es usted alemán?
- ¿Es usted alemana?
- ¿Es alemán?
- ¿Es alemana?

O doğuştan Alman.

Él es alemán de nacimiento.

Alman erkekleri cinsiyetçidir.

Los alemanes son machistas.

- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.

Habla inglés con un acento alemán.

Alman arabaları çok popüler.

- Los autos alemanes son muy populares.
- Los coches alemanes son muy populares.

Alman arkadaşımın adı Hans.

El nombre de mi amigo alemán es Hans.

Jasmin bir Alman kızıdır.

Jasmin es una chica alemana.

Berlin bir Alman şehridir.

Berlín es una ciudad alemana.

Hans bir Alman adıdır.

Hans es un nombre alemán.

Karin bir Alman adıdır.

Karin es un nombre alemán.

Ne satın alman gerekiyor?

¿Qué necesitas comprar?

Alman biralarını sever misin?

¿Te gustan las cervezas alemanes?

Birçok Alman arkadaşım var.

Tengo numerosos amigos alemanes.

Mutlu Alman Birlik Günü!

¡Feliz Día de la Unidad Alemana!

Hesabı Alman usulü ödeyelim.

Cada uno pagará lo suyo.

Bugün Alman usulü ödeyelim.

Hoy paguemos a escote.

- Mary Alman.
- Mary Almandır.

María es alemana.

18. yy meşhur Alman filozofu.

genial filósofo alemán del siglo XVIII

Alman arabaları en iyileri arasındadır.

Los vehículos alemanes están entre los mejores.

İngiliz dili Alman diline soydaştır.

El idioma inglés es pariente del alemán.

Ona yeni oyuncaklar alman gerekir.

Le deberías comprar juguetes nuevos.

Tom'un ağır Alman aksanı var.

Tom tiene un fuerte acento alemán.

O, ağır Alman aksanıyla konuşur.

Ella habla con un fuerte acento alemán.

Onun aksanından Alman olduğunu söyleyebilirim.

Por su acento sé que es alemán.

Spätzle bir çeşit alman pastasıdır.

El spätzle es una clase de pasta alemana.

Alman kültürü çalışmaya ilgi duyuyorum.

Me interesa estudiar la cultura alemana.

Angela Merkel bir Alman politikacıdır.

Ángela Merkel es una política alemana.

Ben Alman imla reformundan yanayım.

Estoy a favor de una reforma en la ortografía alemana.

Yaptıkların için sorumluluk alman gerekir.

Debes tomar responsabilidad por lo que has hecho.

Birçok Alman tatile İspanya'ya gidiyor.

Muchos alemanes van de vacaciones a España.

Alman bir tane adam Amerika'ya göçtü

Un hombre alemán emigró a América

Adam İngilizceyi Alman aksanı ile konuşur.

El hombre habla inglés con un acento alemán.

Geçen hafta bir Alman filmi seyrettim.

La semana pasada vi una película alemana.

O büyük bir Alman şirketinin başkanıdır.

Él es presidente de una gran empresa alemana.

Proje, benim de çalıştığım Alman Arkeoloji Enstitüsü

El proyecto es llevado a cabo por el Instituto Arqueológico Alemán

Afrikalı Amerikalı, Asyalı Amerikalı, Fransız, Alman, Rus

estadounidenses de origen africano y asiático, franceses, alemanes, rusos,

Bir Alman doğu bilimcisi bunu ilk duyduğunda

Cuando un científico oriental alemán escuchó esto por primera vez

O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.

Habla inglés con un fuerte acento alemán.

Tom, Avusturyalı ve Alman arasındaki farkı bilmez.

- Tom no sabe la diferencia entre un austriaco y un alemán.
- Tom no conoce la diferencia entre un austriaco y un alemán.

Alman çobanlar uyuşturucu maddeleri ortaya çıkarmada iyidir.

Los pastores alemanes son buenos para olfatear drogas.

Tom, güzel bir Alman kızına âşık oldu.

Tom se enamoró de una bella muchacha alemana.

Birçok Alman her yaz Yunanistan'a seyahat eder.

Muchos alemanes viajan a Grecia cada verano.

O bir Alman. Dolayısıyla yalan söylüyor olmalı.

Es alemana, tiene que estar mintiendo.

Ulrike güzel bir Alman ve dişi ilk adıdır.

Ulrike es un bello nombre femenino en alemán.

Blümchen denilen bir Alman şarkıcı hakkında duydun mu?

¿Alguna vez has oído acerca de una cantante alemana llamada Blümchen?

Alman Devlet Kütüphanesi Avrupa'nın en büyük kütüphanelerinden biridir.

La biblioteca estatal alemana es una de las bibliotecas más grande de Europa.

Daha iyi bilinen bir marka alman gerektiğini düşünüyorum.

Creo que deberías haber comprado una marca más conocida.

- Sanırım onu almalısın.
- Bence onu satın alman gerek.

Creo que deberías comprarlo.

Sen bu sözcük grubunu tırnak içine alman gerekir.

Deberías entrecomillar esta frase.

Alman, Yunan, Letonyalı ya da İspanyol olmaları fark etmeksizin

ya sean alemanes, griegos, letones o españoles

2. Doktor: Tamam, 3,5'lik bir açı alman lazım.

Doctor 2: Bien, entonces necesita obtener un margen de 3,5.

Bu, bir grup Alman fizikçi tarafından yapılan bir video.

Este es un vídeo hecho por un grupo de físicos alemanes.

- CD'yi alman 10 dolar tutuyor.
- Bu CD 10 dolar.

- Comprar el CD cuesta 10 dólares.
- Este CD cuesta $10.
- Este CD vale diez dólares.

Yaşlı Alman posta taşıyıcı "hediye" işaretli pakete dokunmak istemedi.

El viejo cartero alemán no quiso tocar el paquete marcado como "regalo".

Sanırım senin bir çift yeni yürüyüş ayakkabıları alman gerekiyor.

Creo que debes comprarte un nuevo par de botas de alpinismo.

Ben Berlin'de bir Alman aile ile yaşayarak bir hafta geçirdim.

Pasé una semana en Berlín viviendo con una familia alemana.

Coca-Cola, Fanta'yı 2. Dünya Savaşının ortasında Alman pazarı için icat etti.

La Coca-Cola inventó la Fanta, en plena II Guerra Mundial, para el mercado alemán.

O hayvanla temas edince bir şeyler oluyor. Ama bir noktada nefes alman gerek.

Algo pasó cuando ese animal hizo contacto. Pero, en algún momento, debía respirar.

- Sanırım bunu almalısın.
- Bence bunu almalısın.
- Bunu alman gerektiğini düşünüyorum.
- Bana kalırsa bunu almalısın.

Creo que usted debe comprar esto.

- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
- Süt, yumurta, tereyağı ve daha nicesini alman gerekiyor.

Debes comprar leche, huevos, mantequilla, etcétera.